Demokrasi şimdi mi aklınıza geldi?

AKP hakkında açılan kapatma davasından sonra, herkes demokrat oldu! Göz yaşartıcı! Ne çok demokratımız varmış!
Daha düne kadar yargısız infaz yapıyordunuz! Hâkim önüne bile çıkmamış, neyle suçlandıkları da belli olmayan insanları, yayın yasağı olduğu halde son yıllarda işlenmiş bütün cinayetlerin sorumlusu olarak gösteriyordunuz!
 “Hukuk size de lâzım olacak”  diyorduk, anlamıyor; anlamak istemiyordunuz. Gazeteleriniz, sütunlarınız, çarşaf çarşaf uydurmayla doluydu. 19 Ağustos depremini bile  “sanık”  sıfatıyla halen masum sayılan insanlara yükleyecektiniz  neredeyse!
Fırsattan istifade, ne kadar milli kavram  varsa, hepsini kirletmeye çalışıyordunuz.
Sizin demokratlığınıza, adalet anlayışınıza  kim güvenir?

* * *

Şimdi de aynı yoldasınız! Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’na hakaretler, devletin içine sızmış olduğunu iddia edenler, davanın AKP’yi ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney karşısında teslimiyete zorlamak için açıldığını ileri sürenler, esip gürlüyorsunuz!
Bu ne telâştır yahu?
Suçları yoksa aklanırlar, söylediğiniz gibi daha da büyük oy oranıyla yeniden seçilirler!
Anayasa Mahkemesi’ne güvenmiyorsunuz öyle mi?
İddianamede yazılan bütün veriler doğru  değil mi?
Doğru olduğunu biliyorsunuz! Fakat hâlâ çarpıtıyorsunuz. Meselâ,  “Bir belediye başkanının Peygamberimizin hayatını anlatan kitabı, bir başkasının Mehmet Akif’in Safahat adlı şiir kitabını dağıtmasında ne kötülük var?”  diyorsunuz? 
Bir siyaset adamının dini kullanarak rakipleri karşısında kendisine haksız destek sağlayamayacağını niçin anlamıyorsunuz? Karşı taraf da  “Hazreti Ali ve 12 İmam” ın hayatını kitap olarak dağıtırsa ne diyeceksiniz?
Biliyorum,  “dağıtsınlar”  diyeceksiniz. İyi de seçim mi yapıyoruz, yoksa mezhepler ve tarikatlar şampiyonası mı? Hani dini siyasete alet etmiyordunuz?
Mehmet Akif’in Safahat’ına Başsavcı’nın hiçbir itirazı yok. Kitaba önsöz yazan birisi Atatürk’e hakaret ediyor, bunu niçin saklıyorsunuz?
 “Dindar”  sloganının seçimlerde kullanılmasının kapatma gerekçesi olmasını anlayamıyorsunuz. Din istismarıdır bu!
Kimin dindar olduğuna seçimle mi karar veriyoruz?
Yahu, gerçekten dindar olsalar gam yemeyeceğim. Çünkü dindar adam, vicdan sahibi adamdır. Bir suçlama yöneltirken Allah’tan korkar!

* * *

Birisi diyor ki  “Kim ne yaparsa yapsın Allah nurunu tamamlayacaktır?”  Kiminle tamamlayacak? Brüksel’in veya Washington’un şefaatiyle tamamlamayacağından eminiz değil mi? Peki Brüksel’in, Washington’un ipine sarılanlar, Allah’ın nurunu nasıl tamamlayacak?
İşte zihniyet bu! Kendilerini Allah’ın memuru zannediyorlar!
Allah’a şirk koşuyorlar. Allah ile aldatarak bugünlere geldiler. Meslekleri budur.
Efendim, ülke ekonomisi sarsılırmış. Yahu elimizde ekonomi mi kaldı. Ekonomi Türk’ün değil artık! Her şey babalar gibi satılmadı mı? O zaman aklınız neredeydi?
Yabancı sermaye kaçarmış. Yabancı sermaye AKP’yi niçin bu kadar sıcak parayla ayakta tuttu, hiç düşündünüz mü?
AKP daha güçlü gelirmiş de milletin anası ağlarmış! İyi de böyle giderse, Türkiye Cumhuriyeti kalmayacak! Bunu niçin görmüyorsunuz? O zaman milletin ağlayanı bile bulunmayacak!
Daha akıllı bir çözümünüz varsa söyleyin!
Milleti Allah ile aldatsınlar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti de kendi yıkılışını mı seyretsin?
Avrupa Birliği sözcüleri rahatsız! Tam da Vakıflar Yasası çıkmış, her şey bitmek üzereyken yapılır mı bu Avrupa’ya? Lagendijk,  “Bu, köşeye sıkıştırılanların son çırpınışı, panik atağı” diyor. Köşeye sıkıştırdıkları kim? Başsavcı değil herhalde!
Meşruiyetini Brüksel’de arayan AKP üzerinden köşeye sıkıştırdıkları Türkiye’dir.

Yazarın Diğer Yazıları