Ebu Hanife'nin kemiklerini sızlattınız!

Ebu Hanife'nin kemiklerini sızlattınız!

Ebû Hanîfe Nu''mân bin Sâbit bin Zûtâ bin Mâh kim?  İsmin baştaki "Ebu Hanife"den anlamışsınızdır. Hanefî mezhebinin kurucusu. Hicretten 80 yıl sonra (Milâdî 699) Kûfe''de doğdu.

(Hz. Ali''nin, Necef''in hemen yanında Kûfe''de şehit edildiğini hatırlatayım.)

Fars veya Türk asıllı olduğuna dair de rivayetler var. "Türk" iddiası ağır basar. Kumaş tüccarıydı. Maddî sıkıntısı yoktu. Kûfe''de yaşaması onun şansıydı.

Kûfe ve yakınındaki Basra birer kültür merkeziydi. Ebu Hanife, küçük yaşlarda ilim halkalarına katıldı. İlmî tartışmalara girdi. Ömrünün 52 yılı Emevîler, 18 yılı Abbasîler döneminde geçti. Emevîler ve Abbasîler birbirlerine zıt kutup. İki yönetimde de hapse atıldı, işkence gördü.

Ebu Hanife''nin Ehl-i Beyt''e muhabbeti vardı. Hâliyle Emevîlere mesafeliydi. Birçok âlim, Emevî iktidarını tenkit ediyordu. Son Emevî halifesi II. Mervan, yönetimi tenkit eden âlimlere memuriyet teklif etti. Ebu Hanife''yi Kûfe kadısı ve beytülmal emini yapmak istedi. Bütün ısrarlara ve baskıya rağmen kabul etmeyince hapse attırdı, işkenceye uğrattı.

Ebu Hanife, Abbasîler döneminde de haksızlıklara karşı sesini yükseltti. Hatta, Emevîler zamanındaki gibi, Abbasî yönetimine isyan edenlere destek verdi. Abbasî halifesi Mansur, Ebu Hanife''yi susturmak için Bağdat''a kadı yapmak istedi: ancak, o kabul etmedi. (Bir rivayete göre kabul etmiş ama kısa sürede ayrılmış.) Halife fena sinirlendi. Onu Bağdat''ta hapse attırdı, işkence ettirdi.

Ebu Hanife, hapisten çıktıktan kısa süre sonra Hicrî 150''de (M. 767) Bağdat''ta hayatını yitirdi.

İlmî görüşlerine, içtihatlarına, adıyla anılan mezhebin oluşmasına girmeyeceğim.

Türkiye''de şimdi faiz tartışılıyor. Fetvalar veriliyor. "Nass"tan bahsediliyor.

"Şeriat" tamamen faizle sınırlandırılmış. Faiz kaldırılırsa "şer''î" yönetim gelmiş olacak!

Başını örtüp kıçını açma gibi bir şey! Çok ağır teşbih ama tam da öyle!

20 Aralık''ta, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, yeni alınan kararlar açıklandığında Türk parasının dolara endekslendiğini öğrendik. Öyle olunca faiz birden düştü, yüzde 10''a kadar geriledi. Şu anda yüzde 12''lerde seyrediyor.

Dendi ki; bankada doları olanlar, Türk parasına çevirsinler, vadesi geldiğinde, dolar karşılığı faiz farkını biz hazineden ödeyelim.

Faiz ortadan kalkmıyor. Yine bir "faiz"den bahsediliyor.

Türkiye''de fıkıh meselesinde söz sahibi ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Abdulkadir Şener Hocamıza faiz meselesini sormuş ve cevabını yayınlamıştım. Hocamızın fıkıh sahasında telif ve tercüme birçok kitabı bulunmaktadır.

Cevabını şöyle bağlıyor: "Türkiye Cumhuriyeti''nin ekonomik düzeni eski hukukumuza göre değil, yürürlükte olan yasa ve mevzuata dayalı olduğu için faiz konusunu bu çerçevede ele almak gerekir diye düşünüyorum." (Bkz.: "Faizin nassı nassın faizi!", Yeniçağ, 23 Aralık 2021)

20 Aralık''ta faiz kaldırılmayıp yeni düzenlemeyle işlemesine devam edilince, Saray''a fetva da zarurî oldu.

Prof. Dr. Hayrettin Karaman''ın adı "Saray fetvacısı"na çıktığı için, asıl o fetva vermekle beraber başka isimlerden de fetva alma ihtiyacı duydular.

Saray''a hulus çakan fetvacılar "Faiz"in adını "hibe" yaptılar.

Hepsine sorsanız, Ebu Hanife Numan bin Sabit deyince rahmetle anarlar.

Ebu Hanife, hiçbir "kral"a bey''at etmemiştir!

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları