Döviz kuru, bankacılık sektörünü vurdu

Döviz kuru, bankacılık sektörünü vurdu
Türk Lirası’nın dolar karşısında yaşadığı hızlı değer kaybı bankacılık sektörünü derinden etkiledi. Özel sektör, son dönemde bankalara olan döviz borçlarını yeniden yapılandırmak için harekete geçti.

Türk Lirası'ndaki hızlı değer kaybının durulmasının ardından kur şokunun yarattığı hasarın boyutları ortaya çıkmaya başladı. Döviz cinsinden borcu olan özel sektör şirketleri, kur şokundan en çok etkilenen aktörler olarak öne çıkıyor. Bankacılık sektörü ise dış finansman ihtiyacı ve özel sektörün verdiği kredileri ödeyememe riski ile karşı karşıya.

Türkiye cumhuriyet merkez Bankası'nın açıkladığı temmuz ayı verilerine göre, Türkiye'nin bir yıl içinde döndürmesi gereken kısa vadeli dış borç stoku 181,3 milyar dolar. Bu borcun 28,9 milyar doları kamu bankalarına, 74,1 milyar doları özel bankalara, 66 milyar doları ise özel sektöre ait. Bu da bankaların önümüzdeki yıl içinde yaklaşık 102 milyar dolar dış borcunu finanse etmesi gerektiğini gösteriyor.

BANKA BİLANÇOLARINA YANSIYABİLİR

BBC Türkçe’nin haberine göre, özel sektör bacağında ise banka dışı firmaların net döviz açık pozisyonu Mayıs ayında 217,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu da özel sektörün borcunu ödemekte sıkıntı yaşayabileceğini göstermekte. Bankacılık sektörü de bu durumdan doğrudan etkileniyor.

Son dönemde şirketler ve bankalar arasında borçların yeniden yapılandırılmasına ilişkin çok sayıda anlaşma yapılmasından bunu anlayabiliyoruz. Bu sebeple bankaların tahsil etmekte zorlandığı borçlardan ötürü banka bilançolarında yaşanacak bozulmalara ilişkin önlem alınması gerektiği sıkça dile getiriliyor.

FİTCH 20 BANKANIN NOTUNU DÜŞÜRDÜ

Bankacılık sektörünü bekleyen riskler konusunda uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından son zamanlarda çok sayıda uyarı geliyor. Son olarak Fitch, 20 Türk bankasının notunu düşürdüğünü açıkladı. Temmuz ayında da 24 Türk Bankası'nın notunu düşürmüştü.

Zorlaşan finansman koşulları ve zayıflayan ekonominin, varlık kalitesi, sermaye kullanımı, likidite ve fonlama açısından bankacılık sektörüne çıkarması beklenen zorluklar, kararın arkasında yatan etmenlerdi.

Moody's'ten benzer bir hamle Ağustos ayında gelmiş, kurum 18 bankanın notunu düşürmüştü. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu, bu kararına gerekçe olarak Türk bankalarının yabancı para cinsinden fonlamaya ihtiyaç duyduğunu, ancak yatırımcı algısında yaşanan kötülemenin bankaların fonlamaya ulaşmasında yaratacağı olumsuz etkiyi gösterdi.

SORUNLU KREDİLER ARTTI

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) açıkladığı son verilerde sorunlu kredilerde hızlı bir artış yaşandığı görülüyor.

BDDK'nın Ağustos verilerine göre sorunlu kredilerin oranı yüzde 2,85 düzeyinde. Bu veri aslında diğer birçok ülkeye kıyasla iyi bir orana işaret ediyor.

Dünya Bankası verilerine göre dünya ve Avrupa Birliği'nde bu oran ortalama olarak yüzde 3,7. Ancak Mayıs ile kıyaslandığında Ağustos ayında sorunlu kredilerin yüzde 18 artarak 79,4 milyar Türk Lirası'na çıktığını görmek mümkün. Ağustos ayı özellikle Türk Lirası'nın Amerikan Doları'na karşı en hızlı değer kaybını yaşadığı dönem olmuştu.

'KÖTÜ BANKA' KURULUR MU?

TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği) başkanı Erol Bilecik de en son olarak Hürriyet gazetesine verdiği röportajda Türkiye ekonomisi önündeki en büyük riskin banka bilançoları olduğunu söyledi.

Bilecik, "Sistemdeki sağlıksız, artık ödenemez hale gelmiş kredilerin temizlenmesi gerekiyor" diyerek şu uyarıda bulundu:

"Yoksa sağlıklı iş yapan, risklerini iyi yöneten şirketlerimiz de finansmana erişim sorunu yaşayacaklar."

BANKALARIN KREDİ VE MEVDUAT ORANI

Ekonomist Evren Bolgün ise bankacılık sektörü için en büyük riskin, kredi riski olduğunu söylüyor.

BDDK'nın Ağustos ayı verilerine göre, bankaların TL cinsinden verdiği kredi miktarı 1,5 trilyon TL.

TL mevduatı ise yaklaşık olarak 1 trilyon TL.

Bolgün, bankaların verdiği kredilerin elindeki mevduata oranının yüzde 150 olmasını, sektörün şartlarını zorladığının bir göstergesi olarak yorumluyor:

" Bankacılık sektörünün TL üzerinden topladığı kaynağa karşılık olarak verdiği kredinin oranı, şartların TL tarafında olabildiğince zorlandığını gösteriyor. Yeni kredi verebilmesi için kaynağın enflasyonun üzerinde büyüyor olması lazım. Döviz kredileri ve döviz mevduatları ise birebir eşleşmiş vaziyette."

Bolgün, sorunlu krediler tarafındaki tablonun ekonomide bir daralma yaşanması takdirinde daha da bozulacağını belirtiyor.

O yüzden Bolgün'e göre sorunlu varlıkların bilançolardan ayrılması işleminin uygulanması gerekli:

"Bunun için ilk aşamada Avrupa bankacılık sisteminde yapıldığı gibi bankalara yapılan stres testlerinin kamuoyuna açıklanması gerekir. Kur ve faiz etkisi ile reel sektöre verilen kredilerin banka bilançolarına ne kadar yansıdığı Ekim ayının içerisinde açıklanmalı."