En az FETÖ kadar tehlikeli bir durum!

FETÖ ile ilgili itiraflar devam ediyor. AKP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mehmet Özhaseki, "İkinci bir bela da FETÖ belası. 'Biz müslüman insanız' dediler. 'Öğrencilerinizi verin yetiştirelim' dediler. 'Biz hizmet eriyiz' dediler. 'Bakın yurt dışında ne güzel okullar açtık' dediler. 'O okullarda Türkiye'ye dost insanlar yetiştiriyoruz' dediler. Birçoğumuz da tabii ki böyle konularda hassasız ve duygusal olduğumuz için de bunlara yardımlar ettik vs…" dedi.

HDP Muş milletvekili Ahmet Yıldırım ise "AKP iktidarı yıllar yılı herkesi ama herkesi, her iş için Pensilvanya'ya yönlendiren bir politik hat izledi. Siyasette yükselmek isteyenlerin yolu Pensilvanya'dan geçmek zorundaydı. Bürokraside yükselmek isteyenlerin yolu Pensilvanya'na geçmek zorundaydı. Zengin olmak, ihale almak isteyenlerin hepsi Pensilvanya'ya gitmek zorundaydı. Bu, iktidarın sistematik bir politikasıydı." diye bir tespit yapmıştı.

AKP Kırıkkale Milletvekili Ramazan Can, Ahmet Yıldırım'ı doğrularcasına şöyle dedi:

"Arkadaşlar ben ona (Fetullah Gülen'e) niye gittim? Ziyaret ettik. Hani derler ya suçsuz olan ilk taşı atsın diye. 17-25 Aralık hadisesinden önce gerek ticarette, gerek siyasette, gerekse bürokraside yükselme o yolla oluyordu. O nedenle eğer burada bunun hesabını verecek olanlar varsa başta siyasetçiler olarak bizler vermek zorundayız. İnsanları suçlamak durumunda değiliz. Fotoğraf aslında net olarak ortaya çıktı."

***

Tayyip Erdoğan, 24 Kasım 2013'te dershanelerin kapatılması kararı ile ilgili konuşurken, "Cemaate kızgınlıkla bu adımların atıldığı iddiası dört dörtlük iftira, yalan. Cemaatin en ileri gelenleri, mensupları bugüne kadar acaba ne getirdiler de Tayyip Erdoğan bunu geri gönderdi. Yani üniversitelerin verilmesiyle alakalı adımlardan tutun da birçok faaliyetlere yönelik yapabileceğimiz ne varsa bunları yaptık. Benden geri dönen hiçbir şey yoktur. Buna Rabbim şahittir." dedi

Erdoğan, 3 Ağustos 2016'da ise şunları söyledi:

"Biz de bu yapıya iyi niyetle destek olduk. Şahsen ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen asgari müştereklerde buluştuğumuz zannıyla her kesim gibi bunlara yardımcı oldum.

Dışlanmış, ötekileştirilmiş her kesimi merkeze taşıma çabamızdan bu kesimin de yararlanmasına çalıştım.

Yurt için ve yurt dışındaki eğitim ve yardım faaliyetleri çerçevesinde ve hatta hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik.

Dedik ki bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının bambaşka niyetlerin, sinsi planların örtüsü olduğunu uzun süre görmedik, göremedik.

Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin."

***

Tunceli milletvekili Kamer Genç, 10 Haziran 2009'da Meclis genel kurulunda konuşurken, "Arkadaşlar, kimdir bu Fetullah Gülen, ne yapmak istiyor, rejim içinde rolü nedir? Araştıralım, Türkiye çok tehlikeli bir noktaya gelmiştir. Rejim gidiyor. Türkiye çok büyük bir dönüşüm içinde, AKP kendi ekonomisini kuruyor. Laik Türkiye Cumhuriyeti yok ediliyor." uyarısında bulunmuştu.

12 Eylül 2010 referandumu sayesinde, FETÖ'nün yüksek yargıyı ele geçirmesi, böylece Ergenekon ve Balyoz operasyonlarıyla TSK'ya yaptıkları operasyonları tamamlamaya çalışması ne içinmiş 15 Temmuz'da anlaşıldı ama bu sayede ve "Allah'ın lütfu" ile rejim değişti değil mi?

FETÖ sayesinde bürokraside, iş dünyasında yükselenler tasfiye ediliyor ama siyasette yükselenler görevlerine devam ediyor! Bu da Türkiye için en az FETÖ kadar tehlikeli değil mi?

 

Yazarın Diğer Yazıları