Ders almadıkça normalleşemeyiz

Misafirperverlikte üstümüze millet yok. Ay sonuna turistleri ağırlayabilmek uğruna evlerimize kapandık. Tabii, kapanabildiğimiz kadarıyla… Adı tam kapanma ama yasaktan muaf 16 milyon kişi söz konusu. Muaf tutulan, yani çalışmak zorunda olan, sağlığı için endişeli; evinde oturan bunalımda. Ancak her iki grup için de işler düşüşte veya iş yok, dolayısıyla para yok.
Kapanma, yanlış bir karar mıydı? Elbette değil. Tüm bilim insanlarının başından beri önerisi zaten bu yönde. Ancak kapanma kararı alan ülkelere bakıldığında, sosyal devlet dersi verdiklerini görüyoruz.
İngiltere, kapanma döneminde herkesi aşılamak ve her haneye haftalık test kiti yollamak suretiyle semptom göstermeyenleri dahi tespit edecek şekilde bir politika sürdürdü ve başarılı oldu; şimdi kafeler, restoranlar dış mekanla sınırlı olsa da açık, iş yerleri açık, kapalı alanlar harici maske zorunluluğu kalktı. Üstelik kapanma süresince maddi yardımlar yapıldı.
Hedefler bizde de benzer, ama uygulama farklı.
Zira, özellikle ekonomik yardımlar açısından büyük eksikliklerin yanı sıra, büyük hatalar da inatla sürdürüldü.
Hindistan''da yaşananlardan ders çıkartmak gerek
Hindistan, pandeminin merkez üssü haline gelmiş durumda. Hastanelerde yer yok, insanların sokaklarda nasıl bayıldığına, öldüğüne dair videolar izliyoruz.
Peki, ocak-şubat aylarında virüse karşı sürü bağışıklığı kazanılacağı konuşulan ülke ne oldu da bu hale geldi?
En büyük sebep, şubat ayının sonunda başlayan ve henüz bu ay başında sona eren seçim kampanyası olarak belirtiliyor.
6 Nisan''da Başbakan Modi''nin mitingindeki 800 bin kişi, sosyal mesafe kurallarına uymadan, hatta kiminde maske dahi olmaksızın bir araya gelmişti.
Yani, ilk sebep, lebalep mitingler, kongreler.
İkinci sebep, aşılama olmaması. Hindistan, dünyanın en büyük aşı üreticisi olmasına rağmen, kendi ülke halkının yalnızca yüzde 1''ini aşıladı.
Toplu dinî törenler, cenazeler, dinî festivaller gibi kalabalık dinî toplantılar da Hindistan''daki durumun diğer bir nedeni olarak görülüyor. Ocak ayında pandemi nedeniyle erken sonlandırılmak zorunda kalınan dinî festivalde, birkaç gün için de olsa yüzlerce kişinin bir araya gelmesi, bugünkü vaziyete sebep olarak gösteriliyor.
Başbakan Modi''nin yoksul, ekonomik olarak orta ve alt sınıfta yer alan halkı umursamayan tavırları da diğer bir sebep olarak öne çıkıyor.
Yaşananlar tanıdık geldi, değil mi?
Hataların tekrarlanmaması gerekiyor
Günlerdir AVM''ler, restoranlar, kafeler, kuaförler kapalı. Marketler dahi belli ve dar saat aralıklarında hizmet veriyor. Alkol satışını yasaklamak uğruna, pek çok ürünün satışı da yasaklandı; bunları üreten, satanlar da şimdi çıkmazda. Doğru düzgün bir devlet desteği de yok. ''Bir saat yürüyüş yapayım, kafam dağılsın'' diyenler dışarıda geziyor olsa da aslen -Avrupa''da kapanan ülke örneklerinde olduğu gibi- bizde resmî olarak öyle bir "yürüyüş izni" de yok. Maddi ve manevi, çöküşteyiz.
Kamu kurumlarında izinlerin başlamasıyla bunun özel sektöre de etki edeceği ve çalışma hayatında, dolayısıyla toplu taşımada insan hareketliliğinin, virüs bulaşma ortamının azalacağı umuluyor. Buna göre de yasak eğer uzatılmazsa -ki esnaf böylesine dar boğaza düşmüşken uzatılmayacak gibi görünüyor-; 17 Mayıs''ta normalleşme başlıyor.
Ancak yapılan hatalar tekrarlanmaya devam ettiği ve aşılama seri bir hal almadığı müddetçe, gerçek anlamda normalleşmemiz de buna Avrupalı turisti inandırmamız da mümkün değil.

Yazarın Diğer Yazıları