Ekonomi spekülatif çıkmaza girdi

Türkiye İstatistik Kurumu, her ay Yİ-ÜFE'ye ve TÜFE'ye göre finansal yatırım araçlarının reel ve nominal getiri oranlarını açıklıyor. Ekim ayı olarak aşağıdaki tabloda yer alan yıllık reel getiri oranlarına bakarsak
2018 ile 2019 arasında 180 derece gibi çok yüksek oranda bir fark olduğunu görürüz.
* Geçen yıl eylül ayında yıllık yüzde 11.23 oranında kayıp getiren mevduat faizi bu sene tersine yüzde 13.63 oranında reel getiri sağladı.
* Geçen sene yıllık yüzde 24 oranında reel getiri sağlayan Euro ise bu yıl yüzde eksi 12,19 oranında reel kayıp getirdi. 
* En yüksek fark, devlet iç borçlanma senetlerinde oldu. Geçen sene yüzde 27.34 reel kayıp getiren DİBS'; bu sene aynı ayda yüzde 27.46 oranında reel getiri sağladı. Arada 55 yüzdelik puan fark var. 
Finansal yatırım araçlarının yıllık nominal ve tüfe'ye göre reel getiri oranları 

Kur şoku ve enflasyon, nedeni ne olursa olsun sonuç piyasada kırılganlığın ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. İster istemez spekülatif piyasa yapısı oluşuyor. 
Bu nedenledir ki, Türkiye'nin 5 yıllık tahvillerinde dış borç risk pirimi 320 baz puan  dolayındadır. Adı Arjantin ile kriz ikizleri diye geçiyor. Başka ülkeler, dış borçlanmada Euro'yu en fazla yüzde 1 ve doları en fazla yüzde 3 faizle alırken, bizim yüzde 6, yüzde 7 ile ancak dış borç bulmamız bu kırılganlığın bir sonucudur.
En büyük sorun yatırımlardır… Spekülasyon belirsizliği etkiliyor ve yatırımları önlüyor. Sıcak para ve spekülatif sermayenin girdiği ekonomilere ciddi yabancı yatırım sermayesi girmiyor.
Kırılganlık yanında yatırımlar için altyapı oluşturan hukukun üstünlüğü, demokratik özgürlükler tartışılıyor. Sonuçta 2019 üçüncü çeyrekte GSYH küçülme durdu… Yatırımlarda daralma beş çeyrektir devam ediyor.
Doğrudan yabancı yatırım sermaye girişinde de azalma var. 
Kırılganlığı artıran ve spekülatif piyasa yaratan faktörlerin başında, Finansal ve Ticari Liberalizasyon gelir. Türkiye çok hızlı dışa açıldı. Özellikle, 2012 yılına kadar giren sıcak para kur baskısı yarattı. Üretim ithalata bağımlı kaldı. Cari açık ve dış borç arttı. Dahası sıcak para doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişini de engelledi. 
Dalgalı kur, kur şokları yarattı.
Yapmamız gereken, yabancı sermaye girişini dolaylı yoldan kontrol etmektir. Ayrıca, tek başına Çin'e yılda 20 milyar dolar dış ticaret açığı veriyoruz. Teknoloji ithalatı dışında, bazı mallara kotalar getirmeliyiz. 
Hukuki, demokratik, siyasi ve jeopolitik risklerin artması da kırılganlığı artırdı. 
Bunların çözümü marjinal önlemlerle veya algı yaratarak olmuyor. Ciddi ve inandırıcı reformlar yapmak zorundayız. 

 

Yazarın Diğer Yazıları