Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Armağan KULOĞLU

Armağan KULOĞLU

Dış politikada keskin dönüş

Türkiye çıkar çatışması yaşadığımız ülkelere karşı sert tavırlar almış, bu durum onları dayanışma içine itmiş ve bize karşı cephe oluşturmalarına yöneltmiştir. Oluşan bu cephe zaman içinde genişlemiş, uluslararası hukuk çerçevesinde korumaya çalıştığımız ulusal hak ve menfaatlerimizi, haklı olmamıza rağmen aleyhimize bir mecraya sürüklemiştir. Ayrıca çeşitli sebeplerle hoşnut olmadığımız ülkelerin bir kısmıyla, mezhepsel, ideolojik, hatta duygusal nedenlerle temas kesilmiştir.
ABD'nin tutumunun yeni yönetimle daha da sertleşebileceği ihtimali ve sıkıştırmalar, AB'nin alma niyetinde olduğu yaptırım kararı ve ABD'yle koordineli hareket edeceğini açıklaması, ayrıca Yunanistan ve GKRY'nin bölgemizde aramızın iyi olmadığı ülkelerle dayanışma içine girmesi, tabloyu daha da sıkıntılı hale getirmiştir. Buna bir de ekonomik zorluklar eklenince, artık bir şeyler yapmak zorunlu hale gelmiştir.
Böyle bir tabloda, zorlukların üstesinden gelebilmek için dış politikada keskin dönüşler yapma ihtiyacı doğmuştur. Önce ABD ve AB'ye temiz birer sayfa açma çağrısında bulunulmuş, gerilimi hafifletecek girişimlerde bulunulmuş, Yunanistan'la istikşafi görüşmelere başlanmıştır. Şimdi de sıkıntılı olduğumuz ülkelerle, hoşnut olmasak da, diyalog kurarak ve üslup yumuşatarak görüşmelere başlanmıştır.

En keskin dönüş Fransa'yla
İki liderin video konferans görüşmesinde Türk lider, iki ülke arasında iş birliği için ciddi potansiyel bulunduğunu, güvenlik ve diğer konularda dayanışma içinde hareket edilmesini arzu ettiğini, ayrıca bu sene Ankara Anlaşması'nın 100'üncü yılı olduğuna değinerek Türkiye-Fransa ilişkilerinde, liderler arasında tesis edilen diyaloğun her zaman büyük rol oynadığını ifade etmiştir. Fransız lider de bunu olumlu karşılamıştır.
Fransa Dışişleri Bakanı da, Türkiye'nin Fransa ve AB'ye söylemlerinde daha güven verdiğini, sondaj sınırlamalarının memnuniyet yarattığını, anlaşmazlıklar listesinin uzun olduğunu, ancak somut adımlar atana kadar ilişkilerin kırılgan kalacağını açıklamıştır. Bu diyalog olumlu yankılanmış, ancak söylem yumuşamasının arkasının beklendiği anlaşılmıştır.
Ayrıca Almanya Şansölyesiyle görüşmede de, var olan diyalog ve iş birliği tazelenmiştir. Bu girişimlerle, Mart sonunda yapılacak AB zirvesi öncesinde avantaj sağlanmasının ve gerginliğin azaltılmasının hedeflendiği görülmüştür.
Mısırla diyalog ümidi
Mısır, Yunanistan'la deniz yetki alanları konusunda bir anlaşma yapmıştır. Ancak Türkiye'nin BM'ye kaydettirdiği kıta sahanlığına saygı duyarak (saha genişliğinde kendi menfaatini de gözeterek) faaliyette bulunduğu gözlemlenmiştir. Yunanistan gelişmelerden telaşlanmış, Mısır'ı caydırmaya çalışmıştır. Bu durum Türkiye-Mısır arasındaki ilişkilerde düzelme olabileceği yolunda ümit vermiştir.
Bu gelişme üzerine Türk Dışişleri Bakanı, "Biz de Mısır'la deniz yetki alanlarını müzakere ederek bir anlaşma yapabiliriz" demiş, Türk Savunma Bakanı ve CB sözcüsü de ilişki kurulması yönünde olumlu açıklamalar yapmıştır. Mısır'la olumlu ilişki kurmanın,  Arap âleminin aleyhimizdeki tutumunu da etkileyebileceği, Libya'da da avantaj yaratabileceği dikkate alınmalıdır.
Suriye ve İsrail beklentisi
Suriye'nin toprak bütünlüğü, hem Suriye, hem de Türkiye için beka/güvenlik açısından ortak noktadır. Müşterek hareket edilmesini gerektirir. Geç kalınmış olsa da doğrudan diyalog kurulmalıdır. Bu durum Rusya'yla ilişkileri de sağlamlaştırır.
İsrail'in bölgede, ABD nezdinde ve lobi faaliyetlerindeki önemi inkâr edilemez. Yıllarca can düşmanı Araplarla bile aralarını düzeltmişlerdir. Bu ülkeyle de hemen diyalog yolları aranmalıdır.
Mısır'da Sisi'yi darbeci ve Müslüman Kardeşler karşıtı, Suriye'de Esat'ı katil, İsrail'i Filistin konusunda acımasız diye karşımıza almamızın bize faydası yoktur. Yanlıştan dönülmesi memnuniyet vericidir. Ancak geç kalınmıştır. Dış politika, deneme yanılma metoduyla değil, tecrübe ve birikimle yönetilir. Hata yapma lüksü olmaz.
Mezhep, ideoloji ve duygusal yaklaşımlar Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politika kriterleri olamaz. Önemli olan ulusal çıkarlarımızdır. Dış politikada bu esaslar dikkate alınmalı, diplomaside de başarı için işin ehli diplomatlarımıza imkân tanınmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları