DİL YARASI

Cumaya gitmek kadınlara farz olmadığından sohbetleri bilmiyoruz. Ben değerli büyüklerim sayesinde içeriğe ulaşıyorum. Her biri çok kıymetli. Geçen hafta kelimelerin gücü anlatıldı. Hatırımda kalanları paylaşıyorum.

“Allah’a ve ahiret gününe inanan ya hayır söylesin ya da sussun.” buyurulmuş. Dilimize sahip çıkmamız tembih edilmiş.

Gerçekten düşününce konuştuklarımız bizim cennetimiz ya da cenennemimiz olabiliyor. Yani cümlelerimiz neredeyse kaderimizi belirliyor.

Yalan söylemek dilin afetlerindendir. Masum bir insana iftira atmak, dedikodu yapmak, insanların arasını bozmak dilin iflasıdır. Şakayla da olsa insanın onur ve şahsiyetine dil uzatmak ayıptır. Gıybet, alay ve küfürlü sözler yasaklanmıştır, güzel insana yakışmaz. İnsanları töhmet altında bırakan, onurlarını kıran, haysiyetlerini inciten her türlü söz, gerçek hayatta da sanal âlemde de kul hakkı ihlalidir. Dolayısıyla konuşmak insana verilen büyük bir nimet olmasının yanı sıra, ağır bir imtihandır.

Dil; aklımızın aynası, ruhumuzun tercümanıdır. Kalbimizden geçenler, duygularımız ve düşüncelerimiz konuştuklarımızla ifşa olur. Söz vardır, huzur ve mutluluğa götürür. Söz vardır muhtacın derdine çare olur, umudunu kaybetmiş yürekleri ferahlatır. Söz vardır zararlı alışkanlıkların esaretinden kurtarır. Ve de sözler vardır ki günahlara sürükler, onulmaz yaralar açar.

İnsanlar arasındaki sevgi ve muhabbet bağlarını koparan, nefret ve düşmanlıklara sebebiyet veren her türlü söylemden kaçınmamız gerek. Üslubumuzu temiz tutalım. Çok zor, kendimden biliyorum ama en azından gayret edelim.

“Güzel söz sadakadır.”

“Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı,

Söz ola ağulu aşı,

Bal ile yağ ede bir söz.”

Yarın akşam Berat Gecesi. Bu geceyi; kırdığımız kalpleri kazanmaya, dargınlıkları sonlandırmaya, kelimelerimizi yapıcı olmak için kullanmaya vesile edebiliriz.

Berat gecemiz hayırlara sebep olsun.

Yazarın Diğer Yazıları