Dananın kuyruğu

Bugün Washington’da, Bush-Erdoğan konuşmasında dananın kuyruğu -galiba- kopacak!  “Dana”  kim?  “Kuyruk”  kim?  “Kuyruk” kimin elinde kalacak; anlaşılacak!
Bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim; Milletimizin, kaderinin böyle, Washington’da kararlaştırılması da acıdan öte, bir zül!
Cekler-caklar!
ABD Dışişleri Bakanı Condolleezza Rice hanımın işaretlerine ve İstanbul’daki toplantıdan çıkan,  “Beş cek-cak”  kararına bakılırsa, benim pek umudum yok. Bütün bunlar, Türk milletinin haklı galeyanından korku ifadeleri ve  “uluslararası takiyelerle”  TSK’yı radikal bir hareket yapmaktan alıkoyma gayretleri... Tabii yersek!
PKK’ya karşı, ne Amerika’nın, ne AB’nin ne de, Talabani’nin-Barzani’nin hatta diğer sözde barışçı Kürt örgütlerinin, ciddi hareket ve yaptırımlar yapmaları da, hem tarihi hem de güncel gerçeklere aykırı.  Siz, satılmış ulakların oralardan getirdikleri  “barış”  mesajlarına bakmayın. Önce sormak lazım; düne kadar PKK’yı açıkça koruyan, Türkiye’yi tehdit eden, Barzani ve Talabani, bir iki günde, neden ve nasıl bu kadar değiştiler? Pabuç pahalı veya bol geldiği için. Süngünün ucunu gösterdik, böyle oldu. Ya hepsi gireydi ve girerse? 
Tarihi gerçek
Tarihi gerçek şu ki, bir “Büyük Oyun” var; Türkiye’yi bölmek  “oyunu.”  Bu oyunda, Ermenileri ve Kürtleri, bazen birbirlerine düşürdüler; son zamanlarda da bu  “piyonlarını”  birlikte kullanıyorlar!
Kürt konusunda hatalar yapıldığı doğru da, ayrıntılarına sonra girmek hakkım mahfuz kalmak üzere sormalıyım; Yabancıların oyunlarını, bir tarafa bırakıyorum, Kürtlerin hiç hataları, ihaneti yok mu?  Kürtleri  “Türk”  saymak, benimsemeye çalışmamız, onlara ihanet miydi?  “Zengin kültürlerini” , inkâr mı ettik? Yoksa kültürümüzden yararlanmalarına imkân mı verdik?
Mustafa Kemal’in, yabancı ajanlar tarafından kışkırtılan bir dizi Kürt ayaklanması karşısında Kürtleri Türklükle bütünleştirmek istemesi hatası mı idi? Kaldı ki, kimlerin aslen Türk, kimlerin aslen Kürt olduğunun, Anadolu halklarının, kendiliğinden kaynaşması sonucu, tam bilinemediği bir zeminde  “entegrasyonu”  isterseniz  “asimilasyondan”  başka hangi gerçekçi çözüm vardı? Gene yabancı tahrikleriyle, hemen parçalanacak,  “eyalet sisteminin”  zemini olacak  “mozaik”  anlayışı mı, Türkiye’yi kurtaracaktı? Aşırı da olsa entegrasyon için yapılanların hiç de başarısız olduğu söylenemez. Birçok Kürtlerin, Kürt ailelerin, Türklüğü içtenlikle benimseyip, her alanda en yüksek mevkilere gelmiş olmaları başarı değil miydi? Hangisi  “sen Kürtsün”  diye engellendi?
Sorarım birçok Kürt asıllının  “Öztürk” vb.. soyadları almaları, jandarma zoruyla mı oldu? Bugün kendi soyadına ihanet eden DTP Genel Başkanı Ahmet veya pederleri, “Türk”  soyadını başlarına silah dayandığı için zorla mı kabul ettiler? Eğer, yeni kışkırtmalar olmasaydı, “uyum” pek ala başarılı olacaktı.
Eğer mesele, “kimlik” meselesi “ ise, bu sorun neden diğer etnik gruplar için mesele olmadı? Aş iş meselesi idiyse; Devlet, uygulamada hatalar yapmış olsa bile, diğer daha yoksul yörelere verdiğinden çok fazlasını Doğuya verdi.
Kısacası bu soruna böylesine yüzeysel nedenlere bağlanmaz...  Tarihi sebepler ve şimdi de güncel sebepler var.
Son tahlilde, gerçek şu ki: Yapay Irak Devleti, konferans kararlarına ve bizim de ” Irak Devletinin bütünlüğü için çalışmamıza “ rağmen, muhakkak dağılacak, dağılmak üzere! Barzani’nin ” yerel yönetimi “ de muhakkak, Amerika’nın çizdiği haritalarla sabit ” Büyük Kürdistan “ olacak! Ve bu devlet, ABD’nin ” Büyük Orta Doğu Projesinin “ temel taşı. Bu da Orta Doğu’da, sınırların ” kan bağlarına “ göre, yeniden çizilmesi, Türk topraklarının Ermenilere ve Kürdistan’a, verilmesi demek!
Bu böyle olunca da, ” Büyük Kürdistan “ devleti ve bu hudutları aşan bağımsızlık hareketi dinamiklerine karşı Kürtlere ” ağabeylik “ yapmamız, ” Akdeniz’e çıkmalarına yardımcı “ olmamız ve Kürdistan’ın Türkiye’yi koruyacak bir tampon olacağına inanmak hayal! Kürt Devletinin Türkiye’ye dost olacağına inanmak da hayal! 
Sorununun bu hale gelmesinde hatalar vardı, ama asıl büyük hata, başından beri bu konuda gevşek davranmak, Atatürk’ün uyum idaresinden sapmak oldu!
Bugün de, aynı aczi gösterecek olursak, bu ancak bölücülere imkân ve umut veriyor, ve şu sırada bazılarının ” Kürtlere haksızlık yaptık “ diye günah çıkarmaları da!
Washington görüşmesi hem bu konuda, hem de AKP hükümetinin kaderi bakımından ve de daha önemlisi, TC’nin kaderi -varoluşu- bakımından, mihenk taşı olacak! Kendi kaderimizi, artık kendimiz tayin etmeye mecburuz!

Yazarın Diğer Yazıları