Demoklesin kılıcı: Döviz

Türkiye, 7 ile 10 yılda bir ekonomik kriz yaşıyor. Son krizler 1994-1999-2001-2009 ve 2018 krizleridir. 2008 krizinin nedeni dünya finansal krizidir. Diğerleri, dış açıklar ve döviz sorunu kaynaklıdır. Bize özgü bu krizlerin tamamı da devalüasyonla sonuçlanmış ve ertesi yıl toparlanmıştır. 2018 kur şokuyla gelen kriz de 3 çeyrek sürmüş, 2020 büyümeye geçmiştir. Ancak şimdi  açıktır ki pandemi buna izin vermeyecektir.

Krizler sırasında üretim düştüğü için ithalat talebi azalmıştır. Devalüasyon yapıldığı için de ithalat pahalı ihracatta avantajlı hale gelmiştir. Sonuçta dış açıklar azalmıştır.

Eğer daha dikkatli bakarsak Türkiye'nin öncelikli sorununun dünde bu günde döviz sorunu olduğunu  görebiliriz.

Ekonomide tasarruf açığının dış açık yarattığı tezi, Türkiye için çok uygun değil. Çünkü bu teorinin bir ayağı da yatırım-tasarruf eşitliğidir. Türkiye de tasarruflar yatırımlara dönüşmüyor. Söz gelimi son 7 çeyrektir yatırımlarda eksi büyüme - daralma yaşıyoruz. Tasarrufların önemli bir kısmı güven sorunu nedeni ile yurt dışına gidiyor. Özellikle geçen ve önceki yıl bu sorunu aleni yaşadık. Dahası ithalat içinde yatırım mallarının oranı yüzde 13'tür.

Türkiye de döviz sorununun nedeni;  üretimde giderek daha fazla ithal girdi kullanılmasıdır. Söz gelimi 1998 yılında imalat sanayiinde ithal girdi oranı yüzde 14,7 iken 2012 de bu oran yüzde 30.6 olmuştur. Motorlu araçlar ile buzdolabı -çamaşır makinası gibi metal eşyada bu oran yüzde 40'ı geçiyor.

(Aşağıdaki tablo)

 

 

Üretim için ithalat gereği yüksek olduğu için döviz talebi de artıyor. Bir yandan da yabancı sermaye çıkışı olduğu için kur artışı yaşıyoruz. Merkez Bankası kurları tutmak için döviz satmak zorunda kalıyor. Bu defa rezervler yetersiz kalıyor. Türkiye'nin uluslar arası piyasalarda riski artıyor. Daha pahalı borçlanmak zorunda kalıyoruz.

Üretimin dışa bağımlılık oranının yüksek olması nedeni ile, üretim artsa da işsizlik aynı oranda azalmıyor. Çünkü aramalı ve hammadde ithal ettiğimiz ülkelerde istihdam yaratmış oluyoruz.

Dahası kur artınca da, TL cinsinden ithal girdi fiyatları artıyor. Maliyet artışı fiyatlara yansıyor.  İthalatın maliyeti artıyor. İthalatın finansmanı zorlaşıyor. Dış borçları çevirmek zorlaşıyor. Yatırım mali ithalatı pahalı geliyor, yatırımlar daralıyor.

Türkiye'nin döviz sorununu kalıcı çözmesi için;

1. Demokratik ve hukuki altyapı ve güven ortamı kurulursa, dışarıya döviz çıkışı önlenir ve aynı zamanda ithalata alternatif yatırımların önü açılır. Aramalı ve hammaddeyi içerde üreterek ithalata bağımlılık oranını yüzde 10 seviyesine düşürmeliyiz.

2. 2001 krizinde IMF dalgalı kur politikasını getirirken, aklına Türkiye de üretim dışa bağımlı olur diye bir düşünce gelmedi. Gerçekte dalgalı kur sistemi teoride olduğu gibi otomatik kur dengesini sağlayamadı. Dalgalık kur sistemini değiştirerek bize daha uygun öngörülebilir bir sisteme geçmeliyiz.

3. Türkiye, Çin'den yatırım malı veya ara malı gibi zorunlu ithalat yapmıyor. İncik boncuk alıyor. Çin'den ithalata kota koyarak yıllık 20 milyar ithalatımızı  aynı ülkeye ihracatımız tutarı olan 2 milyar dolar seviyesine indirmeliyiz.

 

dfs-004-001-011-001-001-001-002-016-1-007.jpg

Yazarın Diğer Yazıları