Diyanet'i karıştıran olaylar!

Diyanet İşleri Başkanlığı son yıllarda en çok tepki çeken kurumlardan biri haline geldi.

AK Parti'nin Diyanet İşleri Başkanlığı'na getirdiği ilk isim Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'ydu.

Bardakoğlu yaklaşık 7 yıl görevinin başında kalırken; Cuma hutbelerine siyaset sokulmadı, FETÖ'nün Diyanet içindeki faaliyetleri konuşulmadı, Diyanet'in kurum kültürü zor da olsa korundu.

Ancak bu durum hükümeti rahatsız ediyordu. Bardakoğlu, Diyanet'in Cumhuriyet'in bir kurumu olduğu ve liyakat sisteminin bozulmaması gerektiği üzerindeki ısrarı AK Parti'den tepkiyle karşılanıyordu. "Bizim zor günlerimizde siz olmayacaksanız ne anlamınız kalıyor, bizi buraya halk seçti, getirdi, sizin de destek vermeniz gerekiyor" gibi baskılar Bardakoğlu'nu bunaltmıştı.

O günlerde, Mustafa Kemal Atatürk'e yönelik algı operasyonları da devam ediyordu.

Bardakoğlu, "Atatürk'ün Diyanet İşleri Başkanlığı'na verdiği önemi ve itibarı bugüne kadar hiçbir zaman görmedik. O yüzden resepsiyonlara katılmayı uygun görmüyorum. Onun için iyi giyimliler arasında, sırada yürüyen bir kişi olmayı ben kurumuma ve konumuma karşı haksızlık olarak görüyorum" sözleriyle çarpıcı bir çıkış yapmıştı.

Ama bu çıkış cezasız kalmayacaktı. Diyanet'in birçok alanda gücü azaltılırken, kurum içinde Bardakoğlu aleyhine bir kadrolaşma ve atama zinciri gerçekleşti.

Bardakoğlu daha fazla devam edemeyeceğini anlayarak, istifasını verdi.

İşte o günden itibaren Diyanet, tamamen siyasetin kanatları altına girdi.

Siyasallaştı, liyakat ortadan kalktı.

Diyanet'i kuran Atatürk'e, Diyanet içinden hakaret ediliyor, Cuma hutbelerine siyaset karışıyor, lüks merakı her yanı sarıyordu.

Mehmet Görmez'in başkanlığı döneminde kendisine alınan Mercedes marka lüks makam aracı günlerce konuşulmuş, Erdoğan ise "çerez parası" olarak değerlendirmişti.

 

***

 

Diyanet İşleri'nın mevcut başkanı Ali Erbaş'ın yaptığı son açıklama epey konuşuldu.

Erbaş, Peygamber Eefendimiz Hz. Muhammed'e dayandırarak "Bir kuş yuvası kadar mescid yapan ve bu mescidlerin yolunu açan Kur'an kurslarına, Kur'an eğitim merkezlerine katkı sağlayan insanlara karşılığı cennette verilecektir" açıklaması yaptı.

Hz.Muhammed'in böyle bir sözünün bulunup bulunmadığı tartışması bir yana, sadece Kur'an kursu üzerinden cennetin müjdelenmesi İslam'a da aykırı... Ama Ali Erbaş için sorun yok!

Neyse, konumuz bu değil.

Konumuz Diyanet'te neler olduğu...

Diyanet'in siyasallaştığından, liyakatın ortadan kalktığından bahsetmiştik.

Ama kurumun içinde hâlâ direnen isimler ve yaşananlara tepki gösterenler var. Prof. Dr. Ramazan Muslu bu isimlerden biri. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı... Kurumda başkandan sonra gelen ikinci kişi. Ama yaşananlar onu bile isyan noktasına getirmiş olmalı ki ani bir kararla sessiz sedasız istifasını verdi. İstifa kamuoyuna duyurulmadı.

Muslu'nun istifasının arkasında çok ciddi olaylar var.

Bunlardan biri Diyanet İşleri Başkanı'nın eşi Seher Erbaş'a tahsis edilen araç. Başkan Ali Erbaş'ın onayıyla Seher Hanım'a Diyanet'in araçlarından biri veriliyor, üzerine bir de şoför. Olay kurum içinde bazı isimlerin "doğru değil" çıkışıyla tartışılıyor. Bunun üzerine araç geri çekiliyor.

Sonrasında ne mi oluyor?

Diyanet Vakfı'ndan Toyota marka bir araç getirilip, Seher Hanım'ın kullanımına veriliyor. Aracın piyasa değeri 140 bin lira civarında.

Diyanet Vakfı'nın parası nereden geliyor? Tabi ki camilerde toplanan paralarımızdan... Hani her Cuma çıkışı Diyanet'in talimatıyla toplanan paralar var ya... Onların büyük bir kısmı bu vakfa aktarılıyor. Geri kalanı cami derneklerinin kontrolünde. Onların da nasıl harcandığını bilen yok.

Diyanet ile ilgili bilgiler bunlarla sınırlı değil tabi ki...

Diyanet İşleri Başkanı, Ankara Bilkent'te 3 katlı bir villada yaşıyor. Bu konut, Diyanet İşleri Başkanlarına ait. Ama Ali Erbaş'a yetmemiş olacak ki, İstanbul müftüsünün kullandığı konut da boşaltılıyor. Müftüye "sen çık" diyorlar. 

İstanbul'un kalburüstü yerlerinden biri olan Florya Şenlikköy mahallesinde dairenin içine epey bir tadilat yapılıp, Diyanet İşleri Başkanı'nın kullanımına veriliyor. Oysa bugüne kadar daireyi İstanbul müftüleri kullanıyordu. Buranın tadilat giderlerinin de Diyanet Vakfı üzerinden karşılandığı ifade ediliyor. Çünkü dairenin mülkü vakfa ait.

Asıl bomba Viyana'da yaşananlar.

İddianın sahibi "Ankara Kuşu" isimli Twitter hesabı.  İddiaya göre, Diyanet Vakfı'nın Viyana sorumlusu akçeli işlere bulaştığı için görevden alınıyor. Bunu sindiremeyince Viyana'da para karşılığı bazı kadınlarla birlikte olduklarını itiraf ederek Diyanet İşleri Başkanlığı'nda çalışan 3 kişinin adını veriyor.

Soruşturma başlatılıyor ve olaya karışan 3 kişi de ihraç ediliyor.

Diyanet'te tüm bunlar yaşanırken önceki gün Başkan Ali Erbaş'ın Kur'an Kursu açıklaması aklıma geliyor.

İçim daha da sıkılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları