'Çünkü biz Türk milletiyiz'

Dikkatinizi çekti mi? R. T. Erdoğan, önceki günkü nutkunda "Hiçbir hastalık, önümüzdeki aydınlık yarınların önüne geçemez. Hiçbir tehdit, bizi hedeflerimize(den) vazgeçiremez. Çünkü biz Türkiye'yiz. Çünkü biz Türk milletiyiz." dedi. 

Çok veciz cümleyle Anayasa'nın 66. maddesini hatırlattı:

"Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür."

İlkin 1924 Anayasası 88. maddesinde formüle edilmişti:

"Türkiye ahalisine din ve ırk farkı olmaksızın vatandaşlık itibariyle (Türk) ıtlak olunur." ("Türk adı verilir" veya "denir.")

R. T. Erdoğan, bu sözüyle "Sizi Türk olmaktan kurtardık." diyen partisinin eski İstanbul İl Başkanı (sonra milletvekili yapıldı) şahsın suratına da bir şamar aşketti.

Bu sözüyle, HDP milletvekili Remziye mi midir nedir, Diyarbakır sokaklarında bir PKK militanının eline tutuşturduğu megafonla, "Hükûmet tedbir almayarak Kürt halkının ölmesini istiyor." diye bağırttıran kadına da şamarı aşketti. (HDP'nin yeni genel başkanı Mithat Sancar, zırcahil, kalbi kararmış Remziye'nin bu mantıksız, dayanaksız, ayırıcı, düşmanlaştırıcı sözlerine "Prof. Dr." titriyle acaba ne der? Doğrusu çok merak ediyorum.)  

R. T. Erdoğan'ı "Çünkü biz Türk milletiyiz." demeye götüren vetire çok mühim.

Reis, deneme yanılma yoluyla bu noktaya gelmiştir. (Onun döneminde iki seri yazımda, biri kitap hâline geldi ve çok yere ulaştı, "Türk Adını Silme Planı"nda işin nereye varılmak istendiğini; 15 Temmuz Darbe Teşebbüsü musibetinden sonra "Türk'e Dönüş" serisinde de darbe teşebbüsünün iktidarı nasıl titrettiğini ve kısmen de olsa "Türk"ü nasıl idrak ettirdiğini, nasıl "Türkiyeliyim." demekten "Türk'üm." demeye getirdiğini yazdım.)

"Türk'e dönüş"e çok bozulan "siyasî İslâmcı" yazarlar, "Fazla 'Türk' diyorsunuz." gibi laflar gevelediler. Bunlardan biri Selahaddin E. Çakırgil (Nam-ı diğer Selahaddin Eş) idi. Arada "Türk"e vurmaya kalkar, burada, bizden cevabını alır. En son rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nu bahane ederek ülkemizin birliği için maşalara karşı vuruşanlara saldırdı. Selahaddin Eş'e hatırlatırım: Rahmetli'yle aynı dönemdeniz. Fikir olarak ne onun benden ne benim ondan farkımız var. Particilik ayrı mesele. Burada yazdıklarımın altına imza atacağını biliyorum. Kendisiyle "Türk"e saldırıları konuşurduk. Benim doğduğum ilçeye seçim çalışması için giderken helikopteri düştü. Borcumu ödemek istedim ve kitabını yazdım. (S. E. Çakırgil! Sözüm bitmedi. Sizinle daha konuşacağız!)

Hiçbir ülkede görülmeyen, devlete adını vermiş kurucu hâkim unsura "Türk"e takıntı hakikaten bir illettir. Akıl ve izan sahipleri "Hucurât 49/13"ün, "Rûm 30/22"nin, mana ve medlülünü bir düşünsünler.(Türklere "ye'cûc me'cûc" diyen bazı Arap müfessirlerden beslenmiş kafalar arızalıdır. Onlar hariç! Daha önce yazdık.)   

29 Mart'ta koronavirüsten hayatını yitiren, avukat olarak ASALA militanlarının savunucusu, ailesi Sivas'tan gitme Fransız politikacı Patrick Devedjian (Deveciyan)'la ünlü gazeteci Banu Avar (Banu Hanım selâm) arasında geçen konuşma bir gerçeği ortaya koyuyor:

Avar: Siz bir Ermeni olarak 1915 olayları konusunda ne düşünüyorsunuz? / Devedjian: Ermeni değilim, Fransız'ım. / Avar: Ama siz Ermeni kökenlisiniz. / Devedjian: Burası ulus devlet ve ben de Fransız yurttaşıyım. Yani Fransız'ım!"

Mesele Türkiye ve Türkler olunca, Deveciyan etnisitelerimizin her birine devlet kurdurmaktan geri durmuyor!

Bakalım, R. T. Erdoğan'ın "Çünkü biz Türk milletiyiz." sözü kimleri çileden çıkaracak!  

 

dfs-004-001-011.jpg

Yazarın Diğer Yazıları