Demokraasi var...

STAR Televizyonu’nun haber saatinde acar bir muhabir, elinde mikrofon, İstanbul sokaklarında dolaşıyor ve “sokaktaki adamlara” önce “Haberal kimdir?” diye sordu. Doğru cevap veren iki kişi çıktı. Profesör Haberal gündemde; her gün gazeteler ve haberlerde adı geçiyor, sorulanlardan bazıları kerli felli, herhalde en az orta eğitim görmüşler, ama Mehmet Haberal’ı tanımıyorlar! Fakat çok acı olmasa, tuhaf olan, haberci, “Cumhurbaşkanı kim?” diye sorunca, “sokaktaki adam”lardan ancak ikisi “Abdullah Gül” diye cevap verdi... Gül’den önceki Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i hatırlayan da pek çıkmadı. Fakat bunlardan çok daha öte ayıp ve inanılması güç rezalet, “Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı kimdi?” diye sorunca “Mustafa Kemal Atatürk” diyebilen de sadece iki kişi oldu...
İnsanlarımızın, yaratıcı, yapıcı zekâları olduğunu da tecrübelerime dayanarak çok yazmışımdır... Öyleyse, bu “sokaktaki adam” yoklamasındaki sonuçların anlamı ne? Nasıl değerlendirilmeli?
12 Eylül referandumda, “Evet” diyenler de muhakkak, bu “sokaktaki” adamlardı ve şimdi genel seçimlerde oy verecek olanlar da onlar. Bir mucize olmazsa, AKP’yi iktidarda tutacak olanlar bu “sokaktaki adamlar” olur! Çünkü “demokrasi” var. Alternatif, yok mu?
Hürriyet-demokrasi
Abdülhamit’in istibdat idaresi 1908’de, “Hürriyet var” diye yıkılmıştı ve Hürriyet ne “füsunkârdı”! 1950’de tek parti rejimi “Yeter- söz milletindir” sloganıyla yıkılmıştı. Ve bundan sonra “Demokraasi var” sözü her işin başında amentü oldu. Ve sonra da birçok yanlışlıklara vesile -alet- oldu! Çünkü “Hürriyet” gibi “Demokrasi” de yozlaştırılmaya, suistimal edilmeye müsait. Demokrasiyle, oyla gelenler hele “demokrasi tramvayını” , amaçlarına vasıl olduktan sonra bırakıp “otokrasiye” bir nevi kişisel monarşiye, padişahlığa veya “plütokrasiye” servet sahiplerine dayanan “tek kişi” yönetimine dönüştürebiliyorlar. Hitler de iktidara seçimle gelmişti ama sonu malum!
Kısacası; “demokrasi” suistimal edilince, “otokrasi-plütokrasi” oluyor...
Ne var ki demokrasi, Winston Churchill’in dediği gibi “en kötü yönetim tarzı olsa bile, daha iyisi yok” . Daha iyi bir sistem bulunana kadar bazıları demokrasiyi ve halkı kendi amaçları için kullanacaklar... Kullanıyorlar!
İşte şimdi, seçimler arifesinde, sonra da seçim sath-ı mailinde, böylesine bir durum -ikilem, açmaz- karşısındayız. İktidar vergi vb.. afları çıkarır, çeşitli ulufeler dağıtır, hatta Güneydoğu oyları için “açılımına” devam ederse, muhalefetin işi çok güç! Halkımız aptal değilse de maalesef, bir çuval kömüre bir buzdolabına gidiyor! Hele partiler şu sırada içlerinde iktidar kavgasına girişir ve muhalefet, iktidara karşı ortak cephe oluşturmazlarsa, netice şimdiden belli gibi..
O zaman, “Kadere bak” diye kaderimize katlanacağız... Umudumuz halkın sesinin, gerçekte halkın sağduyusunun sesi olması! Ben inanıyorum ki, ortalık bu karanlıklar içinde iken, sonunda Mustafa Kemal hatırlanacak!
- Yorumlar 0
- Tarihten günümüze istikamet nereye...23 Aralık 2013 Pazartesi 00:00
- Demokrasi ve özgürlük16 Aralık 2013 Pazartesi 00:00
- Ebabil kuşları ve Atatürk19 Kasım 2013 Salı 00:00
- Bir zamanlar örnek bizdik!..10 Kasım 2013 Pazar 00:00
- Dalyaya 10 kaldı...29 Ekim 2013 Salı 00:00
- TV, Türkiye’ye arka kapıdan giriş yaptı!16 Ekim 2013 Çarşamba 00:00
- Kimin bayramı!..15 Ekim 2013 Salı 00:00
- Dert mi ararsın?05 Ekim 2013 Cumartesi 00:00
- Bir dertleşme27 Eylül 2013 Cuma 00:00
- Gündemdeki Paşa...16 Ağustos 2013 Cuma 00:00
- Kimler bayram ediyor!..10 Ağustos 2013 Cumartesi 00:00
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.