Doğu Akdeniz'de asıl sorun ve çözüm!

Doğu Akdeniz'de "Mavi Vatan"ın korunması konusunda, asıl sorunu, sadece Yunanistan, Güney Kıbrıs, Mısır,     İsrail ve Fransa çıkarmıyor. Asıl sorun, ABD'nin, Kıbrıs açıklarındaki doğalgaza göz koymuş olmasıdır. Nitekim Almanya'nın Sesi'nde çıkan habere göre ABD Dışişleri Bakanlığı üst düzey yetkililerinden Siyasi İşler Müsteşarı David Hale, Rum devletini ziyaretinde "AB üyesi Kıbrıs Cumhuriyeti ile Doğu Akdeniz'deki doğal gaz arama çalışmalarında işbirliğini geliştirmek istediklerini" söyledi.

AB üyesi Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti, ABD'li Exxon Mobil, Katarlı Qatar Petroleum ve geçen ay Chevron tarafından satın alınan Teksas merkezli Noble Energy şirketlerine kendi MEB alanında doğal gaz sondaj ruhsatı vermişti.

***

Amerika'nın Sesi ise bu açıklamaya ve Amerikan şirketlerinin sondaj ruhsatlarına hiç değinmeden Türk muhabiri Arzu Çakır'ın "Fransa Doğu Akdeniz'de Hata Yapıyor'" başlıklı röportajını yayınladı.

Çakır'ın görüştüğü Fransa'nın en önemli düşünce kuruluşlarından Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IRIS) Başkan yardımcısı Didier Billion, "Bana kalırsa Macron, hem 'diyalog' deyip hem de bölgeye savaş gemisi göndererek çelişkinin de ötesinde hata yapıyor. Bu politikalarla Erdoğan'a geri adım attırabileceklerini düşünmüyorum. Sorunu tek başınıza çözemezsiniz. Türkiye, kendi karasularında birtakım tezleri savunuyor ve oradaki enerji kaynaklarının sadece İsrail, Mısır, Yunanistan tarafından elde edilmesini kabul etmiyor. Akdeniz'e kıyısı olan büyük bir ülke Türkiye..." dedi.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ise Türk hükümetine "Doğu Akdeniz'de doğal gaz arama faaliyetlerine derhal son vermesi" çağrısında bulundu!

***

Bu arada, Erol Koçer adlı takipçim, "Bir Türk milliyetçisinden, Yunan milliyetçilerine mektup..." yazdı ve paylaşılmasını istedi. Koçer mektubunda, Yunan milliyetçilerine şöyle diyor:

*"100 yıl önce emperyalistlerin oyununa gelerek yaptığınız düşmanlığın faturasını ağır bir şekilde ödediniz... Tarihimizdeki bu acı tecrübelere rağmen, Atatürk'ün önderliğinde, 1935 yılında kurulan Balkan Antantı'nda, emperyalizme karşı birlikte yer aldık...

*Ulu önder Atatürk, 1934 yılında, ikinci Balkan konferansında yaptığı konuşmada; aynı beşiğin evlatları olduğumuzu belirterek, ortak çıkarlarımız ve dünya barışı için güç birliği yapmamız gerektiğini ve yaşanan acıların unutularak ortak bir gelecek inşa edilmesinin önemini dile getirmişti...

*Atatürk, sadece biz Türklerin değil, emperyalizme başkaldıran bütün ezilmiş ulusların ortak değeri ve önderidir... İşte bu nedenledir ki, BM'de 1978 yılında alınan karar, BM tarihinde oybirliği ile alınan tek karardır. Evet bu karar, Atatürk'ün 100. doğum yıldönümü olan 1981 yılının tüm dünyada Atatürk yılı olarak ilan edilmesi ve kutlanmasına ilişkin karardı... Teklifi BM genel kuruluna sunan ülkelerden birisi de Yunanistan'dı...

*Geçen zaman süresince Türk ve Yunan halkları yine birbirine düşman hale getirildiler... Bu düşmanlık iki tarafın da çıkarına değil, ancak emperyalist ülkelerin çıkarınadır...

*Ortadoğu ve Akdeniz'deki mazlum milletler birbirine düşman edilirken, pastayı kimlerin paylaştığını görmüyor musunuz? Aramızda yaratılan düşmanlıkta, destekçiniz gibi görünen emperyalistlerin, bu destek karşılığında sizden çaldıklarının ve çalacaklarının farkında değil misiniz?

*Türkiye ve Yunanistan'ın düşmanlığı her iki devlet için zarardır ve emperyalistlerin planıdır... Türkiye ve Yunanistan'ın ortak çıkarları vardır...

*Her iki devletin milli menfaatleri, ancak iki devletin dostluğu ile sağlanabilir ve bu dostluğu ancak her iki milletin gerçek milliyetçileri tesis edebilir... Türk ve Yunan milliyetçileri emperyalizme hizmet edenlere aldanmamalıdır..."

Yazarın Diğer Yazıları