Dilde birlik

Sayın okurlarım, Türk Milliyetçilerinin hassasiyet gösterdikleri değerlerin başında dil birliğimiz gelir. Çünkü, dilimiz kimliğimizdir ve güzel Türkçemiz devlet birliğimizdir.
Tarihimizde, türlü sebeplerle dilimizdeki yabancılaşma, daima büyük tepki görmüş ve önleme tedbirleri alınmaya çalışılmıştır. İmparatorluk dönemimizde Arapça ve Farsça’nın etkisi, Cumhuriyet dönemimizde 1940’lı yıllarda başlayan  “sadeleştirme”  adı altındaki yozlaşma ve son yıllardaki  “küreselleşme” nin getirdiği  “yabancı dilli kelime istilâsı” dilimizdeki bozulmanın açık örnekleridir.
Karamanoğlu Mehmet Beğ  “Türkçe’den başka dil kullanılmaya” buyruğunu verirken, Büyük Bozkurt M. Kemal de, vatan ve istiklâlini koruyan Türk Milletinden dilinin de yabancı diller boyunduruğundan kurtarılmasını istemiş ve bu amaçla  “Türk Dil Kurumu” nu kurarak aynı hassasiyeti göstermiştir.
Dil konusunda düşünürken şu gerçeği daima dikkate almamız gerekir: Bugün dünyada altı binden fazla dil konuşulduğu ve Türkçe’mizin de bu diller açısından yedinci sırada olduğudur.
Peki... son altmış, yetmiş yılda neler oldu? Dilimizin başına neler geldi? Bazı köksüz dil sapkınları, dilimizi sadeleştirmek yalanı ile uyduruk kelimeler üreterek halktan koptular. Türk Dil Kurumu’muzu halkın düşmanı haline getirdiler. Daha sonraki yıllarda, Türkçe’yi yozlaştırmanın yolları bulundu. Anadilimiz hangisi? diye sormaya başladık. Yabancı kelimelerin hücumuna uğradık. Bütün kültür kollarındaki yozlaşma dilimize de bulaştı. işyerlerine Türkçe ad koymak için Milliyetçiler mücadele vermeye mecbur oldular. Bu ihanette öncelikle, işyeri sahiplerimiz ve belediyelerimiz sorumluluklarını bilmediler. Tokat’ın Erbaa ilçesinin MHP’li Belediye Başkanı Ahmet Yenihan Beğ, Türkçe isim konulmayan işyerlerine ruhsat verilmeyeceğini, çünkü bu uygulamanın Türk Kültürüne de olumsuz etki yaptığını ifade ile Ülkücü Töre’nin ne olduğunu gösterdi.
Sayın okurlarım, dil milletlerle birlikte yaşar. Bağımsızlığını, vatanını, bayrağını kaybeden, fakat dilini koruyan milletlerin tekrar herşeylerine sahip olduklarını yakın tarihimizde çok gördük. Milliyetçilerin dil konusundaki hassasiyetlerinin bir sebebi de budur.
Son yıllardaki yabancı dil eğitiminin artması, “Türkçe tartışmasını” gündemimizin ilk maddesi yaptı ve  “Türk milleti diline ve devletine sahip çık” buyruğu gereği yabancı dille öğretim mücadele hedefimiz oldu.
Sayın okurlarım, Türk Dili’nin meseleleri tabii ki vardır. Bunların başında da birinci meselemiz, Türk Dünyamızı da yakından ilgilendiren alfabe birliği şartıdır. Tarih boyunca sık sık alfabe değiştirmiş ve bu değişimler yüzünden kültür kesintileri yaşamış olan milletimizin artık bir alfabede buluşma mecburiyeti vardır. Bugün üç farklı alfabe ile yazı hayatını sürdüren Türk lehçe ve şivelerinin ortak bir alfabede buluşmaları için kararlı politikalar üretilmelidir. Alfabe birliğinden sonraki ikinci işimiz yazı dili birliğidir. Bugün Türk Dili, ikisi lehçe yirmisi şive olmak üzere yirmi iki ayrı yazı diline bölünmüş durumdadır. Bütün Türklerin ortak bir yazı dilinde buluşmaları zordur, fakat imkansız değildir. Türkçemizin ilim dili olma yolundaki eksikliklerinin giderilmesinde kurumların çabası gereklidir.
Ancak, yabancı dillerde eğitim yapmayı tarihte, Arapça ve Farsça’ya karşı yürütülen mücadelelerin bugün de İngilizce’ye karşı yürütülmesi ve Türkçemiz’in batılı diller karşısında istiklâlinin muhafazasının temini şartı ile karşı karşıyayız. Burada da hizmeti yüklenecek olanlar Türk milliyetçileridir.
Yazıma son verirken Türk Milliyetçilerini, Türkçemizi savunmaya çağırıyorum ve dilimizi hafife almak, kendimizi hafife almaktır diyorum.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları