Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK

Cahit Armağan DİLEK

Dört tarafımız Türkiye'siz dizayn ediliyor

Türkiye'nin çevresindeki kriz noktalarında gelişmeler görüntüde Türkiye lehineymiş algısı verse de biraz dikkatli bakıldığında Türkiye'nin nihai hedefini bilmediği senaryolara sürüklendiği görülmektedir. Gelin çevremizde şöyle bir tur atalım.

Katar Dışişleri Bakanının Bağdat ziyaretinde Irak, İran, Katar, Türkiye ve Suriye'yi kapsayan 5 ülkeden koalisyon kurulmasını önerdiği bildirildi. Görünürde olumlu bir haber. Ama böyle bir önerinin Katar gibi batılı doğulu tüm devletlerle gizli iş tutan bir devlet üzerinden gelmesi dikkat çekici.

Katar bunu bir başka devletin yönlendirmesiyle mi yapıyor sorusunun cevabını bulmak gerekir. Trump'ın 2017'de S.Arabistan'daki zirvesinde Ortadoğu Stratejik İttifakı kurulması kararı alınmıştı, başına da Suudileri oturtmuşlardı.

Halbuki böyle ittifaklar bölgenin lider ülkesi Türkiye tarafından organize edilmeliydi. Türkiye'nin bu gücünün olduğu ve kamu görevinde olduğumuz dönemlerde bunun strateji dokümanlarına girmesini de sağlamıştık. Devamı gelmedi. Ancak şimdilerde sadece kimin ne yaptığını takip eder, sıklıkla da şikayet eder durumdayız.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, bir körfez ülkesine ait askeri bir gücün Suriye'nin kuzey doğusunda Irak sınırına yakın Deyrezzor'a yerleştiğini bildirdi. Haber henüz teyit edilmedi ancak ABD'nin Suriye'ye Arap gücü konuşlandırma planlarını biliyoruz. ABD Fırat'ın doğusuna Türkiye'den önce Körfez ülkelerini yerleştiriyor olmasın?

Fırat'ın batısında operasyon yapıp kontrol altına aldığımız yerlerin kontrolümüz altında olmadığı haberleri geliyor.

Afrin'de TSK'nın ÖSO ile birlikte Afrin'de hırsızlık, gasp ve çete faaliyetleri yapan Şuheda El Şarkıyye (Doğu Şehitleri) grubuna yaptığı operasyon bir süredir Afrin'de çığırından çıkan işler olduğunu teyit ediyor. Diğer taraftan Zeytin Dalı harekatı sonrası yeniden Afrin'e dönen veya Afrin'de saklanmış YPG'lilerin ÖSO'ya yönelik saldırılarını, yerel halka eziyetlerini de dikkate aldığımızda Afrin'de devam eden çatışmalar başka sıkıntıların habercisi gibi.

Fırat'ın doğusunda PYD'nin Arap aşiretlerle görüşerek Türkiye'nin operasyonlarına karşı yanlarında yer almaya çağırdığı haberleri var. PYD'nin görüşmelerde Türk sınır hattında SDG Arap gruplara Türk sınırında devriye yapmasını hatta sınır güvenliğini Esad yönetimine devredilmesini önerdiği söyleniyor.

PYD'nin bu görüşmeleri ABD'den habersiz yapması mümkün değil. Bu durum Türkiye'nin El Bab'tan sonra Menbic'e yönelmesi üzerine batı ve güney sınır hattına Rus ve Suriye askerlerinin konuşlanmasıyla TSK'nın operasyonunun engellenmesine benzer bir süreci hatırlatıyor.

Yani biz ABD ile Rusya'ya mavi boncuklar dağıtırken onlar arkada bizim Fırat doğusuna operasyon  söylemlerinin de boşa çıkarak başka işler pişiriyor olabilir,.

Suriye liderliğinin ılımlı ve terörist grupların İdlib mutabakatını ihlalini sürekli hale getirmeleri üzerine İdlib'e operasyon kararı aldığı ve gün saydığı yönünde haberler sıklaştı. İran'ın da bu kararı desteklediği, Rusya'nın da operasyonu daha fazla geciktiremeyeceği duyumları geliyor.

Nitekim Rusya Türkiye'nin çok çalıştığını ancak yükümlülüklerini yerine getirmediğini  açıkladı. Savunma Bakanı Şoygu Suriye'deki mevcut durum için iki ülkenin hızlı aksiyon alması gerektiğini söyledi. Yani Rusya'nın sabrı tükenmek üzere.

Ancak Astana garantörlerinin 28-29 Kasım'daki 11. toplantısının bekleneceği ifade ediliyor. İdlib'de de zaman daralıyor.

Kaşıkçı cinayeti nedeniyle yerli yabancı tüm medyanın hedefe oturttuğu Suudi veliaht prens Selman 30 Kasım'da Arjantin'de yapılacak G20 zirvesine katılacakmış. ABD'nin Kaşıkçı raporunu açıklamadan sızdırılan bu bilgi CIA'nın raporu hakkında da .ipucu veriyor. Ve önceki gün Suudi Kral, Prens Selman'ın insan kaynağı geliştirme ve yeni nesli hazırlamaya odaklandığını söyledi. Yani kimse heveslenmesin oğlum kral olacak diyor.

Veliaht prensi G20'de aile fotoğrafında liderlerle el sıkışıp aklanırken göreceğiz galiba. Öyle olursa bu cinayetin esas faturası Türkiye'ye kesilecek gibi.

Batımızda Avrupa Ordusu tartışmaları var. Bu ordunun temeli olacak PESCO anlaşması çerçevesinde AB bir dizi kritik karar aldı. Rum-Yunan ikilisi birçok kritik projede rol almasının yanında sadece ikisinin birliğin ortak istihbarat okulu ile Müşterek Özel Kuvvetler Gücü komutasını projesini üstlenmesi arkalarına aldıkları gücü göstermesi açısından dikkat çekicidir.

Bizimkiler Türkiye'ye rağmen kuş uçmaz, yaprak kıpırdamaz deseler de bölge Türkiye'siz dizayn ediliyor. Türkiye değerli yalnızlığıyla başbaşa bırakılıyor.

Yazarın Diğer Yazıları