Davutoğlu hangi ülkenin Başbakanı?

“Çevremiz dağılırken biz güçleniyoruz” diyor, Başbakan Davutoğlu. Türkiye gazetesi birinci sayfayı ikiye bölüp bunu manşet yapmış. Aynı gazetenin diğer manşeti de Erdoğan’ın, “Bayrak icraatla yükselir” manşeti olmuş.  
Logosundan Türk bayrağını kaldıran Türkiye bu manşetleri atan...  “İhlâs” meselesinden tutunuz da “Türkiye”  adına kadar söylenecek çok şey var lâkin bilen biliyor; biz o yüzden konumuza dönelim... Evet, Başbakan Davutoğlu’na göre Türkiye’nin çevresi dağılıyor, Türkiye güçleniyormuş. Oysa aynı gün Yeni Akit Gazetesi’nde Hasan Karakaya bölgede 5 İran oluştuğunu çok güzel örnekliyordu.     
Oysa daha birkaç gün önce “Bağdat Başkentimiz” diyen İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yunusi, “İran kültür coğrafyasının Çin sınırından Hint alt kıtasına, Kuzey Kafkasya’dan Basra Körfezi’ne ulaşan coğrafyayı kapsadığını savundu. Kültür, medeniyet, din ve İranlılık ruhunun ’Büyük İran’coğrafyasına yayıldığını söyleyen Yunusi, Bu bölgede doğal bir birliktelik söz konusudur. Her ne kadar bazı farklılıklar birleşmeyi engellese de, gerçekte İran coğrafyası; Çin sınırından bugünkü Afganistan ve Pakistan’a, Kuzey Kafkasya’dan Fars (Basra) Körfezi’ne kadar olan coğrafi alan bu birliğin içerisinde yer alır” diyordu. Demek ki komşularımızdan biri olan İran küçülmemiş, devasa bir Pers İmparatorluğu haline gelmiş, Türkiye’yi de “etki alanı” olarak kapsayıvermişti.
Yine Türkiye’nin daha dün aşiret olarak komşusu olan Barzani, kendi devletini kurmuş, “Kürdistan’ını” ilan etmiş, Türkiye de bu Kürdistan’ı tanımıştı. Demek ki, komşu aşiret bile küçülmüyor, aksine büyüyor, kendisine de “Güney Kürdistan” diyerek, “Benim bir de kuzeyim var” demek istiyor, Yani Türkiye’den toprak talep ediyordu.
Ermenistan “Ağrı Dağı benim” derken, Rusya Kırım’ı iç ediyor, Yunanistan Ege’deki Türkiye’ye ait tam 16 adaya kendi bayrağını çekiyor, askerini yerleştirerek zimmetine geçiriyordu. Kıbrıs Rum kesimi bile Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nin Akdeniz’deki ekonomik sahasında petrol ve doğalgaz arıyor, İsrail uluslar arası sularda yüzen Mavi Marmara gemisini kendi sularına çekip Türkleri katlediyor, Suriye Türk uçaklarını düşürüyor, Türkiye-Suriye sınırında PKK resmî devlet hüviyetine bürünüyor, Kandil’deki PKK, Türkiye’ye sarkarak Öcalan’ın emri ile 100 bin kişilik düzenli ordu kurulması çalışmalarına başlıyor.
Suriye’ye girip Emevi Camiinde Cuma namazı kılmak için çıkılan yolun sonunda iki milyon Suriyeli Türkiye’ye giriyor, iki ülke arasında sınır diye bir şey kalmıyor..
Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Davutoğlu bu tablo karşısında tutuyor  “Çevremiz dağılıyor, Türkiye güçleniyor” diyebiliyor, birileri de bunu  “hakikatmiş” gibi pazarlamaya çalışıyor. Pes yani!

Yazarın Diğer Yazıları