Dünya dış borç yapılandırmasına gitmek zorundadır

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), Nisan sonunda gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ) dış borçlarını konu alan bir rapor yayınladı. Raporda, pandemi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerin dış borç ödeme sorunu yaşayabileceğine dikkat çekildi. Zira rapora göre, GOÜ'lerin iç-dış toplam  borçlarının bu güne kadar görülen en yüksek düzeye, GSMH'lerinin yüzde 191'ine ulaştığı belirtildi.  

Bu soruna pandemi yanında neden olarak gelişmekte olan ülkelerde siyasi iktidarların yanlış yönetimleri, küresel düzeyde finans sistemindeki aksaklıklar gösterildi.

Türkiye bu anlamda bir dış borç sorunu yaşar mı?

Türkiye'nin dış borçları için risk oluşturan üç faktör mevcuttur.

1. Demokrasi ve hukuki altyapısında ortaya çıkan tartışmalar, yabancı sermayenin çıkmasına neden oldu. Türkiye'nin döviz ihtiyacı arttı.

2. Merkez Bankası rezervleri eriyor.

3. Türkiyenin dış borçlarında risk pirimi çok yüksektir.  

Hafta içi Merkez Bankası uluslararası rezervleri 90,9 milyar dolar olarak açıklandı. Merkez Bankası'nın uluslararası rezervleri döviz, altın ve IMF nezdindeki özel çekme haklarından oluşuyor.

Bunun yanında Merkez Bankası'nın vadesi bir yıldan daha az olan döviz kredileri ana para ve faizleri  ile para swapları açık pozisyonları toplamı 77,7 milyar dolardır. Banka bu borçları çevirebilir. Zira faiz ödüyor. Yine bankaların Merkez Bankası'nda mevduat karşılığı olarak tuttukları şarta bağlı kısa dönemli döviz yükümlülükleri de 27,6 milyar dolardır. Karşılıklarda bir değişme kararı olmazsa bunlar da devam edecektir. (aşağıdaki tablo)

Merkez Bankası, kamu kesiminin dış borçlarını ödemek, aşırı kur dalgalanmalarına müdahale etmek ve kur istikrarını sağlamak, dış şokları yumuşatacak spekülatif atakları önlemek, para politikasını desteklemek için döviz ve altın rezervi tutuyor. Bu rezervler ekonomik istikrar için de çıpa işlevi görüyor.

Genel olarak bir ülkenin resmi rezervlerinin yeterli olup olmadığı, ülkelere göre iç ve dış ekonomik konjonktüre göre değişmekle birlikte bu konuda oluşturulmuş uluslararası standartlar da vardır.

Türkiye açısından rezerv yeterlilik oranı olarak iki kriter önemlidir…

·   Birisi, brüt döviz rezervlerinin 3 aylık ithalatı karşılaması gerekir.

·   İkincisi ise bu rezervlerin kısa vadeli dış borç stokundan daha yüksek olması gerekir.

Türkiye'nin Nisan sonunda kısa vadeli dış borç stoku 115,8 milyar dolardır. Merkez Bankası rezervleri ile arada 25 milyar dolar fark var. Kısa dönemde sürdürülebilir, orta ve uzun dönemde rezervlerin artırılması gerekir. Ya da kısa vadeli borçların azaltılması gerekir.

Türkiye'nin uluslararası piyasalarda beş yıllık tahvillerinin risk primi (CDS) 487,17 baz puandır. Diğer gelişmekte olan ülkelere göre çok yüksektir. Bu demektir ki Türkiye, hem daha yüksek faizle ve hem de zorlanarak dış borçlarını çeviriyor. Bu durum da uzun dönemde sürdürülemez.

Pandemi nedeni ile her ülke, içerde borç ödeme konusunda önlemler aldı. Aynı şekilde elde olmayan nedenlerle gelişmekte olan ülkelerin zora düşmesine karşı da Dünya önlem almak zorundadır.

UNCTAD raporunda, GOÜ'lerin dış borçları için çözüm önerileri de var;

·   Dış borç ödemeleri geçici olarak dondurulmalıdır. Bu arada GOÜ'ler toparlanma imkanı bulacaklardır. Bu karar tüm alacaklıları kapsayacak bu süre zarfında borç takibi yapılmayacaktır. 

·   Kısa vadeli dış borçlarda yeniden yapılandırma ve borç indirimleri yapılmalıdır. Borç vadeleri ödemenin sürdürülebilmesi için yeni bir takvime bağlanmalıdır.

·   GOÜ'lerin borçlarının yeniden düzenlenmesini koordine edecek Uluslararası Gelişmekte Olan Ülkeler  Borç Kurumu (International Developing Country Debt Authority) kurulmalıdır.

Sonuç olarak; Gelişmiş ülkeler ve  alacaklı olanlar alacaklarını teminata bağlamak istiyorlarsa,  UNCTAD'ın gelişmekte olan ülkelerin borçlarında yapılandırma önerisini desteklemeleri gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları