Doğrusu olmayan konut politikası

Kamu bankaları, konut satışlarını desteklemek için beşyüz bin liraya kadar konut kredilerinden aylık 0.99 (yıllık 11.88) faiz alıyor. Daha yüksek konut kredileri için bu faiz kademeli olarak artıyor. Söz gelimi 1 milyon üstü konut kredilerinin aylık 1.39 (yıllık yüzde 16.68)'e çıkıyor.

Merkez Bankası Ağustos ayı beklenti anketi sonuçlarına göre, 12 ay sonra TÜFE oranı yüzde 12.77 olarak bekleniyor. Bu şartlarda yıllık 11.88 konut kredi faizi, eksi reel faiz demektir. Bu eksi reel faiz kamu bankalarının zarar hanesine yazılacak ve bu zarar da hazine tarafından halkın vergileri ile kapatılacaktır.

Bu şartlarda konut alanlara halk cebinden destek veriyor demektir. Eğer bu konutlar sosyal konut olsaydı fazla sorun olmazdı. Zira sosyal konut toplumda gelir dağılımının düzelmesine ve sosyal huzurun artmasına katkı yapar. Bu da herkes için pozitif etki yapar. Vergilerimizle sosyal konut maliyetine katılmamızın sosyal maliyeti daha düşük kalır veya tersine sosyal fayda doğar.

Ancak kazın ayağı öğle değil… Devlet lüks konut yaparak gelir sağlıyor. Biz lüks konut alana da vergi desteği veriyoruz. Dahası, TOKİ bu lüks konutların imar iznini, plan ve projesini de kendisi yapıyor. Özel sektöre karşı haksız rekabet oluşuyor. Piyasa düzenini bozuyor.

Devlet tekellerini özelleştiren bir idarenin, bir özel mal olan  lüks konut üretmesi çelişkili bir durum değil mi?

Dün sosyal medyada yer alan bir haber vardı: TOKİ' ile en fazla ortaklık yapan Ağaoğlu, değeri 9 milyon liraya ulaşan 5 aracını satışa çıkardı. Bu araçların içinde 2013 model bir Rolls Royce Fantom'un değeri 3 milyon 700 bin lira olarak belirtilmiş.

Türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük gazete patronu, 1980'li yıllarda yıllarca hem kurumlar vergisi hem gelir vergisi şampiyonu oldu. O zaman bu patronun kullandığı araba benimle aynı arabaydı: yerli üretim Renault. Dahası şoförü de yoktu… Arabasını kendi kullanırdı.

Bu alanda ben çok dertliyim… 2007-2011 arasında Meclis Plan-Bütçe komisyonunda ve Genel Kurul'da, konut politikasındaki  bu yanlışı çok dile getirdim…  Devletin ve belediyelerin sosyal konut dışına çıkmaları halinde rekabet şartlarını bozacaklarını, haksız rekabet yaratacaklarını  ve gelir dağılımını bozacaklarını her vesile ile söyledim.

Yanlış konut politikası nedeniyle halen İstanbul'da bir milyondan fazla yeni konut stoku olduğu tahmin ediliyor.

Yine bu sene ilk yedi ayda, geçen seneye göre yeni konut satışlarında düşme yüzde 31.25 oldu. Bu oran  toplam konut satışlardaki gerilemeden daha yüksektir. Başka bir ifade ile satılan konutların çoğu ikinci el konutlardır.

İlk yedi ayda ipotekli konut satışlar da yüzde 58.77 oranında düştü. Nedeni yüksek faiz ve bankaların konut kredilerini kısmalarıdır.

Öte yandan bu sene ilk yedi ayda yabancılara konut satışı yüzde 64 oranında arttı. Ayrıca, yabancıya konut satışlarında Arap ülkelerinin payı yüzde 43.60 oldu. İkinci sırada İran var. Son bir yılda yabancıya konut satışlarının artmasına getirilen vatandaşlık verilmesi  etkili oldu. Zira ''Minimum 250.000 Amerikan Doları tutarında taşınmazı tapu kayıtlarına üç yıl satılmaması şerhi koyulmak şartıyla satın aldığı Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca tespit edilen yabancılar '' Türk vatandaşı olabiliyor.

Yanlış konut politikası, ekonomideki küçülmede de en fazla etkili sektör oldu. İnşaat sektörü borçlarının bankaları zora sokma riski de maalesef sırada bekliyor.

Yazarın Diğer Yazıları