Cumhuriyet’in 100. yılına on iki kala enerji...

Toplumun her kesimini zora sokan enerji zamları, art arda geldi, oto yakıtları zaten geledurmada!
Avrupa’nın en pahalı yakıtını ise, zaten bizim kullandığımızı bilmeyen yok...
Elektrik kesilmeleri de can sıkıcı noktalara koşuyor!
Geçen Pazar günü, hem yazılarımı yazmak hem de baharın son günleriyle sezonu kapatmak için Silivri tarafında mütevazi yaz evindeyim.
Hava biraz soğukça, birkaç saat kaloriferi açayım dedim, ne mümkün... Cereyan yok, 3-4 saat elektrik kesik kaldı! Televizyon da devre dışı kalınca ne tv ve ne de sıcak bir çay içme, bu uzunca sürede mümkün olamadı...
Kişisel veya benzer durumlar belki önemli değil! Ya sanayi, ya büyük küçük atölye, fabrika gibi iş yerleri...

***


Önceki hafta, bir vesileyle gittiğim Gebze, Tuzla yöresindeki “Organize Sanayi Bölgeleri” ilgimi çektiği için yakından ama oto içinden gezerek gözleme aldım... Oralarda müthiş gelişme ve türlü sanayi dal budak salmış adeta...Yirmili senelerin ötelerinden başlayan hafif ve ağır sanayi, görüldüğü kadarıyla bugün doruk noktalara gelmiş... Bu amaca tahsisli “Sanayi Bölgeleri” hemen hemen tümüyle dolmuş... Hatta, yer sıkıntısı şimdiden başlamış!
Düşününce, bu sanayinin en büyük gereksinimi, elektrik, su ve yol!
Yol olduğunca ihtiyacı karşılar düzeylere gelmiş sayılır. Fakat, ya elektrik, ya su!..
Bazılarına sorma durumu oldu, enerjinin büyük sorunlarını!
Evet, enerji her yönüyle kalkınmanın baş dinamiği...

***


Ama bunun için, nükleer enerji hiç akla gelmemeli. İşte Japonya’nın felaket durumu! Japonya’nın felaketinden uzun yıllar öncesinde, Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri “nükleer enerjiden” süratle vaz geçmeye başlamış, bir çoğunda kapanışları yakından izliyor ve biliyoruz...
Biz ise, Rusya’yla anlaşmalar dahi yaparak Mersin civarında bu felaket enerji ejderhalarının peşinde koşmaktayız!..

***


Daha, yakın on yıllara kadar biz taş ve linyit kömürüyle enerji üretirken bir taraftan da termik (su) enerjilerimizle, ağır sanayimizin temellerini atıp bugünlere erişmedik mi...
Elbet de, çağ değişiyor. Yeni teknolojiler devreye girme zorunda kalıyor! Petrol, doğal gaz ve rüzgar enerjileri ilk akla gelenler!

***


Yaşam bugün ve on yıllar ötesine kadar bu vazgeçilmezlerin esiri olacağına göre, Türkiye gibi istikbale iddialı koşan bir ülke’nin bu nimet- lerin öz kaynağı, bizden hiç de uzaklar da değil. Bu kesin...
Ne denirse densin, su kaynaklarımız, dostu düşmanı kıskandıracak nimetlerle yüklü. Rüzgar deseniz, her dağ, her engebe, emre âmade!
Petrol ve doğal gaz ise, biz onu değil o bizi sabırla bekliyor!..
Ülkemizin etrafındaki yakın ülkeler petrol ve doğal gazla yüklü...
Rusya, Karadeniz, Azerbaycan, İran, işte bu yüzden on yıldan beri felaketlere uğrayan burnumuzun dibindeki Irak ve Kerkük!..
Yetmedi, üç tarafımızı çeviren Karadeniz, Marmara-Ege ve Akdeniz’de iştah kabartan, petrol ve doğal gaz kokuları, genzimizi sızlatıyor adeta... Meşru kara sularımızın içinde dahi, emareler veren kaynaklar bizi bekler durumda...
Batman ve Güneydoğumuzda, zaten kuyular var’85

***


O halde, Trakya’mız da çılgın projeler yerine, bu kaynaklara en ciddi inançla girildiği takdirde, kimsenin şüphesi olmasın, Cumhuriyetimizin, yüzüncü yılına, işte o mutlu ana varıldığında, gelecek kuşakların mutluluğu yanında, ülkemizin önü açılacak, işte o şahlanışta, gerçek özlem noktasına varılacaktır...
Yeter ki, siyasi kadrolar, bu inançla yola çıksınlar...
Çılgın projeler, o amaç yanında, bize sadece zaman kaybettirir!..

 

Enerji...
Var, var bu aziz topraklarda,
Petrolünden doğal gazına
Doğal’ından rüzgarına...
Ülkem, işte o zaman
Şahlanacak,
Dost düşman
Kıskansa da, donup,
Donup da kalacak!..
A.C.
Teşekkürüm: Kırım Türkleri hakkında bir önceki yazıma, yurt içi ve yurt dışı okurlardan gelen onlarca mesaja, vefakâr okurlarıma ben de saygıyla teşekkürlerimi sunarım.                   A.C.

Yazarın Diğer Yazıları