"Dalından Kopan Yaprak: MHP!"

"Dalından Kopan Yaprak: MHP!"
Dokuz Sütun gazetesi yazarı Fatih Ergin, köşe yazısında MHP politikalarına tepki gösterdi. Ergin, “Bir milliyetçi parti düşünün; PKK ile çözüm ortaklığı yapmış iktidar ile kurduğu ittifaka karşı olanlara ‘zillet’ desin!” ifadelerini kullandı.

Dokuz Sütun gazetesi yazarı Fatih Ergin, bugünkü köşe yazısında MHP'ye sert sözlerler yüklendi. AKP ile ittifak yaptıktan sonra MHP'nin savunduğu tüm değerlerle ters düşen politikalar izlediğini belirten Ergin, yaşanan olayları hatırlattı.

Ergin, MHP'nin AKP ile kurduğu ittifak sonrasında, şeker fabrikaları ve tank-palet fabrikasının özelleştirilmesi, Danıştay’ın Andımız kararının tanımadığını söyledi. Bu süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki kez “Türkçülük bölücülüktür” söylemini tekrarladığını hatırlatan Ergin, MHP’nin sessiz kalmasını, parti yapısının değişimine bağladı.

İşte Fatih Ergin’in o yazısı:

MHP’nin efsanevi lideri ve ‘Başbuğ’ ifadesinin tam anlamıyla karşılığı olan Alparslan Türkeş’in en meşhur sözlerinden biri, “Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgar tayin eder” sözüdür. Nedir bunun anlamı; ait olduğun daldan koparsan, kendini rüzgara teslim etmiş olursun. Rüzgar nereye iterse, bir oraya, bir buraya savrulmak zorunda kalırsın. Ne garip ki bu söz, MHP’den ayrılanlardan çok MHP’nin mevcut durumunu anlatabilecek en güzel sözlerden biri haline geldi. Bunun yanında MHP’nin; ‘aslına rücu etmeyen her hareket zıddına dönüşür’ gerçeğine güncel bir örnek teşkil ettiğini de söylemek, gayet mümkündür.

***

AKP ile MHP’nin yakınlaştığı ilk andan bu tarafa geçen sürede yaşananları bir düşünün ve şu sorunun cevabını verin; Cumhur İttifakının dönüşüm yaşayan bileşeni hangisi? MHP değil mi? Bazıları, FETÖ ile ortaklığını bitirmesi ve çözüm sürecine son verilip terörle müzakereden mücadeleye dönülmesini örnek göstererek dönüşüm yaşayanın AKP olduğunu söyleyebilir. Onlara soruyorum; AKP’nin FETÖ ve HDP ile yaşadığı ayrılık, zihni bir ayrılık mı yoksa çıkarların çatışmasının kaçınılmaz sonucu mu? Oysa 17-25 Aralık olmasaydı, AKP-FETÖ ortaklığı bitmeyecekti. Bu durumu apolitik insanlar bile biliyor.

***

Eğer AKP’nin vaktiyle elinde tuttuğu FETÖ silahının namlusu kendisine dönmeseydi, şimdi iktidar karşıtı herkes Ergenekoncu olarak itham edilmeye devam edecekti! 7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP, AKP’nin eseri çözüm süreci sayesinde barajı aşıp AKP’nin tek başına iktidardan düşmesinden etkili olmasaydı, böylelikle de AKP milliyetçi oyların tadına varmasaydı, şimdi çözüm süreci buzdolabında mı olacaktı? Peki AKP’nin FETÖ haricindeki diğer cemaat/tarikat gibi yapılarla dirsek teması devam etmiyor mu? Hem de 15 Temmuz dehşetine rağmen! AKP, MHP ile ittifakta olduğu halde, Türklük konusunda ilk günkü çizgisini sürdürmüyor mu? Erdoğan’ın iki kez, “Türkçülük bölücülüktür” demesi, Türklüğü etnisite gören ‘Tek Millet’ anlayışını ortaya atması, AKP Genel Merkezinden bir heyetin Almanya’da federal yapıyı incelemesi, Şeker Fabrikalarının ve Tank-Palet Fabrikasının satılığa çıkarılması, çok vahim suçlamalarla tutuklu bulunan Rahip Brunson’un, Trump’ın ekonomi sopası ile serbest kalması, Danıştay’ın Andımız kararının tanınmaması, andımız üzerinden Türk milliyetçiliğine faşistlik ithamında bulunulması ve buna benzer daha nice gelişme, AKP-MHP ittifakı kurulduktan sonra oldu. Peki MHP ne yaptı? Bütün bunlara rağmen AKP

ile ittifaka devam etti. Siz söyleyin; değişen

AKP mi MHP mi?

***

MHP dalından koptu, bu kopuşu da beka ambalajına sardı. Mecliste İYİ Parti’nin FETÖ’nün siyasi ayağı, TC ibaresinin kaldırıldığı yerlere yeniden gelmesi, andımız, Doğu Türkistan ve Tank-Palet Fabrikası gibi konularda verdiği önergeler, Türkiye’nin bekasına mı kastediyor da, MHP bu önergelere karşı ya ret veriyor ya da çekimser kalıyor? Geçmişte vatana ihanete varacak kadar ağır suçlama ve eleştirilerde bulunduğu AKP’ye beka için destek veren MHP’nin, sırf İYİ Parti’nin teklifi diye bu önergelere destek vermemesi, dalından kopan yaprak misali savrulmasını gösteriyor.

***

Ve MHP yaprak misali savruldukça, zıddına dönüşüyor. Öyle ki bir milliyetçi parti düşünün; cumhuriyetin kuruluş misyonunu temsil iddiasında olsun ama milli devlet olarak şekillendirilmiş cumhuriyeti ‘reklam arası’ ve ‘kapatılması gereken bir parantez’ olarak gören, Türklüğe alerjisi tescilli bir iktidara beka adına destek versin! Bir milliyetçi parti düşünün; kurulduğu dönemdeki Türk milliyetçilerinin kendinden sonraki Türk milliyetçilerine emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni beka tehdidinden kendisinin değil de, BOP’un stratejik bir ürünü olarak iktidara getirilmiş ve bunu da saklamamış bir partinin iktidarının kurtarabileceğine inansın! Bir milliyetçi parti düşünün; beka sorununun kaynağı olan bir iktidara, “milli huzur ve bekanın temini” gerekçesi ile tek adam rejimini tedarik etsin ama tedarik ettiği rejim tek adama bir kararname ile Türkiye’yi eyaletlere ayırma, federasyona geçirme yetkisi verebilsin!

***

Bir milliyetçi parti düşünün; FETÖ ile koalisyon, PKK ile çözüm ortaklığı yapmış, andımızı faşizan bir ayin, milli bayramlarımızı militarist geleneğin kırıntısı gören bir iktidara ve o iktidar ile kurduğu ittifaka karşı olanlara ‘zillet’ desin! Düşünün ki o milliyetçi partiyi, daha dün, “HDP eşittir PKK” diyen iktidarın konu andımız, yani Türklük olunca, mecliste verilen önergeye karşı HDP ile karşı kol kola girmesine çekimser kalsın! Aslında MHP İYİ Parti’nin önergesine değil, Türklüğe çekimser kaldı. AKP aynı çizgisini devam ettirdikçe, MHP kendini inkâr edercesine kim bilir daha nelere çekimser kalacak...