Doğru söze ne denir?

Doğru söze ne denir?

Musul operasyonu ile PKK motive ediliyor

--------

(...) Musul operasyonu bizim için Irak kadar önemli. 

1- Ulusal güvenlik sorunu.  

2- Sınır güvenliği konusu.

Musul'dan yüzbinlerce insan sınırımıza yığılırsa ne yapacağız?

Türkiye bunun altından nasıl kalkacak?

Gelenlerin içinde kimlerin olduğunu nasıl tespit edeceğiz?

DEAŞ bir çılgınlık yapıp Musul barajını patlatırsa ne olacak?  

ABD, Fransa, İngiltere binlerce kilometre öteden geliyorsa, biz sınırımızdaki operasyonla niye ilgilenmeyelim?

 Madalyonun bir de Türkmenleri ilgilendiren yüzü var. (...) kıyımın önüne kim geçecek? Başika Kampı aynı zamanda Türkmenler için bir güvenlik sigortası gibi.

(...)

 Musul operasyonunun PKK'ya bakan bir yüzü var. Nasıl ki Suriye'de DEAŞ'la mücadele adı altında PYD-YPG'yi parlatmışlardı. Musul operasyonu ile PKK motive ediliyor...

Abdülkadir Selvi Hürriyet

***

İçerideki hainler olmazsa

dış mihrak ne yapabilir

--------

Türkiye muhalifi Türkler, bize Bağdat Hükümeti'nden bile uzaktır.

Daha acısı 40 yıldır terörden daha fazla acı çektirdiler bize...

Milletimizin gururuyla, devletimizin onuruyla daha fazla oynadılar.

(...)  İçeride bunlar olmasa, dış mihrak ne yazar?

Rauf Tamer Posta

***

Başkanlık yerine partili cumhurbaşkanlığı

------

...partilerin grup toplantıları var..

Ağırlıklı konu belli.. Başkanlık sistemi..

Başbakan hararetle savunacak..

CHP lideri karşı çıkacak.. HDP eş başkanı ağır dille eleştirecek..

MHP genel başkanı ortadan konuşacak..

***

Niye ortadan konuşsun ki diyeceksiniz?.

Başkanlık işini ısıtan kendisi..

'Fiili durum devam etmez.. AKP başkanlık sistemindeki inadını sürdürecekse Anayasa değişikliğini Meclis'e getirsinler, ya 367'yi aşarak kanunlaşacaktır ya da 330'u aşarak referandum yoluyla halkın kararına sunulacaktır' diyen o değil mi?

330'un altında kalma olasılığından söz etmedi bile..

Bunun anlamı gayet açık ve net..

MHP başkanlık modeline evet oyu verecek.. Yanlış mı?

O halde neden ortadan konuşsun ki.. Geçen salı olduğu gibi bu salı da çağrısını yineler, desteğini sürdürür..

Şu sebeple ortadan konuşacak diyorum..

Önceki gün gazeteciler; 'İktidarın başkanlığı referanduma taşıması için destek verecek misiniz?' diye sordu..

MHP lideri bu sistemin böyle gitmeyeceğini tekrarladı.. Referandumun hayırlı olacağını söyledi ama 'Metni görmemiz lazım'  diyerek de bu kez topu ortada bıraktı...

Daha doğrusu ayağında tuttu.. Pas atmadı..

Belli ki yarın da pas atmayacak; yine topu ayağında tutacak.. Anayasa üzerine iktidar partisiyle sıkı pazarlığa oturacak..

***

O pazarlıktan başkanlık sistemi çıkmaz mı? İktidarın düşündüğü manada çıkmaz.. Her türlü atamayı yapacak, yasa çıkaracak güce sahip başkanlık modeli çıkmaz..

Ne çıkar?

Partili Cumhurbaşkanı modeli çıkar.. Başından beri gidişin bu yönde olduğunu savunuyorum.. Bu konuda çeşitli yazılar kaleme aldım..

Cumhurbaşkanı geçen yıl kasım ayında muhtarlarla yaptığı konuşma da 'Başkanlık sistemi de olur partili Cumhurbaşkanı da olur' diyerek rotayı çizmişti..

Başkanlık zor olacağı için..

Partili Cumhurbaşkanı modeli seçilecektir..

(...)

Cumhurbaşkanı, AKP genel başkanı olacağı için Başbakan'ın üzerindeki otorite olacak.. Başbakan, Cumhurbaşkanı'nın resmen yardımcısı olacak..

