Cumhuriyet yazarı ünlü akademisyenden "Direniş" manifestosu

Cumhuriyet yazarı ünlü akademisyenden "Direniş" manifestosu

"Hayır, kabul etmiyorum"

--------

Hayır, adaylık için belediye meclisi üyeleri için bile istifa mecburiyeti olan Cumhurbaşkanlığı seçimine, Başbakanlık'tan istifa etmeden giren bir politikacının seçilmesini kabul etmiyorum.

Hayır, seçildikten sonra, partisi ile ilişkisinin kesilmesi gereken bir cumhurbaşkanının, birtakım şekil oyunlarını kullanarak parti genel başkanı sıfatıyla parti kongresi toplamasını ve yeni genel başkanı seçtirmesini kabul etmiyorum.

Hayır, tarafsızlık yemini etmiş bir cumhurbaşkanının genel seçimlerde bir parti adına propaganda yapmasını kabul etmiyorum.

Hayır, tarafsız olarak seçilmiş olan bir cumhurbaşkanının sonradan bir partiye üye ve genel başkan olmasını kabul etmiyorum.

Hayır, genel seçimlerden sonra, hükümetin kurulması için gerekli görevlendirmelerin yapılmamasını kabul etmiyorum...

Bunu yapmayan cumhurbaşkanının ise Anayasa'ya göre suç işlediğini düşünüyorum.

Hayır, seçimlerde çoğunluğu kaybeden bir partinin yönetiminde, seçimlerin tekrarlanmasını kabul etmiyorum...

Bunu yaptıranların da Anayasa'ya göre suç işlediğini düşünüyorum.

Hayır, demokrasinin temel kurum ve kurallarını ortadan kaldıran bir halkoylaması yapılmasını ve bu yolla demokrasinin tahrip edilmesini kabul etmiyorum.

Hayır, OHAL yasakları altında ve KHK'lerle düzenlenen son Halkoylamasında yapılan usulsüzlük, hukuksuzluk, haksızlık ve kanunsuzlukların, Yüksek Seçim Kurulu tarafından görmezden gelinmesini kabul etmiyorum...

Mühürsüz pusula ve zarflar konusunda olduğu gibi bizzat bu kurul tarafından kanunsuzluk yapılmasının ise Demokrasinin önkoşulu olan seçim sistemini tahrip ettiğini ve suç olduğunu düşünüyorum.

Hayır, partili ya da partisiz, bir cumhurbaşkanının, gerektiğinde kendisini yargılayacak olan Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden 12'sini seçmesini kabul etmiyorum...

Partili bir cumhurbaşkanının bunu yapmasını ise Demokrasi için bir felaket olarak görüyorum.

Hayır, partili ya da partisiz bir cumhurbaşkanının, birtakım mekanizmaları da kullanarak tüm adalet mekanizmasını belirlemesini kabul etmiyorum...

Partili bir cumhurbaşkanının bunu yapmasını ise, "Türkiye Cumhuriyeti Yargısını" bir "Parti Yargısı" haline getirmesi olarak görüyor ve bunun demokratik rejimin açıkça katledilmesi olduğunu düşünüyorum.

Hayır, "Kapımızda hürriyet dilenin" diyen bir milletvekilinin, 140'ı aşkın gazeteci hapis yatarken, "Türkiye cezaevlerinde salt gazetecilik yaptığı için tutuklu hiçbir kimse yoktur" diyen bir adalet bakanının ve "Acırsak acınacak hale gelebiliriz" diyen partili bir cumhurbaşkanının denetimindeki yargıyı kabul etmiyorum.

***

Demokratik, Laik ve Sosyal bir Hukuk Devleti'nin erdemlerini, Parlamenter Demokrasi'nin avantajlarını, bağımsız yargının önemini, kuvvetler ayrılığının vazgeçilmezliğini elimden geldiğince, yazarak, konuşarak, tartışarak anlatmaya devam edeceğim...

"Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" denilen bu ucube rejime SONUNA KADAR DİRENECEĞİM!

Emre Kongar Cumhuriyet

***

Yeni vizyon: Eski narkoza devam

--------

Kendi ekmeğini kendi unu ile pişiren ülkeydik. Başkasının buğdayına muhtaç duruma düştük. Düşürüldük.

Buğday üretimi, artan nüfusun un ihtiyacına yetmiyor. Buğday ithalatçısı ülke olduk. Rusya ile uçak krizi patladı. Rus buğdayına yasak koyuldu. Rusya da Türkiye'den 24 tarım ürününün ithalatına engeller getirmişti. 24 tarım ürünü içinde domates de vardı. Rusya ile domates krizi buradan doğdu.

(...) Eski vizyon iyi olsaydı. Buğday ithalatçısı olmazdık. Domates de çiftçinin elinde kalmaz, domatesin fiyatı da enflasyonu yukarı itecek derecede pahalı olmazdı.

 (...) Yeni vizyona geçtik dediler, Tunus eski diktatörünün THY parası ile alınmış VIP uçağıyla Hindistan'dan sonra Rusya'ya "sorun çözme seferine" çıktılar.

Yeni vizyonun; "Rusya ile bütün sorunları çözdük domates hariç" dediği saatlerde Suriye sınırımızda, çıplak gözle görülebilecek yakınlıktaki kasabalarda Rus askerleri ile YPG kol kola geziyordu.

 Eski vizyon, narkoz vericiydi. Yeni vizyon: Eski narkoza devam

Necati Doğru Sözcü

***

ÖSYM derebeylik gibi

-------

Deliye krallık vermişler, önce babasını kesmiş!

ÖSYM'nin de onlardan farkı yok!

Öğrencilere hizmet etsin diye kuruldu ama o, öğrencilerin canına okuyor!

Cumhurbaşkanı, yüksek mahkeme, TBMM de dahil, hiçbir kurumun onun kadar yetkisi yok.

İşin garibi de bu kuruma dur diyen yok!

(...) İşte bu ÖSYM, Kamu Denetçiliği Kurumu'nun (KDK) 9.45 mağdurlarına yönelik tavsiye kararına uymayacağını açıkladı.

(...) ÖSYM, madem ki kurallara uyan adayların haklarını, bu kadar ciddiye alıyor, çalınan KPSS soruları, şifrelenen LYS sınavları yüzenden mağdur olan, o dönemin adaylarının, haklarını da iade etsin!..

Abbas Güçlü Milliyet

***

Çelişki

----

Bir yandan "herkesi kucaklayın" direktifleri verilirken bir yandan da "ibreleri değişti, trenden indiler" diye insanların dışlanması çelişki değil mi? Bu şartlar altında AKP'de önümüzdeki günlerde "önemli gelişmeler" yaşanması kaçınılmaz gibi görünüyor.

Zeki Ceyhan Milli Gazete