Devletler ve vatandaşlarına sahip çıkma halleri

ABD'li rahip Andrew Craig Brunson, Türkiye'de PKK ile "FETÖ" adına suç işlemek ve casuslukla suçlanıyordu. "15 Temmuz"dan sonra İzmir'de tutuklandı. ABD'nin yoğun baskısı vardı; cezaevinden çıkarıldı. Ev hapsine alındı. 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının onanması halinde infaz edilmesi gereken 6 aylık cezası daha bulunduğu halde, ABD, Trump'ın ifadesiyle "Onu çıkarın" dedi. Ve… Brunson, elini kolunu sallaya sallaya ABD'ye gitti.

***

Die Welt gazetesi muhabiri, Alman vatandaşı Deniz Yücel, "terör örgütü propagandası yapmak" ve "halkı, kin ve düşmanlığa tahrik"le suçlanıyordu. Almanya, Dışişleri Bakanlığı'nın ifadesiyle "serbest bırakılması için yoğun bir şekilde çalıştı", yeri yerinden oynattı, Türkiye'yi "işkence"yle suçladı, yaptırımı zorladı; AB ile müzakerelerinin durdurulması ve nota dahil bütün kartlarını oynadı. Yücel, 354 günlük tutukluluktan sonra hakkındaki iddianamenin açıklanmasını takiben tahliye edildi. Hakkındaki dava devam ederken, Almanya'ya döndü.

***

Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla, ABD'de gözaltına alındı, "ABD Hazine Bakanlığı'nı dolandırmak için kumpas kurmak", "Uluslararası Acil Ekonomik Güç Yasası'nı (International Emergency Economic Powers Act) delmek için kumpas kurmak", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak", "bankacılık sisteminde sahtekarlık yapmak için kumpas kurmak", "kara para aklamak" ve "kara para aklamak için kumpas kurmak"la suçlandı. Kurduğu iddia edilen "kumpas"ların tamamına, ABD'nin İran'a uyguladığı ambargoyu delmek için başvurduğu söyleniyordu. Tabii aslında suçlama Atilla'nın şahsından ziyade Türkiye'nin izlediği politikaları hedef alıyordu. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı "Hakan Atilla kesinlikle kesinlikle suçsuzdur, beraatini bekliyoruz. Atilla'yı suçlu ilan etmek Türkiye'yi suçlu ilan etmek anlamına gelir" dedi.  Ve fakat, Atilla tutuklandı.  FETÖ firarilerinin ifadeleri doğrultusunda tutuklu yargılandı. 32 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cezasının infazı tamamlandı. Ancak, ondan sonra Türkiye'ye dönebilmeyi başardı.

***

ABD ve Almanya'nın, ne atfedilen suçlar ne de konum olarak Atilla'yla karşılaştırılamayacak durumdaki vatandaşlarını dahi "kurtarmak" için sarf ettiği çaba ve elde ettiği sonuçla, Türkiye'nin, başından beri "rehin tutulduğunu" savunduğu Atilla için ortaya koyamadığı çaba ve bir türlü alamadığı sonucu karşılaştırmayı size bırakıyorum.

Hakan Atilla ve ailesi, sergiledikleri duruşla ne kadar övünseler yeridir. Ama ortada Türkiye yahut siyasi iktidar adına övünülecek bir durum göremiyorum açıkçası.

Hal böyleyken, dünkü karşılamada, gözyaşlarının sel olduğu o vuslat anında, kimi protokol üyelerinin "an"la tezat neşelerinin kaynağı ne ola? Öyle gevrek gevrek gülmek yerine az biraz da olsa mahcubiyet içinde olmaları gerekmez miydi?

***

"Devlet"ler ve "vatandaşına sahip çıkma halleri" üzerine biraz daha kıyaslama yapalım mı?

ABD'li Rahip Brunson, ülkesine "özel uçak"la götürüldü ve neredeyse "milli kahraman" muamelesi gördü.

Alman vatandaşı Deniz Yücel, ülkesine üstelik de tahliyesinden iki gün önce hazırlanmış "özel uçak"la götürüldü ve "hak ve özgürlükler"le ilgili bir sembole dönüştü.

ABD'nin, Türkiye'ye karşı koz olarak kullanmak üzere zapt edip de, -en azından bizim bildiğimiz kadarıyla- ABD'ye, Türkiye aleyhinde kullanabileceği tek kelime koz vermeyen, Türkiye'nin basit bir hak ihlali yahut "vatandaşıma dokunamazsın" hassasiyettinden ziyade "beka sorunu"yla ilişkilendirdiği için sözüm ona arkasında durduğu(!) Hakan Atilla, tarifeli uçakla Türkiye'ye döndü!

Bu kriz ortamında, dünyanın bir ucuna özel uçak yollamak en son savunacağım şey olur ama cevaba muhtaç bir soru var ortada:

Bir devletin itibarında hangi halde tasarruf edilmez?

Bakanlar gazeteci kankalarıyla dünyanın bir ucuna maç izlemeye giderken mi?

Türkiye'nin tehdit edildiği yaptırımlar şahsında uygulanmış bir adamın, zaman zaman hayli yalnız bırakıldığı dünyanın bir ucundan ülkesine, devlet eliyle ve müstesna bir yöntemle getirilmesi gerektiğinde mi?

***

Rahip Brunson'un, ülkesine gitmeden önceki durağı olan Almanya'da, Amerikan büyükelçisi tarafından nasıl karşılandığını hatırlıyor musunuz?

Büyükelçi, uçağın merdivenlerine kadar gitmiş ve uçaktan inen rahibe Amerikan bayrağını uzatmış, rahip de bu bayrağı öperek teslim almıştı.

Bizimkiler de Atilla'yı bir buket taze çiçekle karşıladı!

Hangi karşılama veriyor "sahip çıkıyorum" mesajını?

 

Yazarın Diğer Yazıları