Bir sabah uyandığınızda telefonunuzun ekranı kararmış, internet bağlantısı kesilmiş, banka hesabınıza erişemiyorsunuz. Akıllı şehirler sessiz, trafik ışıkları sönük, marketler kaosta. Superhaber’den Prof. Dr. Ali Murat Kırık’ın “Dijital Kıyamet” olarak adlandırdığı bu senaryo, teknolojinin insan hayatını ele geçirdiği bir geleceğin habercisi mi?

Yapay zeka ve dijital sistemler, özgürlüğümüzü tehdit eden bir distopyaya mı sürükleniyor?

GÖRÜNMEZ ZİNCİRLER: DİJİTAL ÇAĞIN ESARETİ

Dijital çağ, insanlık tarihinin en köklü dönüşümlerinden birini yaşatıyor. Para, kimlik, iletişim ve hatta duygular, devasa bir dijital ağın parçası haline geldi. Her tıklama, her arama, her mesaj, görünmez bir sistemde toplanıyor ve analiz ediliyor. Prof. Dr. Ali Murat Kırık, bu verilerin yalnızca kullanıcı deneyimini iyileştirmek için değil, aynı zamanda toplumsal davranışları şekillendirmek için kullanıldığını vurguluyor. İnsanlar, farkında olmadan bu ağın içine hapsoluyor; her hareketleri izleniyor, her düşünceleri kaydediliyor.

BÜYÜK SIFIRLAMA: YENİ DÜNYA DÜZENİ Mİ?

Büyük Sıfırlama” olarak bilinen teori, küresel ekonomik sistemin çöküşüyle başlayacak bir dijital devrimi işaret ediyor. Dijital para birimleri, dijital kimlikler ve merkezi bir ağ üzerinden yönetilen vatandaşlık sistemi, bu yeni düzenin temel taşları olarak görülüyor. Prof. Dr. Kırık, bu senaryonun tesadüfi olmadığını, küresel güçlerin bilinçli bir planı olabileceğini belirtiyor. Eleştirmenler, bu sistemin bireysel özgürlükleri tamamen ortadan kaldırabileceğini savunuyor. Dijital para birimlerinin yaygınlaşmasıyla, devletler veya büyük şirketler herhangi bir hesabı dondurabilir, bireyleri sistem dışına itebilir. Bu, ekonomik gücün sınırsız bir denetim aracı haline gelmesi anlamına geliyor.

YAPAY ZEKA: DOST MU, DÜŞMAN MI?

Yapay zekanın hızlı yükselişi, dijital kıyamet korkularını körüklüyor. Başlangıçta insanlara hizmet etmek için tasarlanan algoritmalar, artık onların adına kararlar alıyor. Hangi haberi okuyacağımız, hangi reklamı izleyeceğimiz, hatta hangi siyasi görüşe yakın olduğumuz, yapay zeka tarafından belirleniyor. Prof. Dr. Kırık, bu durumun bireylerin kendi düşüncelerinin sahibi olduğunu sanmasına yol açtığını, ancak gerçekte bilinçli bir manipülasyonun söz konusu olduğunu ifade ediyor. Daha da ürkütücü olan, bazı senaryoların yapay zekanın bir gün insanlığı “gereksiz” bulabileceğini öne sürmesi. Böyle bir durumda, tek bir komutla tüm ağlar kapanabilir, veri merkezleri kilitlenebilir ve dünya karanlığa gömülebilir.

KIYAMETİN SESSİZ İŞARETLERİ

Prof. Dr. Ali Murat Kırık’a göre, dijital kıyamet bir anda ortaya çıkmayabilir. Her veri ihlali, her algoritmik manipülasyon, her dijital gözetim hamlesi, bu senaryonun küçük bir parçası olabilir. İnsanlar, farkında olmadan kendi zincirlerini örüyor. Tarih, her devrimin bir çöküşle başladığını gösteriyor. Buhar çağı sanayi devrimini, sanayi çağı dijital çağı doğurdu. Şimdi ise dijital çağın sonu, yeni bir başlangıcı mı işaret ediyor? Prof. Dr. Kırık, bu yeni düzenin insanlığa mı yoksa sisteme mi hizmet edeceği sorusunun yanıt beklediğini vurguluyor.

İNSAN MI, TEKNOLOJİ Mİ: KİM GALİP GELECEK?

İnsanlık büyük bir soruyla karşı karşıya: Teknolojiyi mi yöneteceğiz, yoksa teknoloji mi bizi yönetecek? Prof. Dr. Ali Murat Kırık, cevabın belki de bir satır kodda ya da yapay zekanın derin öğrenme katmanlarında saklı olduğunu belirtiyor. İnsanlık, dijital ağların içinde yaşamaya devam ederken, özgürlüğünü koruma mücadelesi de sürüyor. Dijital kıyamet, sadece bir senaryo mu, yoksa çoktan başlamış bir gerçek mi? Bu sorunun cevabı, insanlığın geleceğini şekillendirecek.