Denizlerimiz bile bu çürümüşlüğe dayanamadı!

Denizlerimiz bile bu çürümüşlüğe dayanamadı!

Türkiye''nin ana muhalefet partisi CHP''nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu önceki gün grup toplantısında "Devletin hazinesini mafyayla el ele olacaksın, tezgâhı kuracaksın, belli yerlere çökeceksin rantı alacaksın. 21. yüzyılın Türkiye''sinin geldiği nokta bu. İktidar sahipleriyle mafya ortak devleti yönetiyorlar. Yeraltı dünyasının önemli bir aktörü açıklama yapıyor. Gazeteler, TV''ler tartışıyor. İktidar sahibinden tık yok." dedi.

Geçen hafta da benzer sözleri söyledi. Ne bekleniyor?

"Organize Suç Örgütü Lideri" dedikleriyle iç içelikleri inkâr edilemiyor. Sanırsınız ki adam "Perde Arkası Organize İşler Genel Müdürü".

Şimdilerde "mafya lideri" diye takdim ettikleri zat şeffaf. Peş peşe videolar yayınlıyor. Her şeyi açık konuşuyor. Çare üretmesi gereken devleti yönetenler ise kapalı! Savcılar bile harekete geçemiyor.

Bir devlet, en ufak imayı dahi araştırmak mecburiyetindedir.

 "En tepedeki" etrafındakilere, "Ciddiye almayın, önemsemeyin!" diyesiymiş. Bu tür sözler, zamanla unutulur, demeye gelen sözlerdir. Ama unutulacak gibi değil.

Nihayetinde konuşmalarda adı geçen bir hâkim, kara para akladığı iddia edilen kişinin otelinde "ağırlandığı"nı yalanladı. Otele, 35 bin lira para ödemiş. Pahalı bineğinden bahsedilmişti. 351 bin lira verip satın almış.

Mafya, kara para aklayıcısı, ağırlanma falan... Bunlarla hiçbir bağlantı kurmadan düşünelim... Hâkimimiz en ucuz mevsimi seçerek ailesiyle otelde tatil geçirmiş. Ne kadar kalır ki? En fazla 15 gün. 35 bin lira para ödemiş. Hâkim de olsa aylık belli. Bu rakam bana fazla geldi. Arabasını 351 bin lira verip alması da şaşırtıcı. Demek ki aileden zengin.

Kimsenin günahını almayalım. Biz gazeteciyiz. İnsanların zihninde sorular belirebileceğini söylemek istiyoruz.

Devleti yönetenleri hakikaten anlamıyorum. Bu kadar iddia varken, nasıl olur da harekete geçmezler?

Araştırın, yalan deyin veya gözümüzden kaçmış, birileri görmek istememiş, suçluları bir bir ortaya çıkardık, çıkarıyoruz, deyin, halkın gönlünü kazanın.

Bir iş adamına "muhalif" basın yayın organlarını satın aldırıyorlar. İş adamı belli sözler almasa, kendi ilgi alanı dışında, basın yayın organlarına niye para yatırsın?

İş adamına Ziraat Bankası''ndan 750 bin dolar kredi verilmiş/verdirilmiş. "Perde Arkası Organize İşler Genel Müdürü"nün anlattıklarına göre kredi borcu ödenmemiş.

Bir CHP milletvekili bankaya soruyor: "İş adamı borcunu vaktinde ödedi mi?" Banka: "Ticarî sır. Söylemeyiz." diyor.

Herkesin aklına takılan bir soru soruluyor. Bankadan kredi çekildiğine dair bilgi şeffaf, ama kredi borcunun ödenip ödenmediği sır!

İş adamı da çıkıp:"Ben ödemiştim. Kimse itibarımla oynayamaz! Devletin -milletin- parasını söyüşlediğimi ima ediyorsunuz! Bu ne cüret!" diyemedi.

Söz konusu hâkim, "mafya lideri"ne, "Bana iftira atamazsın!" dedi, mahkemeye gitti. İş adamı ve Ziraat Bankası neden mahkemeye gitmiyor, neden aklanmak istemiyor?

Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir kabile devleti mi?" diye soruyor.

Kabile devleti olup olmadığımızın cevabını verecek makam belli.

Çürümüşlük had safhada. Hani diyeceğim, denizlerimiz bile bu çürümüşlüğe dayanamadı, salya koyurmaya başladı!

Yazarın Diğer Yazıları