Damat bey Fransızca biliyor mu?..

Hafta  başında (Pazartesi) Fransa Maliye ve Ekonomi Bakanı Bruno La Maire ile Hazine ve Maliye Bakanı Damat Berat Albayrak arasında bir görüşme gerçekleşti. Topu topu 45 dakika süren görüşmeye havuz medyası 5 saatlik bir görüşmeye sığabilecek içerik yükledi. "Fransa ile ortak harekat kararı alındı." Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik krizin büyük bir bölümünün Fransa ile çözüleceği konusunda adeta destanlar yazıldı!.. Rica ile gerçekleşen görüşmenin içeriği neydi?.. Görüşme, gülücüklü 2 kare fotoğrafın ötesine geçebildi mi?.. Perde arkasına daha sonra geçeceğim. Önce, açık kaynaklardan  ulaştığım bir belgeyi dikkatlerinize sunmak isterim:

ahmet-takan-yazisina,-belge.jpg

Bu resmi belge, iki bakan arasında görüşme gerçekleşmeden önce Fransa Maliye ve Ekonomi Başkanlığı'nın basına yaptığı duyuru. Tercümesini aynen yer veriyorum:

"Maliye ve Ekonomi Başkanlığı

Basın açıklaması

Bruno La Maire ve Berat Albayrak arasındaki görüşme

Pazartesi, 27 Ağustos - Bercy saat 14.30

Fransa Maliye ve Ekonomi Bakanı Bruno La Maire, Türkiye Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak ile 27 Ağustos Pazartesi saat 14.30'da görüşecek. Bu görüşme, Buenos Aires'da Temmuz ayında düzenlenen G20 zirvesinden sonra iki bakan arasında ikinci görüşme olacak.

Geçtiğimiz 16 Ağustos tarihinde Fransız Cumhurbaşkanı Emanuel Macron ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan telefonla görüştükten sonra Bruno La Maire mevkidaşını Bercy'e davet etti.

Program:

14.30 - Bruno La Maire Berat Albayrak ağırlaması (Basına fotoğraf)

14.45 - İkili görüşme (Masada fotoğraf)

15.30 - Basın açıklaması (Akredite basın mensupları)

Salon saat 14.00'ten itibaren açılacaktır.

Akreditasyon şu numara üzerinde yapılacaktır: ..."

***

Düz bir basın açıklaması olarak görülebilir ancak öyle değil. Metinde çok ince bir Fransız diplomasi dili devreye girmiş. Siyahladığım satırlara lütfen dikkat. Dışişleri Bakanlığı'ndaki deneyimli diplomatik kaynaklarda teyit ettiler; görüşmenin "rica" ile gerçekleştiği vurgulanıyor. Burada, sadece Fransa değil  dünya kamuoyuna verilen  mesaj ve Damat Berat Albayrak'ı küçültme, hafife alındığına dair edepsiz bir kurnazlık var. Fransız kaynaklarda, iki Bakan arasındaki görüşmenin, Macron'un, "Tayyip Erdoğan'ın isteği üzerine kabul ettim" deyip  Bruno Le Maire'e talimat vermesi üzerine gerçekleştiğini söylüyor. Aynı kaynaklara görüşmenin içeriğini sorduğumda, "Kayınpederinin söylediklerinin aynısı sürekli söyleyen bir.... bulduk karşımızda" diyor. Görüşmenin büyük bir bölümünde Fransa tarafı banka kredi borçlarının geri dönmesi üzerinde durmuş.

Peki, şu sıralar, Türkiye ile Avrupa arasında estirilen yalancı bahar havasının ardındaki gerçekler neler?.. Deneyimli diplomatik gözlemciler şunları söylüyor:

"Türkiye'deki ekonomik krizden dolayı Avrupalılar paniğe kapıldı. Çünkü, Türkiye'nin kısa vadeli borçlarının  yüzde 90'ı Avrupa bankalarına. Avrupalılar, kendi banka sistemlerinin  zarar görmesini istemiyorlar. Kopenhag kriterleri falan umurlarında değil. Avrupa, kendi banka sistemlerinin zarar görmemesine yönelik mali ve siyasi anlaşmalar yapma peşine düştü. Kendi bankalarının zarar görmeyeceği şekilde Türkiye'ye destek verecekler. Yüksek faizde  para vermeyi Türkiye'ye kabul ettirebilirler. Bir de Türkiye Avrupa'ya mülteci göndermesin yeter."

İktidarın, yeniden başlattığı "AB atağı" ile ilgili de bir gerçeği hatırlatalım.

Yapılan bu ataklar(!) neticesinde Güney Kıbrıs Rum yönetimini tanıyacak mısınız?..

Ha!.. Bir de Ege'de Yunanistan'ın işgal ettiği 18 ada ve 1 Türk kayalığı var... Hangi anlaşmanın hangi parçası acaba?..

***

 YPG İdlib'e...

Suriye'de kaynayan İdlip kazanı... İran Dışişleri Bakanı'nın ani Ankara ziyareti...

Ortada müthiş bir tiyatro var!..

Yıllardır bu sütunlardan yapılan pek çok hatayı, sahadaki gerçeklerle birlikte ifade ediyoruz. Açık seçik söylemek gerek; Türkiye tost olmuş durumda. Devlet mekanizmaları, "en az  zararla nasıl kurtarırız"ın peşinde. "Kazan kazan" bir kez daha yalan oldu!.. İdlip'deki güvenlik ve istihbarat görevlilerimizin aktardıkları ile son durumu özetlemeye çalışayım:

"İdlib operasyonu en fazla bir hafta içinde başlar. Rusya ve Suriye rejimi kuşatmayı bitirdi. El Nusra terör örgütü, Hatay sınırında sıkıştığı için sınırı silahları ile geçmeye çalışacak. Türkiye'ye tuzak kuranların isteği de bu 50 bin silahlı kişinin Hatay'a geçmesi... YPG, 'ben yokum' diyor ama inandırıcı değil. YPG'siz  İdlib'e kara harekatı olmaz. ABD,İdlib'i Esad'la beraber YPG'ye teslim edecek.İdlib'te provakatif bir kimyasal saldırı olması muhtemel. Kuzey, uçuşa yasak bölge ilan edilecek ve YPG Afrin'e saldıracak. Esad İran'ı istemiyor. El Nusra şu an tamda bizim sınırımızda konuşlu. Asıl tehlike bunlar.Asla girişlerine müsaade edilmemeli. Türkiye'nin durumu, yukarı tükürsen bıyık alta tükürsen sakal misali. Kimse beklemiyor ama  operasyon 7 Eylül'de İran'da toplanacak Suriye zirvesi öncesi gerçekleşebilir. Böyle olursa Astana süreci boşa çıkarılıp Cenevre ön plana alınır. ABD ve Rusya anlaştı. Esad, YPG ile önceki günde görüştü. YPG, operasyona destek vermek için önceki gün gece 100 aracı Halep'e gönderdi."

Emevi camiinde namaz kılma heveslilerine bir kez daha  itina ile duyurulur!..

Yazarın Diğer Yazıları