Dış ticaretimiz neden dikiş tutmuyor?..

Osmanlı döneminde ürünün dörtte biri ''Aşar'' adıyla vergi olarak alınırdı. Anadolu'nun farklı bölgelerinde bu vergiye karşı farklı sözlerle tepkiler oluşmuştu. Ama bunların hepsi de aynı sonuca çıkıyor. Bu söz Kars ve Çıldır'da;

''Ekinde yok… Biçinde yok…

Harmanda ortak Osmanlı'' şeklindedir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), bu yılın ilk 6 aylık geçici dış ticaret verilerini açıkladı. Kesin veriler marjinal seviyede değişebiliyor. Ancak genel eğilimi değiştirecek kadar olmuyor.

Bu sene Ocak - Haziran ilk 6 ayda Türkiye'nin ihracatında Almanya ilk sırayı aldı. Sonrasında, İngiltere, Fransa, İtalya geliyor. İhracatta Rusya 10 sırada, Çin ise 16 sırada geliyor.

İthalata gelince, ilk sırada Rusya, ikinci sırada Çin geliyor.

Bu iki ülke ihracatta yok… İthalatta hep başı çekiyor.

6 ayda Rusya ve Çin'e yaptığımız ihracat, 3 milyar dolar ithalat ise 19.2 milyar dolardır. Bu iki ülkeye karşı dış ticaret açığımızın toplamı 16.2 milyar dolar oldu. Oysaki aynı sürede toplam dış ticaret açığımız daha az 14.2 milyar dolardır. Yani Almanya ve Avrupa'nın diğer ülkeleri ile dış ticaret fazlamız var. Bu fazlanın bir kısmı ile Rusya ve Çin'in açığını kapatıyoruz.

Rusya ve Çin ihracatımızda yok, ithalatta başta geliyor.

Çin'le ilgili bir işadamı anlatıyor… Büyük şehirlerde bazı evlerin gizli bölmelerinde kaçak mal satılıyor. Eve giriyorsunuz normal aile, çocuklar oyun oynuyor ve yemek yeniliyor... Gizli bir kapıdan giriyorsunuz... Gizli odalarda her türlü kaçak eşya var.

Bu anlatılanlar acaba Çin'e karşı dış açık vermekte direnmemizin bir lobisi mi var? sorusunu akla getiriyor. Bu nedenle mi Çin'den gelen incik-boncuk, bavul, plastik eşyaya kota konulmuyor.

TÜİK'in açıkladığı verilere göre; 6 aylık İthalat ihracattan daha fazladır ve önceki yıllara göre düşmekle birlikte dış ticaret açığı devam ediyor. Dış ticarette açık değil, fazla vermek önemlidir. Açığımız azalıyor dersek bu yalnızca aldatmaca ve güven kaybı olur.

OCAK- HAZİRAN DIŞ TİCARET (MİLYAR DOLAR )

                                       2018             2019

İHRACAT                        82.2              83.7

İTHALAT                        123.0             98.5          

AÇIK                               41.9              14.0

Dış ticaret açığı vermek bizim veya bir başka ülkenin kaderi değildir. Açık varsa kurumsal yapı ve uygulanan iktisat politikaları yanlıştır .

Kurumsal yapı olarak devleti örnek vermek istiyorum.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, 1923 ile 1929 yılları arasında Türkiye dış ticaret açığı verdi. Dünya buhranın etkisi ile ekonomi küçüldü.  Özel sektörde sermaye birikimi oluşmamıştı. 1933'ten sonra devletçilik uygulandı. Türkiye 1930-1939 yılları arasında dış ticaret fazlası verdi. Dahası bütün altyapı ve devlete ait fabrikalar o dönemde kuruldu. Yabancıların çalıştırdığı limanlar ve demiryolları o dönemde kamulaştırıldı. 

O günkü devletçilik anlayışı bu güne uymaz. Ancak dış ticarette devletin yeri önemlidir. İhracat teşviklerini, tamamlayıcı altyapı yatırımlarını devlet yapar.  Bu gün tersine devleti tamamıyla dışladığımız için, dış ticarette altyapı kuramıyor ve bir politika geliştiremiyoruz.

Dahası siyasi iktidarın böyle bir anlayışı olmadığı görülüyor. İktidarı destekleyen bir hanım gazeteci televizyonda; ''Bakanların daha az rüşvet alması için devlet her türlü faaliyetten elini eteğini çekmelidir'' diyordu.

Yorumunu size bırakıyorum...

Yazarın Diğer Yazıları