Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sadi SOMUNCUOĞLU

Sadi SOMUNCUOĞLU

Darbe-diktatörlük-ihtilal-müdahale-postmodern müdahale

İnsanoğlu ilk defa karşılaştığı şeyleri ve olayları isimlendiriyor. Sonra bu isimlerle düşünüyor, anlıyor, tartışıyor, sorunları çözüyor. Hatta zamanla aynı şeylerin ayrıntılarına, benzerliklerine, farklılıklarına inerek, onlara da isim veriyor. Böylece düşünme, kavrama ve ifade gücü derinleşiyor, zenginleşiyor. Ama, bu isim/kelimeler bilinmiyor veya buna dikkat edilmeden düşünülüyor ve konuşuluyorsa, tartışmalardan yararlı bir sonuç çıkmıyor. 
Bunun en açık örneğini  “darbeler” tartışmasında görüyoruz. 1960’dan günümüze kadar gelen, kural dışı veya kuralı zorlayan eylemlere toptan  “darbe”  ismini takıyor ve tartışıyoruz. Veya tartıştığımızı zannediyor, aslında karşılıklı suçlama, kutuplaşma yarışına giriyoruz. Sonunda taraflar teşekkül ediyor, (sizin taraf-bizim taraf taassubu ile) yanlış ve doğru önemini yitiriyor, kim kazanacak öne çıkıyor. Sanki hepimiz bu milletin fertleri değilmişiz gibi. 

* * *

Gelelim şu  “darbeler”  bahsine. Çok partili demokrasi döneminde iki darbe oldu. Bunlar, 27 Mayıs 1960 ve 12 Eylül 1980 darbeleri. Başka bir ifadeyle güç kullanılarak hükümet devrildi, yerine askeri idare geldi. Darbeciler ilk açıklamalarında; ülkeyi felakete gitmekten kurtarıp, gerekli düzenlemeleri yaparak, en kısa zamanda demokrasiye dönülecektir taahhüdünde bulundular. Sonuç da böyle oldu. 27 Mayıs 1960 darbesi 1961’de, 12 Eylül 1980 darbesi ise 1983’te çok partili demokrasiye döndü.
Bu darbelerde, bazılarının ileri sürdüğü gibi, ülkeyi yönetmek ve demokrasiye karşı olmak düşüncesi yok. Ama, içerden- dışardan yapılan ülkenin felakete sürüklendiği telkini etkili oldu ki, kurtarıcı (!) darbeler oldu. Peki faydalı oldu mu? Kanaatimce ülkemiz için hayır, dış mihraklar için evet. İçerde rejimin çerçevesi kırılınca, bütün dengeler bozuluyor, yeniden kurulması çok zaman alıyor, ülke bundan zarar görüyor.

* * *


Harp Okulu Komutanı Alb. Talat Aydemir’in başkanlığında 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963’te iki defa darbe kalkışması oldu. Amaç ülke yönetimini ele geçirmek. Bu  kalkışmalar, TSK ve hükümetin karşı koymasıyla, anında önlendi. Başarılı olsaydı, demokratik hayata son verilip, askeri bir dikta idaresi kurulacaktı.

* * *


İhtilal/Devrim. 12 Mart 1971’de  “sosyalist” bir rejim kurmak için silahlı ihtilal kalkışması oldu. Bu kalkışma, 9 Mart’ta Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından önlenerek, kısa bir kesintiyle demokratik hayata yeniden dönüldü. 9 Mart’ın planlayıcıları eski tüfek Türkiye Komünist Partisi ileri gelenleriydi. Yanlarında; gençlik içinde oluşturdukları Dev-Genç, Halkevleri, Türkiye Kadınlar Birliği, bir kısım 27 Mayısçı subaylar, CHP içine sızmış bir kısım sosyalistler ve asker içinden ayartılan üst rütbeli bazı subaylar gibi gruplar vardı.
Adına “ihtilal/devrim” denmesi, ülkede var olan çok partili demokratik rejimi ortadan kaldırıp, yerine SSCB’dekine benzer bir “sosyalist”  rejim getirmeyi düşünmesindendir.

* * *


Müdahalelere gelince. Kuralları zorlayarak rejime müdahalenin adı. Bu müdahale yukarıda anlatıldığı gibi, sosyalist bir rejim kurmayı önlemek ve demokratik rejimi kurtarmak için yapılabileceği gibi, baskı yoluyla siyasi iktidarı düşürmek veya yönlendirmek için de olabilir. 28 Nisan 2007 bildirisi buna örnek olarak verilebilir.  

* * *

Mevcut hükümeti istifa ettirip, yerine yine TBMM’den başka bir partiye hükümet kurdurmak için yapılan baskıya “Postmodern müdahale”  adı verildi. 28 Şubat 1997’de Cumhurbaşkanı, ana muhalefet partisi genel başkanı ve büyük bir medya grubunun sahibi anlaşarak planlı bir hareket yürüttü. Yanlarına yargının bazı kesimlerini ve birkaç askeri de alarak yürütülen kampanya ile toplumda müthiş bir gerginlik yaratıldı. Bunun üzerine hükümet istifa etti. Yerine, yeterli sayıda milletvekili transfer eden ana muhalefet partisi hükümeti kurdu.
Sonuç. Görüldüğü gibi  “darbe” adı verilen eylemlerin mahiyeti birbirinden oldukça farklı. Hele asker demokrasiye karşı veya ülkeyi kendisi yönetmek istiyor fetvaları temelsiz. Bir de ideolojik düşmanlık gayreti ve dış mihraklarla bağlantı içinde olanlar var ki, onlar tedavi kabul etmez. 

Yazarın Diğer Yazıları