Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ

Özcan YENİÇERİ

Dışişleri tamam sıra Köşk'te!

Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanlığı yaptığı süre içerisinde Türkiye, dış işlerinde hangi kazanımları sağlamıştır? Bu soruyu cevaplandırmak için daha başka bazı sorular da sormak gerekir.
Türkiye Kıbrıs’ta bugün nerededir? Irak’ın kuzeyindeki gelişmeler karşısında ne haldedir? Kandil’e üstlenmiş koruma altındaki terör ve destekleri konusunda Türkiye ne yapıyor? “Çuval vakası” nda Türkiye hangi onurlu tavrı takınmıştır? Kerkük’ü oldu/bittiye getirecek referandum sürecine girerken, sözden başka Türkiye ne yapmıştır ya da bugün yapacağı ne vardır? Türkmenler, Telafer’de bombalanırken seyretmenin ötesinde ne yapılmıştır? Irak’ta hükümet yorgunu Maliki ile Haşimi’yi Ankara’da konuk etmek hangi çözüme katkı sağla(mıştır)yacaktır? AB ile kronik ilişkiler ne durumdadır? ABD ile üretilmiş “terörle mücadele koordinasyonu” nun durumu nedir? Bartholomeos’un “ekümenik”, “ruhban okulu” vb.. konularında arkasına aldığı uluslar arası destek karşısında Türkiye ne yap(tı)ıyor? “Ermeni soykırımı” iddialarının Almanya ve Fransa gibi ülkelerde aldığı mesafe konusunda Türkiye ne tür tedbir üretmiştir? ABD’nin hem Kandil hem de “Kerkük” konusunda Türkiye’ye attığı çelme konusunda “bizi süpürmeyin, kullanın” anlamına gelen sözlerin dışında yapılan bir şey olmuş mudur? Bütün bu sorulara Türkiye’nin lehine verilecek tek bir cevap yoktur.
Türkiye’yi her anlamda gerileten bu gelişmeler olurken, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’dür. Sözü edilen ve edilmeyen bütün sorunlar karşısında Türkiye, Abdullah Gül döneminde geriletilmiştir. Türkiye mevzi kaybetmiştir, iddialarında, tezlerinde geriye adım atmıştır. Meşhur söylemle “kırmızı çizgileri” ni çiğnemiştir. Bu bakımdan Abdullah Gül’ün Türkiye’nin “en başarısız Dışişleri Bakanı” olarak nitelenmesi, yanlış bir niteleme değildir.
İktidardan beslenme ve seslenmeyi meslek edinmiş taifenin ifadesine göre “Kıbrıs’ta verdik ama almadılar. Şimdi daha iyi durumdayız” türünden yaklaşımlar, onların beslenen zekâlarıyla alakalı olduğundan üzerinde durmaya dahi değmez!
Gül döneminde Ortadoğu’daki bölgesel her çatışmada Türkiye, “arabuluculuk” görevini üstlenmeye hazır olduğunu açıklamaktan öteye bir iş yapmamıştır. İç terörün dış uzantıları konusunda Genelkurmay’ın “operasyon gereklidir” şeklindeki açıklamalarına karşı Dışişleri Bakanı “gerekirse”, “icap ederse” söylemiyle karşılık vermiştir. Dış politika konusunda Gül zamanında, tam anlamıyla iki başlı bir Türkiye meydana getirilmiştir.
Gül döneminde arkası iyi düşünülmemiş, etkileri üzerinde yeterince durulmamış, hangi amaca hizmet edeceği de iyi hesaplanmamış inisiyatif alma girişimleri de, Türkiye’nin başını ağrıtacak sonuçları ortaya çıkarmış durumdadır.
Gül, Cumhurbaşkanlığı için hazırlanırken, Türkiye’deki 500.Yıl Vakfı’nın başkanlığını yapan Musevi Asıllı Türk İşadamı Jak Kamhi’ye, Cumhuriyetin en büyük ödülü verilirken, birdenbire ABD Yahudi Lobisi sözde “Ermeni soykırımı” nı tanıdığını açıklıyor. ABD’deki Yahudi lobisinin sözde Ermeni soykırımı konusundaki tavır değişikliğinde, AKP’nin Hamas yanlısı politikalarının etkili olduğu biliniyor. Bilindiği gibi Hamas liderini AKP hükümeti Türkiye’de ağırlamıştı.
Başbakan’ın ABD’nin BOP’un eş başkanı olduğunu açıklaması, Dışişleri Bakanı Gül’ün “ABD’nin Irak’taki başarısını Türkiye’nin başarısı” olarak nitelemesi, Türkiye’nin çıkarlarının nerede olduğunun Gül tarafından iyi okunamadığını göstermektedir. Nitekim Türkiye ile İran arasındaki doğalgaz anlaşmasının arkasından ABD’nin verdiği tepkinin de Türkiye Dışişleri Bakanının konuyu değerlendirme zaafiyeti içinde olduğunu göstermektedir. Bilindiği gibi Washington’ın, Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türk kıta sahanlığında gerçekleştireceği ihaleye, ABD şirketlerinin katılmasının engellenemeyeceğini açıklamasının nedeni İran ile olan ilişkilerdir. Abdullah Gül, Türkiye’nin kucağına her anlamıyla kronikleşmiş, içinden çıkılamaz hale getirilmiş onlarca dış politika sorunu bırakarak Köşke çıkmıştır. Dışişleri Bakanlığında edilgen ve sürüngen politikalarla anılan Gül’ün Cumhurbaşkanlığında hangi özelliğiyle anılacağını ise zaman gösterecektir.

Yazarın Diğer Yazıları