Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Yavuz Selim DEMİRAĞ

Devlet çalışıyormuş

Yunan Başbakanı 49 yıl sonra Ankara’ya gelince memleketin bütün meseleleri çözüldü. AB üyesi Yunanistan Sudan heyetinden daha medeni olduğu için (!) Anıtkabir’deki törende kafasında kapüşon yoktu. Üstelik Karamanlis 40 yıl önceki gibi sadece imza atmakla yetinmeyip tamı tamına sekiz satır yazı yazıp Venizelos’un mücadelesine de atıfta bulunarak Türk-Yunan dostluk köprüsünü inşa ederek AKP hükümetine ciddi bir avans verdi.
Birkaç yıl önce Tayyip Erdoğan ve eşini Atina’daki evinde konuk eden Karamanlis, İstanbul görüşmelerinde de tercümana ihtiyaç duymamış. Boğazda üç duble rakı içip kebap yedikten sonra 8 Bin YTL hesap ödeyerek Türkiye ekonomisine katkı sağlamış. Ne diyelim, Allah getirenden de, götürenden de razı olsun. Üstüne bir de, çarşafları bile hazır olan Heybelidada Ruhban Okulu açılırsa değmeyin keyiflerine. Fener’de Vatikan benzeri özerk bir yapı oluşunca enflasyon sıfıra düşermiş. Yabancı sermaye akınına uğrayıp, Türkiye ekonomisi uçar gidermiş. Hatta AB’ye bile üye olurmuşuz. BOP’un eş başkanlığından kişi başına düşen gayri safi hasılamız iki katına çıkıp, küresel köyün kavalcılığından yolumuzu bulacakmışız.
Bu ekmek kadayıfının üzerine kaymak olarak baş örtüsünü koydular ki tadından yenmez oldu. Aklım hafızam almıyor. Sadece üniversitedekiler takacakmış. Orayı bitirip meslek sahibi olanlar çıkaracakmış. Buna MHP’nin destek vermesinin anlamını çözemediğimi geçtiğimiz günlerde bu sütundan yazmıştım. Ancak MHP’nin mevcut yönetimi bütün tepkilere rağmen bunda ısrarlı. Ne de olsa Bahçeli’nin iki dudağı arasından çıktı söz. “Bahçeli’nin yanlışı, herkesin doğrusundan daha doğrudur” diyenler geçmişteki hatalarında da ısrarlılar. “Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın başı örtülüydü ama TBMM’ye girerken açtı” diye savunma yapanlar, Nesrin Ünal’a oy verenlerin, “Madem çıkaracaktın niye taktın?” diye tepki gösterdiklerini de unutmuş görünüyorlar.
Milliyetçi, muhafazakar ve de dindar bir ailenin bireyi olmaktan hep gurur duydum. Anamın, ikiz bacım ile ailemizdeki bayanların büyük bölümünün başı örtülüdür. Ama siyasi simge değildir. Başörtüsü konusundaki mücadelemi de beni tanıyanlar bilir. Ancak anayasayı yalnız başına değiştirme güçleri olanlar bunu daha önce niye yapmadılar? Toplumu germeyi, dahası kamplara ayırmayı düşünenler, planlarına niye MHP’yi ortak etmek istediklerinin sebebinin adını, tam anlamıyla koyamadım. Pratikte mümkün görünmeyen, nafile gayret adına popülizm denen halk yardakçılığının ta kendisi değil midir? Bilgi kirliliği, psikolojik savaş metotlarıyla mevcut gündemi saptırma, operasyon değil de nedir?
Gelelim Ergenekon operasyonuna... Geçtiğimiz gün memleketteki bütün musibetlerin müsebbibi olarak gösterilen söz konusu operasyonla ilgili değerlendirme yaparken, Türkiye basınını göreve davet etmiştim. Beklediğimiz gibi çıt çıkmadı. Beni hayal kırıklığına uğratan ise gazeteci Güler Kömürcü’nün yazdığı gruptan ses seda gelmeyişidir.
Baldır bacak fotoğrafı çeken sıradan bir magazin muhabirini polis gözaltına alsa neredeyse kıyamet koparan Türkiyeli basın, her zaman olduğu gibi sınıfta kaldı.
Şehit Aileleri adına Başbakan Erdoğan’ı üç kuruşluk tazminata mahkum ettiren Kemal Kerinçsiz’den intikam almaya yönelik olduğunu düşündüğüm ünlü gözaltılar, bu satırları yazdığım ana kadar birer birer serbest bırakılıyordu.
‘Devlet Çalışıyor’ diyenler adı geçen tek ünlü operasyon için “İki buçuk yıldır takip ediyoruz, sekiz aydır telefonlarını dinliyoruz, 400 görüşmeyi kayıt altına aldık” gibi garip bir açıklama yapınca tansiyonum yükseldi. Gözaltına alınanlardan bazıları, “çalışıyor” denen devletin memurları değil mi? Peki öyleyse devlet, devleti dinleyerek mi çalışıyor? Yoksa birileri devleti işletiyor mu? Vatandaşla dalga mı geçiyor?
Pazar günü yine kafanızı karıştırdım. Bağışlanmak dileğiyle. Ülkü ile kalın...

Yazarın Diğer Yazıları