Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL
Murat Sururi ÖZBÜLBÜL

DEM ağzındaki baklayı çıkardı; özerklik istedi

DEM Parti, 25-26 Mayıs tarihlerinde düzenlediği Demokratik Yerel Yönetimler Ara Dönem Toplantısı’na ilişkin bir bildirge yayımladı, bahse konu bildiride sıralanan talepler ana başlıklar halinde şöyle özetlenebilir:

  1. Tüm kayyumlar geri çekilsin. Seçilmişler görevlerine iade edilsin.
  2. Belediyeler Kanununun ilgili maddelerinde düzenleme yapılsın, kayyum atamaları son bulsun.
  3. Tekçiliğe dayalı birinci yüzyılın kodları, halklara her dönem boyunca acı ve yıkım yaşatmıştır. Yaşanılan acıların ve yıkımların son bulması adına, 27 Şubatta Sayın Abdullah Öcalan tarihi bir sorumluluk üstlenmiş ve asrın çağrısını gerçekleştirmiştir. Bu çağrıyla Türkiye’ye, demokratik ulus paradigması temelinde yeni bir dönüşümün imkanı da sağlanmaktadır. Demokratik ulus paradigması; Türkiye’nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı toplumsal yapısının eşit, özgür ve bir arada yaşamının teminatıdır.
  4. Eş başkanlık tanımı, Belediyeler Kanununda da yer alsın.
  5. Merkezi idarenin, yerel yönetimler üzerindeki idari ve mali vesayeti bitsin.
  6. Temsili demokrasiyi aşarak halkın doğrudan karar süreçlerine dahil olduğu; mahalle meclisleri, kent konseyleri, köy komünleri yasal olarak güvence altına alınsın.
  7. Bu kurumların yetkisini kısıtlayan yasa maddelerinin gözden geçirilsin.
  8. Türkiye’nin, özerlik şartına koyduğu çekinceler kaldırılsın.

Yandaş yazar Cem Küçük ise TGRT Haber’de katıldığı Medya Kritik programında DEM'in Yerel Yönetimde Özerklik talebi ile ilgili olarak: “PKK silah bıraktıktan sonra bunlar gündeme gelir, federatif yapı da istenebilir bunlar konuşulabilir, konuşmaktan korkmamak lazım.” Diyor...

Neticede hem DEM ve hem de iktidar yandaşları ağızlarındaki baklayı çıkarmış ve pazarlık masasına neleri getireceklerini ifşa etmiş bulunmaktadırlar ve bu taleplerin en önemli ikisi:

  1. Türkiye’nin çok kimlikli, çok dilli ve çok inançlı bir toplumsal yapıya dönüştürülmesi talebi.
  2. İlk başta özerklik ve akabinde etnik farklılıklar temelinde inşa edilecek bir federasyon tartışmalarını masaya getirmek.

Bu talepler Abdullah Öcalan, PKK ve DEM tarafından kalubeladan beri dile getirilen taleplerdir ve terör eylemlerini de bu amaçlarına ulaşmak için yaptılar zaten.

Peki, bu durumda adama sormazlar mı; biz PKK’yi yendik ve silahları bırakmaya razı ettiysek neden onların öteden beri dile getirdikleri taleplerini görüşmeyi kabul ediyoruz?

Bakın demedi demeyin pazarlık mazarlık yok diyenlere de inanmayın tam tersine adamlar zafer kazanmış, Türkiye Cumhuriyetine boyun eğdirmiş bir eda ile masa kurmaya, terör ile alamadıklarını masa başında almaya çalışıyorlar.

Devlet Bahçeli başta olmak üzere bu günün muktedirleri de koltuklarını koruyabilmek için muhtaç oldukları anayasa değişikliklerine destek bulabilmek amacı ile bu pazarlık masasına oturmaya teşne oluyorlar.

Düne kadar meydanlarda durmadan CeHaPeKaKa diye iftira atanların altılı masanın altında DEM var diye konuşanların bu gün MeHaPeKaKa yaftasını sindirmek zorunda kalması gerçekten de eşine ender rastlanabilecek traji komik bir olaydır.

Gelelim yandaş ses Cem Küçük’ün dediklerine: Cem Küçük’ün her şey konuşulabilir lafına yanıtımı buradan vereyim:

Kazın ayağı öyle değil dostum bu dünyada her şey konuşulamaz, konuşularak elde edilemez!

En azından biz Türk Milliyetçileri makam, mevki ya da sair bir menfaat uğruna her şeyi konuşup, her denileni tartışacak kadar midesi geniş insanlardan değiliz.

Bak iyi dinle biz Türk Milletiyiz; Türkiye Cumhuriyeti’ni yedi düvelle savaşarak kurduk, Türk Milletinin egemenlik hak ve özgürlüklerini savaşarak söke söke kazandık masa başında ona buna yedirmeyiz böyle biline!

Yazarın Diğer Yazıları