İstediği zaman değiştirebilecek..

Kısaca, fiili durum yasal zırha kavuşacak..

Mehmet Tezkan Milliyet

***

Hep aynı dalkavukluk

-----

(...) Darbeyle tutuklanıp Yassıada'ya konulan dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar'ın özel kasasından 103 milyon lira çıkmıştı. 103 milyon lira o zaman toprak ağalarının çok olduğu Adana'yı toptan satın alabilecek kadar yüksek bir paraydı.

Celal Bayar'ın "özel kasasından çıkan devletten çalınmış(!) büyük paranın" yanı sıra asıl ürperti veren; onun emiriyle "üniversite öğrencileri öldürülmüş, kıyma makinelerinde cesetleri kıyılmış(!)" ve toprağa gömülmüş olmasıydı.

 * * *

Tamamı yalan çıktı. Bu yalanları 27 Mayıs 1960 Darbesi'ni yapan albaylar uydurmuyor; "üniversiteli gençleri kıyma yapıp gömdüler" diyerek darbecilere yaranmak isteyen dalkavuklar çıkartıyor, esnaf dükkanlarının en çok konuşulan konusu kulaktan kulağa yayılıyordu.

56 yıl geçti. Geldik 2016'ya.

 Fetullah Gülen ile Tayyip Erdoğan arasında "İslamcıların iktidar kavgasının" sonucu olarak yaşadığımız 15 Temmuz darbe girişimi sonrası da 56 yıl öncesi dalkavukluğa benzeyen "ürperti haberleri" üretilmeye başlandı.

(...)

Dalkavukluk o kadar ileri gitti ki, "şehitler bile ikiye bölünüp" sınıflandırıldı.

Vatan bölünmesin diye PKK terörü ile savaşırken şehit olanların ailelerine 136 bin lira şehitlik tazminatı ödeniyor. 15 Temmuz'da FETÖ darbe girişimine karşı tankların önüne yatarak şehit olanların ailelerine ise 340 bin lira tazminat veriliyor

(...)

 Şehit ayrımı niçin olur? Ayrımın ölçüsü nedir? Dalkavukluk mu?

Necati Doğru Sözcü

***

MHP'ye "idam" havucu

-----

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yine "idam cezası geri gelsin" söylemini heybesinden çıkardı. Ankara'da MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla başlayan başkanlık sistemi tartışmaları devam ederken, Erdoğan da "Başkanlık referandumu hazırlığı" gibi görünen mitinglerine koyuldu.

Konya'da, ardından Trabzon'daki mitinglerde sürekli idam cezasından bahsetmesi, "siyasi partiler idamı parlamentodan geçirsin, ben onaylarım" demesi boşuna değil.

Ankara kulislerinde, 2010 yılında HSYK'nın yapısının değiştirilip, Türkiye'nin hukuk altyapısının yerle bir edildiği referandumda izlenen yöntemin, şimdi planlanan başkanlık referandumu için kullanılacağı konuşuluyor.

2010 yılında HSYK için yapılan referandumda, solcu ve liberallerin oylarını almak için "12 Eylül darbecilerinin yargılanması" maddesi de pakete dahil edilmişti. Şimdi ise kulislerde, AKP'nin başkanlık sistemini geçirebilmek için MHP'nin de pek gönüllü olduğu "idam cezasının geri getirilmesini" de anayasa değişiklik paketine koyacağı söylentisi hakim oldu.

Böylece hem Meclis'teki MHP'lilerin, "idam geri gelecek" beklentisiyle başkanlık için ikna edilmesi; hem de referandumda, başkanlığı içine sindiremeyen vatandaşların sırf "idam cezası" hatırına başkanlık sistemine destek vermesinin önü açılacak.

Zeynep Gürcanlı Sözcü

***

Muhalefet korkmuyorsa başkanlık sistemini halkın önüne getirsinmiş

-----

Başkanlık sistemi senaryoları ortaya atıldı ya saraya yalakalık fırsatı yakalayan ama bunu sanki tarafsızmış gibi görünmeye çalışanlar da yine sahne aldı. En çok satan gazetenin "yanar döner" köşe yazarlarından biri muhalefete akıllar veriyor. Neymiş; başkanlık sistemine karşıysalar, parlamenter sistemin iyi olduğuna inanıyorlarsa, bunu halka anlatsınlar, kararı halk versinmiş.

Yani diyor ki "efendi gibi başkanlık sistemini Meclis'ten geçirin, sonra referanduma gidin, bakın bakalım ne olacak."

