Değişim zamanı

Değişim yaşamın da, siyasetin de olmazsa olmazıdır.

Değişim olmazsa gelişim olmaz, olamaz.

Değişim olmazsa kalkınma, büyüme, refah ve huzur olmaz, olamaz.

Çocuklarımızın geleceğini düşünüyorsak değişime onay vermeliyiz.

Ülkemizin geleceğini düşünüyorsak değişim için 24 Haziran'da oy kullanmalıyız.

Siyasette değişim istiyorsanız mutlaka ama mutlaka sandığa gitmeli oyunuzu kullanmalısınız.

2002-2018 arası yaşananlar

AKP'nin 2002 yılında tek başına iktidar olmasından sonra belirli bir dönem boyunca hızlı büyüme, yükselen bir grafik, coşkulu bir ortam, yeni fikirlere açıklık, etkin sorun çözme, hızlı hareket ve minimum bürokrasi ve Avrupa Birliği'ne tam üyelik kararlılığı süreci yaşandı.

2007 yılında Gülen hareketi tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yönelik "Ergenekon Kumpası" devreye sokuldu.

İrticayla Mücadele Eylem Planı Davası, Şile Kazıları, İnternet Andıcı Davası, İlker Başbuğ Davası, Danıştay Saldırısı Davası, Cumhuriyet Gazetesi Molotof Davası başta olmak üzere 20 civarında iddianame Ergenekon davasıyla birleştirildi.

2008 yılında yaşanan kapatılma davasında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı" kararı çıkması ile AKP iktidarını sağlama almak için Gülen cemaatine daha sıkı sarılmaya askeriyede, emniyette ve bürokraside her kademeye Gülen Cemaati mensuplarını atamaya başladı.

Bu dönemde AKP devreye ağırlıklı olarak Fethullah Gülen cemaati desteğini aldı, yargının cemaatin kontrolüne verilmesi için 12 Eylül 2010 tarihinde Anayasa değişikliği referandumu yapıldı.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Gülen cemaatinin kontrolüne verildi.

16 Aralık 2010'da Balyoz Davası ile Silahlı Kuvvetler'e bir kumpas daha kuruldu.

6 Ocak 2012 tarihinde Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ da tutuklandı.

AKP ise tüm bu olanlara dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Ben bu davaların savcısıyım" diye açıklamasıyla destek verdi.

17 Aralık 2013'te Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu yapıldı. 4 Bakan ve çocukları hakkında yürütülen soruşturma takipsizlikle sonuçlanırken bakanlar Meclis'te AKP oyları ile Yüce Divan'a gönderilmedi.

AKP iktidarı bu tarihten sonra duraklama dönemine girdi.

 Recep Tayyip Erdoğan'ın halk tarafından seçilip 28 Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı olması ile AKP'de de gerileme dönemi başladı.

Erdoğan sonrası Genel Başkan ve Başbakan olan Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu, 1 Kasım 2015'te AKP'yi tek başına iktidar yapmasına rağmen başkanlık sistemine karşı çıktığı için Erdoğan tarafından azledildi ve yerine 24 Mayıs 2016'da Binali Yıldırım atandı.

15 Temmuz 2016'da Fethullah Gülen'in cemaati Türkiye Cumhuriyeti devletinde askeri kalkışmaya neden oldu. Sokaklara çıkan halka ateş açıldı, 249 sivil vatandaş şehit oldu. Darbeci on binlerce general, subay, astsubay, polis, savcı, hâkim Fethullah Gülen Terör Örgütü (FETÖ) mensubu tutuklandı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başkanlık rejimi önermesi ile AKP/MHP iş birliği dönemi başladı ve hazırlanan Başkanlık rejimi sistemi 16 Nisan 2017'de çok az oy farkı ile referandumda kabul edildi.

2014 yılında Cumhurbaşkanı olan Erdoğan için fiili başkanlık dönemi başlamış oldu.

AKP hükümetinin ve başbakanın etki ve yetkileri tamamen Erdoğan'ın kontrolüne geçti ki 16 Nisan sonrası AKP Genel Başkanı da olması ile başkanlık rejimi resmen uygulanmaya başlandı.

Ankara, İstanbul, Bursa, Balıkesir ve Düzce gibi illerin seçilmiş belediye başkanları Erdoğan tarafından azledildi, yerlerine atanmış başkanlar getirildi.

Erdoğan'ın 2014-2018 döneminde "tek adam" uygulamaları ekonomide, dış politikada ve siyasette krizler yaşanmasına yol açtı.

Erdoğan AKP'nin 16 yıl boyunca yıpranmasını, "metal yorgunluğu" benzetmesi olarak tanımladı.

Değişim neden gerekli

* Eğitim sisteminde,

* Sağlık sisteminde,

* Ekonominin rayına oturmasında,

* İşsizliğin sona ermesinde,

* Fakirliğin kader olmaktan çıkarılmasında,

* Borç ve haciz kıskacından çıkılmasında,

* Onurlu dış politika izlenmesinde,

* Vatandaşın ötekileştirilmesinde

* Medyanın özgürleşmesinde

* Tutuklu yargılanmalara son verilmesinde,

* Tarım ürünlerinin ithalinde,

* Hayvancılığın gelişmesinde,

* Tek adam sistemine son verilmesinde,

* Demokratik parlamenter rejimde,

* Siyasi partiler yasasında,

* Seçim yasasında,

* Seçim güvenliğinde, değişim istiyorsanız 24 Haziran'da sandık başına gitmeli oyunuzu kullanmalısınız.

Yazarın Diğer Yazıları