Dert, acı, gurur ve minnet…

İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nin tanıtımı geçtiğimiz hafta yapıldı. Bina ile ilgili detaylardan çok tanıtımda söylenen iki konuya takıldım.

İlk olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı konuşmada 'AKM belli bir elitin gelip programları izlediği bir yer olmayacak.' dedi. Anlamadım… Opera, tiyatro, bale izlemenin "elitizm" olduğunun farkında değilim belki de… AKM, kapatılmadan önce, herkesin sanat kuyruğuna girdiği bir kültür merkeziydi. Kolayca ulaşılabilen, memurundan işçisine herkesin bilet alıp rahatça girebildiği… Halka açık bir binaydı, hiçbir tarihte kimseye yasaklanmadı. Siyaseti hizmet binasına karıştırmayı da başardık. Sanat herkes içindir. Sanat üzerinden sınıf ayrılmaz…

Diğeri ise, AKM projesi tanıtımda bugüne kadar dünyaca ünlü sanatçı yetiştiremediğimizin söylenmesi…  Piyanist Fazıl Say ve İdil Biret… Fotoğraf sanatçısı Ara Güler… Yönetmen Nuri Bilge Ceylan ve Ferzan Özpetek… Keman Virtüözü Suna Kan… Balerin Ayşem Sunal… Müzisyen Kerem Görsev, İlhan Erşahin ve Barış Manço… Yazar Orhan Pamuk ve Yaşar Kemal.. Ve daha birçoğu… Fırsatım varken, kendi adıma, aklıma ilk gelen dünyaca ünlü sanatçılarımızdan ve diğerlerinden özür dilerim. Bu topraklar sizinle güzel…

***

Bahsetmek istediğim iki yerli film var beyaz perdede… Birincisi "Yol Ayrımı". İki usta 7 yıl aradan sonra tekrar buluştu. Şener Şen ve Yavuz Turgul filmleri Türk sinemasının efsaneleri arasında her zaman yerini almıştır. İzleyin derim. İkincisi "Ayla". Film Oscar'da "yabancı dilde en iyi film" dalında Türkiye'yi temsil etmek üzere seçildi. Ayrıca, Uluslararası Asya Film Festivalinden, filme seyirci özel ödülü de geldi. Konusuna değinmeyeceğim ama "gerçek" bir hikayenin beyaz perdeyle bütünleşmesinin en güzel örneklerinden biri diyebilirim. Ana karakterlerinin hâlâ hayatta olduğu, izleyince "insanlık"  adına gururlandığımız filmin en etkileyici yanı ise gerçek kahramanlarının perdede gösterilmesi olmuş. Sevginin ırklar üstü olduğunun altını çizerek, hayata olan inancımızı yineliyor. Son tavsiye ise yanınıza mutlaka mendil alın…

***

"10 Kasım"… Hüzün, saygının ve umudun günü… 79 yıl önce kapadığı mavi gözleri hala ışık bizlere…  Bugün fotoğraflarına baktım yine Ata'mın. Konser izlerken, dans ederken, heykel incelerken, zeybek oynarken ve en sevdiğim salıncakta gülerek sallanırken… Hem de yıllar önce! Gururdan yaşlı gözlerimle, yazımı Ata'mın en sevdiğim sözüyle noktalıyorum. "Sanatsız kalan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir." Mustafa Kemal ATATÜRK.

Yazarın Diğer Yazıları