 Bu yanar döner yazara göre eğer halka iyi anlatılırsa parlamenter sistem tercih edilirmiş.

 Herkesi  sersem sananların yeni oyunu da böyle işte. Sanki bir referandum sağlıklı yapılabilirmiş gibi ahkâm kesiyorlar. Devletin bütün gücünü elinde tutan, medyanın tamamına yakınını kontrol eden, güya tarafsız kaldığı söylenen medyada da bunlar gibi tetikçileri olan iktidarın referandumdan yenik çıkması mümkün mü?

 Ama halk goygoycuları "halkın kararından daha büyüğü var mı?" aldatmacasına sığınarak yalakalık görevlerini yerine getiriyorlar işte.

Can Ataklı Korkusuz

***

GÜNÜN TESPİTİ

------

"Fiili durum" anayasa ihlalidir

-------

 (...) parlamenter hükümet sistemi niyet ve davranışlarla ortadan kalkmaz, "fiili olarak" kurulmaz. Dolayısıyla bugün bizdeki sistem 'fiili başkanlık rejimi' değildir; çünkü bu rejimlerin "fiili"si olmaz. Kurumları ve kuralları anayasal olarak ortadan kaldırılmadıkça, yalnızca 'fiilen ben öyle davrandım, hükümet sistemi ve rejim değişti' demekle rejim değişmez.

Fiili olan durum, yalnızca yürürlükte olan anayasanın ihlalidir. Devlet, kurulmuş kuralların dışında çalışmaya itelenmektedir. Hukuk devleti örselenmektedir. Böyle yapanlar meşruiyetlerini yitirir, ülkeyi kargaşaya sürüklerler...

Birgül Ayman Güler Aydınlık

***

Okulların gerçek sahibi

------

ABD Eğitim Bakanlığı Amerika'da bulunan FETÖ okullarına 26,7 milyon dolar finansal destek kararı almış!

 Bu karar bize neyi gösteriyor.

 Bu karar okulların gerçek sahibinin "kim olduğunu" açıkça göstermiyor mu?

 Demek ki diyoruz himmet paralarının akışı kesilince ABD Eğitim Bakanlığı devreye girmiş ve ortaya çıkan açığı kapatmış!

 Bu karar sıradan bir finansal destek olarak algılanmamalı!

 Çünkü aldığı bu son karar ile ABD "kimden yana" olduğunu da açık seçik ortaya koymuş bulunuyor!

(...) bizimkiler ABD'yi "dost ve müttefik" sanmaya devam ediyorlar ama ABD iki ülke arasındaki ilişkilerin hiç de bizimkilerin sandığı gibi olmadığını her hali ile ortaya koyuyor!

 ABD'nin gerçek dostları PYD, YPG ve FETÖ!

(...) Tüm düşmanlarımızı dost ilan eden bir ABD ile nereye kadar gidebiliriz! Bunun hesabı iyi yapılmalı!

Zeki Ceyhan Milli Gazete

***

Tek adam... Tek seçici...

-----

"Ne güzel unutulmuştu" derken başkanlık sistemi yine hortladı! Politik hayatı AKP'ye hizmet etmekle geçen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, durup dururken "AKP, başkanlık teklifini Meclis'e getirsin, oylayalım" diyerek küllenmiş ateşi körükledi.

Şimdi, iktidar partisi aşka gelmiş durumda...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ "Türkiye'de fiili bir başkanlık durumu yok mu? İstediğiniz kadar yok deyin, var!" diyerek Devlet Bey'i övdü. Başbakan Binali Yıldırım da "Türkiye'de istikrarın kalıcı hale gelmesinin yolu başkanlıktan geçer" diyerek Devlet Bahçeli'ye şükranlarını sundu.

 Peki, ne menem şeydir bu başkanlık? Sihirli bir değnek midir? Başkanlık olunca ülkede bütün işler yoluna mı girecek? Ekonomimiz düzelecek mi? Terör bitecek mi? Kentlerde, kırlarda insanlar artık ölmeyecek mi? Haksızlık ve adaletsizlikler son mu bulacak? Dar gelirliler, yoksullar açlıktan kurtulacak mı? Sahi, ne olacak? Bunların hiçbiri olmayacak! Eski tas eski hamam devam edecek! Sadece "Tek adam... Tek seçici dönemi" başlayacak. Büyük bir ihtimalle bugünleri de arar hale geleceğiz!

Rahmi Turan Sözcü