Dertleşen amcalar!..

Güne erken başladığımı çevremdeki bütün eş dost bilir.. Geçen sabah 8 kahvaltısı için arkadaşlarımızla sözleştik. Kahvemi söylüyorum arkadaşlarım gelene kadar bir yandan gazetelere göz atıyorum, hiç iç açıcı haber yok keyfim kaçıyor. Yan masadaki yaşlılığa merdiven dayamış amcalar ise arkadaşları gelene kadar sabah sohbetlerine kaptırmışlar kendilerini yüksek sesle birbirlerine..

-Naptın Abi gittin mi Alaçatı'ya?

-Yok tansiyon birkaç gündür var. Gözlerimi açamıyorum.. Baş dönmesi yapıyor..

-Dikkat et abi..

-Dikkati bu işte.. Hanımı gönderdim çocuklarla tatile, perhizdeyim de, sessizlik, gölgede vakit geçiriyorum.. Hanım hep arıyor, "Gel denizi tam senlik" diye de yok istemiyor içim. Bu sene niye böyle oldum ben içime kapanık, unutkan oldum. Yalnız kalmak, sakinlik istiyorum.. Sinirliyim bazen istemeden, yani beğenmiyorum kendimi...

-Geçmiş olsun..

-Allah Allah abi doktora gittin mi..

-Ne gideceğim, anlıyorum kendimi.

-Git yine de bir çekap yaptır.. Belli olmaz bu işler..

-Bakacağız biraz geçsin..

-Erteleme.

-Sonra benim gibi daha çok canın sıkılır...

-Hasan nerede? Aradınız mı?.. Kahvaltı da yapmıyor görüyorum sabahları, gündüz bütün gün evde yalnız geçiyormuş zaten girişken biri değildi.

-Öyle de abi biz uyardık tehlike işler, sağken gerekeni yap noteri var şeyi var... Korktu..  Bu miras olayları da çok üzdü adam yalnız kaldı.

-Eee öyle bu işlerde öküz ölür ortaklık bozulur..

-Ben de dedim.. Bu durumları bizler yaşadık can sıkıcı. "Benim gibi sağken paylaştır ölünce rahat uyursun kimse mezarına götürmüyor" diye de biraz sert konuşmuştum.

-Güvensiz hissediyor kendini..

-Aile kültür meselesi...

-Bana, "Sen bilmezsin bu işleri sizin aileye benzemiyor bizimkiler.. Kendimi güvende hissetmiyorum vallahi iki günde kapı dışarı ederler" demişti.. "Yok canım.." dediğimde, "Daha biz ölmedik, kapat konuyu işine bak.. Sen yurt dışında kazanınca kolay bölüştürdün. Kendine küçük bir ev de bıraktın. Rahatsın.." diye çıkışmıştı.. Ben de bir daha karışmadım.. Açmadım konuyu.. Anlaşamadık, rahatsız oldu.. Vardır bir bildiği..

-Ne bileyim gençliğimiz beraber geçti. Uzun yıllar top oynadık, örnek alırdım kendisini

-Yanlış evlilik yaptı. İlk eşi daha iyiydi. Gençken nasıl efe, güçlü adamdı.

- Geçen Mehmet görmüş pek senin dediğin gibi iyi değilmiş, salmış iyicene..  Miras olaylarını sormuş.. Eşinin tarafı mahkeme koridorlarına taşımış durumu..

-Bu yaşta adamın hakkı değildi.

-İnada bindiler ondandır..

-Ara Hasan'ı yine sahip çıkalım kızarsa kızsın, iyicene kafayı yemeden gelsin kahvaltı etsin..

-Aradım sen gelmeden açmadı, iki gündür görmüyorum, telefona da cevap vermedi canım sıkıldı..

-Gideriz birazdan evine..

-Evlatları da hayırsız çıktı

-Memleketteki iyiydi onu hep anlatırdı, o da epeydir kapısını açmıyor belli ki sorun var..

