Emekli de kliplik...

Avrupalı kulüplerin uyguladığı "yeni sezon klibi" bize kadar geldi. Bunların yayılışını Konyaspor'un forma tanıtımıyla fark ettim. Son olarak Galatasaray'ınkini izledim. Bunlar konulu. Özellikle Konya'nınki ve ona benzeyenler hayli masraflı.

Bunları gördükten sonra aklıma emeklilerle asgari ücretliler geldi. Sonra da Yüksek İstişare Konseyi'ne atanan Bülent Arınç'ı hatırladım. Parlamenterlikten emekli olarak, zaten şişkin bir cüzdana sahipti. Buna paraşütle atandığı yeni görevinden gelen 18 bin lirayı da ekledi.

Bunları yazarken beni de "edepsizler sınıfı"na dâhil etme riskini kabulleniyorum. Çünkü bir SGK mağduruyum. Yani kimine göre yüzde 40, bazılarına göre de yüzde 56 denilen enflasyondan yüzde 5 zamma kavuştum.

Hayatta en önemli gıdam olan peynirin bile en ucuzunu almak zorunda bırakıldım.

Beni boş verin. Beslediğim kanatlılara serptiğim bulguru dahi yarı yarıya azaltmak mecburiyetinde kaldım. Kedi ve köpekler de aynı kemer sıkmaya girdiler.

Diğer sorun

Emekli yaşlı insandır. Sağlık problemleri daha fazla öne çıkmış demektir. Sosyal güvencemiz var, sözüm ona. Bu alanda da öyle değişim başlatıldı ki sanki emeklinin ölmesi isteniyor. Ekmeği zor alır hâle getirilen bu insanlardan kesilen muayene ve ilaç paralarını görün. Kazara bir özel sağlık kuruluşundan içeri girseler, normalin 5 veya 6 katına çıkıyor.

Siz kalkıp Türkiye'nin önemli özel sağlık grubunun patronunu Bakan yapıyorsunuz. Demek ki bu kurgunun içinde siz de varsınız.

Neler yapmıştık?

Haberler müdürlüğü dönemimde Savaş Ay'a görev vermiştim: "Emekliyle bir gün yaşa." O da müthiş bir gazetecilik örneği verdi. İşte bugün benim istediğim "emeklinin klibi" merhumunkine benzer bir şey olmalı.

Asgari ücretlilerle ilgili de bir gözlemimi aktarmak istiyorum. Önceki gün çok şubeli marketlerden birindeydim. 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu babasının pantolonuna yapışmış bağırıyordu; "Ne olur kiraz alalım." Bu yalvarma epey sürdü. Herkesin içi parçalanırken önümdeki adam bana döndü ve; "Nasıl alayım. Daha kiramı ödeyemedim." dedi!

Alın size bir klip malzemesi daha. Peki bunları kim çekecek?

Buna cesaret edene yapıştırılacak yafta mutlaka "FETÖ'cü" olacaktır. Tıpkı, parti kurma hazırlığında olan Ali Babacan'a olduğu gibi. Öyle bir hâle geldik ki, Fethullah bile muz hâline geldi. Ne niyetine yersen, o oluyor!

***

Benim notum

Geçenlerde bir meslek büyüğüm şöyle demişti "Mustafa Kartoğlu, her gece bir ekranda. Ne zaman gazetesini yönetiyor?" Cevap vermemiştim. Kartoğlu'nu bu kez Gece Görüşü'nde görünce şaşırmadım.

Yakın zamanda Ankara temsilciliğinden genel yayın müdürlüğüne terfi ettirilen bu gazetecinin önemli özelliği sıkı iktidar sözcüsü olması.

İstanbul'daki son hezimetten sonra bozuk sinirlerini saklayamıyor. Ak Parti'den çıkan muhalif seslere bile tahammülü yok.

Kartoğlu'nun onca laf arasından tek haber yanı olan "Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı rejiminin birinci yılı için anket yaptırdığı" idi.

Doğrulama

Abdülkadir Selvi de bu konuda Başkan Vekili Fuat Oktay'ın da bir çalışma sürdürdüğünü ifade etti. Ardından devamla; "Parti başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığının ayrılması gibi düşünce yok. Sadece yardımcıların sayısı artabilir. Bu konuda Binali Yıldırım'ın adı geçmekte."

Bu itiraftan da anladığımız gibi, yapılanlar kamuoyunun gazını almaktan öteye gitmiyor.

Gelelim Şahin'e

En çok hoşuma giden Prof. Dr. Mehmet Şahin. O konuştukça pür dikkat kesiliyorum. Biraz Erdoğan'dan biraz Bahçeli'den alıntılar yapmayı sürdürüyor.

Bu hafta en tuhafıma giden konuşması; "Gariban vatandaşın Meclis'e sokulmaması"nı savunmasıydı. O konuştuktan sonra bombayı Gürkan Hacır patlattı; "Hocam bu hafta da Burhan Ayeri'den geçer not alamayacaksın!"

Benzeştiği

Mehmet Hocayı bir yerde CNNTÜK'ün Para Dedektifi Cem Seymen'e benzetiyorum. Her ikisi de aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorlar. Bereket profesörümüz ekonomist gibi sadece gençlere nutuk atmıyor.

Merak ediyorum, bakalım bu haber kanalının hangi yöneticisi çıkıp Seymen'e "Şu plağı artık değiştir" uyarısında bulunacak.

***

Seçmece

Kimi kanalların çalışkanları var. Örneğin NTV'de Yağız Şenkal.

CNNTÜRK'te Fulya Öztürk ve İsmail Umut Arabacı. Bu delikanlı iyi bir savaş muhabiri hâline geldi. Sadece o konuşurken kendimi Küçük Emrah filmlerinden birini izliyor gibi zannediyorum.

...

GÜNÜN SÖZÜ

Kör olan biziz. Talih değil. Thomas Browne

 

Yazarın Diğer Yazıları