Emekli Orgeneral Edip Başer'den AKP'ye uyarı

Emekli Orgeneral Edip Başer'den AKP'ye uyarı
Terörle mücadeleyi sadece silahlı eylem cephesinde değil politik, ekonomik, sosyo-kültürel, diplomatik, psikolojik ve istihbarat alanlarında da güvenlik güçlerinin çalışmalarıyla ve birbiriyle tam eşgüdüm içinde, kararlılıkla devam ettireceksiniz ki mücadele tam olsun.

Teröristle masaya oturursanız, taleplerin nerede biteceğini kestiremez, taviz vermeye zorlanırsınız. Vereceğiniz taviz üniter yapıdan, vatan toprağının bütünlüğüne kadar milli değerlerinizin tümünü içine alabilir. Ulusal onurunuz da bu değerlerin içindedir.

Eski 2. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Edip Başer 2014 yılı içinde özellikle terörle mücadele ve sözde çözüm süreci konusunda gelinen noktayı Yeniçağ’a değerlendirdi. Başer, terörle mücadeleye ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Terörle müzakere ederseniz, vereceğiniz tavizler ülkenin üniter yapısından vatan topraklarının bütünlüğüne kadar ulusal değerlerinizin bütün alanlarını içine alabilir. Ulusal onuruz da bu değerlerin içindedir” dedi. Başer, sorularımızı yanıtladı.

Türkiye’nin en yakıcı sorunu PKK terörü, hükümetin çözüm süreci adı altında İmralı ve Kandil ile pazarlık masasına oturmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Başlangıcından bu yana böyle bir yönteme karşı olduğumu açıklaya geldim. Terörle müzakere değil, sadece mücadele edileceği inancındayım. Ancak mücadeleyi, devletin tüm olanaklarını seferber ederek sadece silahlı eylem cephesinde değil politik, ekonomik, sosyo-kültürel, diplomatik, psikolojik ve istihbarat alanlarında da güvenlik güçlerinin çalışmalarıyla ve birbiriyle tam eşgüdüm içinde, kararlılıkla devam ettireceksiniz. Mücadeleden vaz geçip devlet olarak terörle müzakere masasına oturursanız ve hele de bunu terör örgütünün elinde silahıyla tüm eylem yeteneğini koruduğu koşullarda yaparsanız, terör örgütünün taleplerinin nerede biteceğini kestiremez, taviz üzerine taviz vermeye zorlanırsınız. Vereceğiniz tavizler ülkenin üniter yapısından, vatan topraklarının bütünlüğüne kadar ulusal değerlerinizin bütün alanlarını içine alabilir. Ulusal onurunuz da bu değerlerin içindedir.
 

Süreçte oluşturulan devlet heyetinde MİT ve Kamu Güvenliği Teşkilatı Müsteşarlığı görevlileri yer alırken TSK mensuplarına yer verilmemesi için ne düşünüyorsunuz?
Emin değilim. Ancak sanırım askerler böyle bir girişimde yer almayı, ettikleri yeminle bağdaşır bulmamışlardır.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel  iki kez süreçten haberdar edilmedikleriyle ilgili açıklama ve serzenişte bulundu. Özel Paşa’yı böyle bir açıklama yapmaya iten nedenler nelerdir?
Bu konuda da kesin bilgi sahibi olmam imkânsız. Sanıyorum Sayın Genelkurmay Başkanı, kamu oyuna gerçekleri aktarmak suretiyle Silahlı Kuvvetler’in terör örgütüyle pazarlık süreci içinde yer aldığı şeklinde oluşabilecek yanlış algılamaları önlemek istemiş olabilir. Bu şekilde bir algılama, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şehitlerine vefasızlığı, onların aziz anısına saygısızlığı olarak tanımlanacaktır.

Süreçte kazanan taraf kim oldu?
Şu anda görülebilen kadarıyla kaybeden kesinlikle Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk ulusu (kendisini terörle aynı yerde konumlandıran bir bölümü dışındaki Kürt vatandaşlarımız dahil) olacaktır.
Örgüt açık açık özerklik ve genel af isteğini dillendiriyor. Bunun gerçekleşmesi mümkün mü?
Örgütün İmralı’daki terör elebaşının serbest bırakılması gibi taleplerinden geri adım atmasını beklemek mümkün görünmüyor.
2015 yılında Öcalan’ın cezaevinden salıverilmesi mümkün mü?
Kandil’deki terörist elebaşlarının ve örgütün siyasi sözcülerinin beyanlarından, bu konunun pazarlık sürecinde masaya konan taleplerden biri olduğu ve terör örgütünün bazı sözler aldığı anlaşılıyor.