-Bilemezsin aile içini..

-Benim rahmetli nenem gençken hep derdi de anlamazdık.. Evladın da, ananın, babanın, ailenin de hayırlısı diye.. Şimdi anlıyorum, yaş alınca...

-Biz de o yaşlara yaklaştık.. (Gülümseyerek) Ondan olmasın?..

-Yalnız bırakmayalım

-Çok da inatçı, gururlu

-Bize bir şey demez...

Konu uzayıp gidiyor... Bu konuşmaları duyunca duygulanıyorum.. Ne dert etmişler arkadaşlarının durumunu...

Ne demiş hayat!.. Nerden geldin, ne oldun.. Ne olacaksın.. Hayatın içinde iyi kötü tecrübeler bazen seni alıp bir başka dünyaya  isteyerek bazen de istemeden böyle sürükleyebiliyor işte.. O yüzden her şeyin başı iyilik, iyilik.. Dürüstlük.

Helal olsun Hasan amcaya kendisini düşünen bir sürü dost edinmiş..

Acaba kim!. Kendisini merak ediyorum. Ondan habersiz onun sağlığını, iyiliğini düşünen zora düşmemesi için kalben gönülden ailesi dışında baba yiğit arkadaşları ne yapabiliriz diye çırpınıyor, konuşuyor ve fikir alışverişi yapıyor. Ne mutlu hepsine sağlıkla yaşasınlar.

-Antepli nerelerde...

-O da arada bir çıkıyor eskisi gibi görmüyorum. O da eşinden boşandı.

-Duymadım.

-Ben bildim bileni zaten hep boşanıyorlardı.

-Şaşırmadık..

-İyi oldu..

-Hayırlısı olsun..

-Sağlığı nasıl..

-Hepimizden çok iyi sabah sahilde koşuyordu yine..

-Maşallah..

-Bakıyor kendine..

-Baksın tabii hepimizden genç gözüküyor..

-Kilosu yok, bizdeki göbek gitmiyor..

-İyi ona sevindim..

-Ben de birazdan oğlumla buluşacağız.

-Küçük kız ne yaptı senin?

-O da liseyi bitirdi sınava girdi. İyi geçti dedi bakalım ne sonuç çıkacak heyecan yapıyor o da tercihlerinde karar veremedi.. Puanımı göreyim önce dedi. Üstüne gitmiyoruz. Büyük kız gibi değil

-Kızlar nazlı olur.. 

-Bizim kızı hatırlamıyor musun.. Hep her şeyi o bilirdi... Hiçbir şeyini anlatmaz, paylaşmazdı.. Bilmiş bilmiş cevap verirdi. Hiç annesiyle iletişim kuramadan büyüdü, anlaşamazlardı.. Babaannesine çok düşkündü. Sonra evlenince bir gün itiraf etmiş.. Konu da açılmış belli..

"Çok şımarıktım dimi nasıl o hallerimi çekmişsiniz?" diye sorunca yaşlı annem stresli yılların birikimini artık anlayabilir diye söylemiş; "Normal evladım normaldin yaşının getirdiği şeylerdi. Eh biraz fazla olsa da biz onu senin sevginden görmedik, kabul etmiştik, yoksa çekilmezdi" deyince ağlamış sarılıp sarılıp öpmüş anacığımı..

-Eee büyüdüler, olgunlaştılar.. Evlilik de araya girince bizlere daha çok hak veriyorlar.. 

-Geldi geçiyor bizden hayat iyi olsunlar.. Kötü günlerini göstermesin yeter...

Konuşanların dertleşmeleri sürerken beklediğim telefonum çalıyor..

Kahvaltı arkadaşlarım kapıda gözüküyor. Bizler de kendi dünyamızın içindeki neşeli sohbetimize dalıyoruz.

Mutlu pazarlar diliyorum...

Yazarın Diğer Yazıları