Emine Işınsu ve ''vahit idea…''

Yazar, çağına ayna tutan insandır! Emine Işınsu, Halide Nusret Zorlutuna gibi Türk edebiyatına damga vurmuş bir annenin kızıydı. Zorlutuna da gazeteci bir babanın evladıydı. Kısacası Işınsu, yazma tutkusunu genetik bir miras gibi ailesinden almıştı. Emine Işınsu gibi yaşadığı dönemi, toplumun sosyal psikolojisi ile birlikte romana döken yazarlar artık şu dernekle bu partiyle birlikte anılmaz. Cengiz Aytmatov, nasıl hem Kırgızların hem bütün Türklerin hem de bütün insanlığın yazarı ise Emine Işınsu da öyle bir kalemdi… Allah rahmet eylesin. Eşi Prof. Dr. İskender Öksüz, yakınları ve Türk Milleti''nin başı sağ olsun.
Tabii Emine Işınsu millî kültür pınarlarından biriydi. Bu itibarla o pınarları kurutmamak gerekir. Dolayısıyla, günümüz şartlarında millî kültür endüstrisini kurmak gerekir. Geçmişte Kültür Bakanlığı''nın faydalı faaliyetleri olmuştur ama bütün çabalar bölük pörçüktür.
Bütün büyük adımlar önce fikirle başlar, sonra sanatla güçlenir, felsefeyle işlenir ve uygulamaya konulur.
***
Aydınlar Ocağı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Erkal''ın ısrarıyla, 2005 yılında Kocaeli''nde düzenlenen "Birinci Türk Dünyası Sosyologlar Kurultayı"na katılmıştım.
Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Başkanı rahmetli Prof. Dr. Turan Yazgan kurultayda tarihi bir konuşma yapmış ve "Türk Dünyası dünyanın en büyük potansiyel gücüdür ama 18''inci yüzyıldan itibaren soyulmuş ve esir edilmiştir. 250 milyonluk bu dünya gücünün problemlerine sosyologlarımız çözüm getirmelidir. Bu yolda çalışırken, sadece kendi beyinlerine güvensinler, nakilden, kopyadan vazgeçsinler. Dünyaya bugünkü teknolojiyi getirenler, Türk beyinleridir. ABD''nin ve Sovyetlerin feza yarışında en çok katkısı olanlar Türk beyinleridir, bilgisayarı da Azerbaycanlı bir alim bulmuştur. Ama bu beyin gücü, Türk milletine hizmet etmiyor. Türk aydını da böyle; kendi dili ile konuşmuyor, kendi dili ile yazmıyor, kendi milletine ihanet içinde bulunuyor. Dünyada hiçbir milletin iki alfabesi yoktur ama Türkçe''nin 30 çeşit kiril ve 7 çeşit Latin alfabesi vardır." demişti.
***
Azerbaycan''dan Prof. Dr. Selahattin Halilov''un konuşması da çok değerliydi:
"Her şeyden önce Türk Dünyası için umumi bir ideal, yön ve istikamet göstermeliyiz. Ayrıca felsefi araştırmalar gerekir ki sosyolojik araştırmalar bir anlam taşısın. Vahit bir idea oluşturmak gerekir. Öncül olan Türk kimliğidir. Ancak bu coğrafyadaki insanların ekonomik, sosyal durumlarını göz önüne almayan hiçbir çaba başarılı olamaz.
Ayrıca tüm yerküre için bir sosyolojik analiz gerekir. Neyin sayesinde Garp dünyası önde gidiyor?
Amerikalılar, Avrupalılar, Türk Cumhuriyetlerinde araştırmalar yapıyor; ''Nice olur ki sizde aile bağları kuvvetlidir, nice olur ki sizde cemiyet hayatı kuvvetlidir?'' diye... Sonra da bunları dağıtmak istikametinde işler görürler. Köroğlu destanında, ''Tüfek icad oldu mertlik bozuldu'' denilir. Şimdi Türk Milleti neden mutileşti? Çünki silahı yere koydu! Tabii fikir vuruşunda da öncül olmak gerekir. Büyük işler yapmak için muhit de lazımdır. Millî devletin fonksiyonu, halkın entelektüel potansiyelini yükseltmektir. Biz ferdi yarışmalarda öne çıkıyoruz ama takım oyunlarında genellikle başarısız oluyoruz. Millî devletten vahit ideaya geçişi, takım oyunu ile organizasyon ile başarabiliriz. Vahit ideanın bütün beşeriyet tarafından kabulü; küreselleşmedir, biz de bunu yapabiliriz."
***
İşte Halilov''un bahsettiği o "vahit idea"yı yani ortak ülküyü ancak Emine Işınsu gibi yazarlarımız oluşturabilir. Felsefe ve bağlı olarak toplumsal gelişme, bu ülkünün üzerinde yükselir…

Yazarın Diğer Yazıları