Etnik terör örgütleriyle ilgili mücadele nasıl olmalı? Türkiye’nin 40 yıllık mücadelesinde eksikler nelerdi?
1- Terörle mücadelede devletin bütün kurumlarının eşgüdüm içinde çalışması sağlanamadı.
2- İstihbarat paylaşımında yetersiz
kalındı.
3- Uygun bir psikolojik harekât planlanıp uygulanamadı, vatandaşlar zamanında doğru bilgilerle donatılarak bölücü unsurların kara propagandasına karşı korunmaları sağlanamadı.
4- Belli bir süreden sonra siyaset, terörle mücadelenin arkasında kararlılıkla durmadı.  
Abdullah Öcalan cezaevinde olmasına rağmen hâlâ örgütü yönetiyor, yönetmesine izin veriliyor. Buradaki yöntem ne olmalıydı?
Balyoz, Ergenekon ve diğer davalardan tutuklanan, ömrünü ulusuna sadakatle hizmete adamış askerler, henüz duruşmaları devam etmesine, haklarında herhangi bir cezai hüküm bulunmamasına karşın, eş ve çocuklarıyla görüşmelerine dahi bin türlü kısıtlama kondu, bir çoğu, cezaevi koşullarının neden olduğu önemli sağlık sorunlarıyla boğuşmak zorunda kaldı. Buna karşılık İmralı’daki ömür boyu ağırlaştırılmış hapis cezasına hükümlü kişi, malum sürecin en önemli aktörü olarak muhatap alındı. Bu konunun daha sürecin başlarındayken terör örgütünün masaya koyduğu talepleri arasında yer aldığı anlaşılıyor.   

Açılım sürecinde gerek polis gerekse TSK’nın operasyon düzenleme yetkileri ellerinden alındı. Bunun için ne söyleyebilirsiniz?
Bırakınız operasyon yapmayı, örgütün kentsel alanda yaptığı yasa dışı eylemlere dahi müdahalede, sürece zarar verebilir endişesiyle çekingenlik gösterildiğini izliyoruz.
Genelkurmay Başkanlığı bölgede yaşanan terör olaylarına müdahale etmek yerine sadece yapılan saldırıların bilançosunu kamuoyuyla paylaşıyor. Neden?
Türk Silahlı Kuvvetleri, Anayasa’ya göre “siyasi erk” in emrindedir. Siyasi erk terörle mücadelede TSK’nın hareket alanını kısıtlamış, müzakere sürecine zarar vermemesi için bir tür eylemsizliğe mahkum etmişse Genelkurmay Başkanlığı’nın yapacağı fazla bir şey kalmaz. Terörle mücadelede de diğer tehditlere karşı ülkenin savunulmasında da asıl sorumlu “siyasi erk” tir. Öte yandan değerli vatandaşlarımızın bilmesi gereken bir önemli nokta da Genelkurmay Başkanlığı makamındaki komutanların, siyasi makamlarla ilişkileri konusunda her şeyi kamuoyuyla paylaşmalarının, onların almış olduğu devlet terbiyesiyle bağdaşmayacağı gerçeğidir. Böyle bir ahlaki sınırlama olmasa eminim o komutanların kamuoyuyla paylaşmayı çok arzuladıkları bir çok şey olabilirdi.    

6 Ekim olaylarının gerçek nedeni
nedir? Hükümet burada nasıl bir yol izlemeliydi.

Bence gerçek neden, örgütün taleplerinin karşılanmaması halinde ülke çapında dilediği yer ve zamanda devlet otoritesini sarsacak, hatta yok edecek terör eylemleri yapabileceğini göstermek istemesidir. Bu durumlarda hükümetlerin yapması gereken, terör örgütünün böyle tehditlerine ve yasa dışı eylemlerine hoşgörü gösterilmeyeceğine hem terör örgütünü hem de vatandaşlarımızı inandıracak biçimde karşı koymak ve gereken yasal işlemleri tereddütsüz uygulamak olmalıdır.  
İç güvenlik paketiyle ilgili getirilen düzenlemelerin terörle mücadelede olumlu bir etkisi olacak mı yoksa bu muhalefeti susturmak için mi kullanılacak?
Bu paketi hukuki boyutuyla inceleyen uzmanların değerlendirmelerinden anladığım kadarıyla paket içeriğindeki bazı maddeler terör örgütlerinin kentsel alanlardaki eylemleriyle daha etkin mücadeleye katkıda bulunabilecektir. Bunun yanında bir kısım uzmanlar, bu paketin içerdiği diğer bir çok düzenlemeyle ülkenin bir “polis devletine” dönüştürüleceği endişesini dile getirmektedir.