Düğünümüz var dostlar

Hatay ve Adana'da sıcaklık nem eşliğinde hissediliyor. Tatilciler sezonu açmışlar. Denize girenler, güneşlenenler çoğunlukta.

Hatay, Adana, İçel, Isparta, Burdur, Kahramanmaraş'a komşu iller olarak yaklaşık bir-üç saat arasında mesafesi olunca farklı şehirlerden gelen araç plakaları gözüme çarpıyor.

Araçla seyir halindeyken, bu bölgenin büyük kısmı yüksek platolar ve Toros Dağlarıyla kaplı oluşunu, engebeli ve dağlık oluşunu birebir görüyoruz.

Muhteşem doğanın güzelliğini fotoğraflamak için uygun bir şeritte duruyoruz. Doğanın yeşil mavi rengini, yel değirmenlerinin dönüşünü keyifle bir süre izledikten sonra aracımıza yöneliyoruz. Dağların kıyıya paralel olarak uzanması, özellikle dalga aşınmasından dolayı da falezlerin çokluğuna neden oluşları dikkatimizi çekiyor. Buralarda dönemsel kaymalar fazlasıyla yaşanıyormuş. Aman dikkat.

Köylerden geçerek her şehrin tarihi, kültürel ve yaşanmışlıklarıyla birbirinden özel olduklarını hissederek bulunduğumuz şehir halkıyla sıcak sohbet arasında yine siyaset gündeme geliyor.

Vatandaş en sevindikleri durumun erken seçim olduğunu söylüyor.

Neden?.. Niye? diye soruyorum..

-Çünkü çok sıkıldık. Kafamız şişti. Herkes bir vaatte bulunuyor, sonrada unutuluyor... 

-Herkes kim kimin adamı diye öcü gibi birbirine bakıyor. Küslük oluyor...

Tabii bu konuşmalar yapılırken herkes kendi tuttuğu parti liderinin kazanacağının da vurgusunu da basa basa söylüyor. Hadi hayırlısı diyelim.

 ****

Ertesi gün Hatay'da Ali Amcanın ve Sultan Teyzenin torunları için hazırlık yaptıkları üç gün üç gece dillere destan düğün var.

Düğün gerçekten çok güzel ve de görülmeye değer.

Hatay Dörtyol İlçesi Antalyalı gelini karşılamak için hummalı bir ekip çalışmasına, birlik, beraberlik, akraba, aile bağlarının güçlülüğüne örnek oluyor.

Baba ocağında davul, zurnalar gümbür gümbür mahalleyi inletiyor.

Gururla; bu evde şanlıyız, mutluyuz, düğünümüz var anlamında kocaman Türk bayrağımız evin dış cephesini neredeyse kapatacak şekilde asılmış.

Sonrasında Dörtyol'a özgü adet, güç kuvvet adına ağaca koca bir soğan asılıyor. İlçenin bütün gençleri soğanı vurmaya yarışıyor. Kim soğanı vurup düşürürse damat o kişiye gömlek hediye ediyor.

Ve sonrasında davul, zurna eşliğinde halaylar çekiliyor. İkramlar verilerek düğün başlıyor.

Damat sahneden inmiyor. Ter su içinde oynayıp duruyor. Gelin hanım arada bir eşlik ediyor. Mahallenin bütün genci, yaşlısı orada hem oynuyor, hem de etraftakiler birbirlerini süzüyor.

Yöresel oyunlar oynanırken, yüzlerce misafire çeşit çeşit özel yemekler köy bahçesinde kazanlarla yapılarak servis ediliyor. 

''Helal olsun. Bu düğünü İstanbul'da herkes yapamaz çok masraf ve zahmetli. Bu kadar kalabalığı nerede toplayıp misafir edeceğiz mümkün değil. Ancak jet sosyete yapabiliyor" dediğimde..

Köyün teyzeleri, ''Bu düğün bizim şanımız, en fakiri bile ne eder yapar bu düğünü hakkıyla yapar. Yoksa herkes tarafında ayıplanır. Mutlaka böyle hepimiz yaparız".

Hep bir ağızdan ''Biz köy düğünü diyoruz. Demek sosyete düğünü yapıyormuşuz' haberimiz yok..."

Gülüşmeler devam ederken, içlerinden bir teyze ismimi bilemediği için "İstanbul kızı doğru söylüyor. Orada gençler nerde böyle düğün çıkaracaklar. Basıyor nikahı haydi tatile. Uğraşmıyorlar. Ya da çok az kişi davet ediyorlar. Bizim gibi binlerce kişi nerde zor. Bizim yakın aynısını yaptı. Bastı nikahı haydi balayına" diye Hatay-İstanbul düğünlerini kıyaslıyor.

Bir yandan kulağıma her düğünde olduğu gibi dedikodular da gelmiyor değil.

Şu niye böyle davranıyor, bu niye şuraya oturdu. O bunu mu taktı.. Biz onun kızına, oğluna böyle mi taktık.., Acaba ne kadar para, takı takıldı. Takılar bayağı çok baksana kızın mı olacak yoksa takılar borca mı gidecek.. Şunun suratı niye asık. Az önce tartıştılar. Baksana çok kötü giyinmiş.. Sus sesini çıkarma kavga çıkmasın... gibi daha neler neler...

Güler misiniz ağlar mısınız?..

Her şeye rağmen en güzel tarafı ise iki seven çiftin hiçbir şeyden habersiz mutlu ve mesut olması, düğünün ev sahipliğini yapması.

Hayırlı olsun. 

İyi pazarlar.

Yazarın Diğer Yazıları