Enerji ve yeniden devletleştirme

Karadenizde doğal gaz bulunması, teknik sorunları ve maliyetleri tartışılsa da, Türkiye için önemlidir. Siyasi iktidar ve bazı medya bu imkânı kendileri için kullanmak istedi. Ancak ters tepti. Zira halkın ortak malı olan doğal kaynakların aranması her iktidarın görevidir. Ayrıca tartışmanın bir faydası oldu;

Bir… Dikkatler halkın kullandığı doğal gaz ve elektrik fiyatlarına çevrildi.

İki… Türkiye'nin enerji politikasının yanlış olduğu anlaşıldı.

Üç… Enerji sektöründe özelleştirmenin ekonomik ve sosyal istikrarı bozduğu anlaşıldı.

1. İki yılda (2018 ve 2019 yılları) meskende kullanılan doğal gaz fiyatlarına beş defa zam geldi. Kümülatif olarak fiyatlara iki yılda yüzde 71 oranında zam yapıldı. Yani 2017 sonunda doğal gaza 100 lira ödeyen aileler, 2019 Ağustos’tan itibaren 171 lira ödüyordu. Oysaki bu iki yılda TÜFE olarak fiyatlar 42,2 oranında artmıştı. Kur artışı fazlasıyla vatandaşa yansıdı.

Mesken elektrik tarifesine 2017 yılında zam yapılmadı. Ancak 2018 ve 2019 yılında enflasyonun üstünde zam yapıldı. Üç yıllık kümülatif olarak enflasyon (TÜFE) yüzde 50,6 arttı ve fakat elektrik tarifesine yüzde 74 oranında zam yapıldı.   

Gerçekte elektrik ve doğalgaz sosyal bir ihtiyaçtır. Eğer devlet tarafından dağıtılsaydı halkın refahı için sosyal devlet fiyatları bu kadar artırmazdı.

2. Türkiye neden doğal gazı diğer ülkelere göre daha pahalı alıyor? Neden doğalgazda Rusya'ya bağımlıyız? Üstelik ticari sır diye neden Rusya ile olan doğalgaz anlaşması açıklanmıyor? 2018 de doğalgaz ihtiyacımızın yüzde 46,95'i, 2019 da yüzde 33,43'ünü Rusya'dan ithal ettik.

Rusya'dan aldığımız doğalgazın metreküp fiyatı 188 dolardır. Oysaki Moldova aynı gaza 133 dolar, Avrupa 100-110 dolar veriyor.

Dahası Rusya'ya yılda 8,5 milyar metreküp alım garantisi vermişiz. 2019 yılında 8,5 milyar metreküpten daha az doğalgaz ithal etmişiz. Ancak Sözcü'nün Şubat 2020 deki haberine göre alım garantisi olduğu için 2019 da kullanmadığımız doğalgaz için 2,6 milyar dolar ödemişiz.

3. Enerjinin özelleştirilmesi yasada öngörülen gerekçelere uymadı. Devlet halkın refahını önde tutmak zorundadır. Bu anlamda yalnız enerji değil kamu altyapı yatırımları, doğal tekellerin özelleştirilmesini değerlendirmek için ''Bunların özelleştirilmesi Tüketici Refahını Artırdı mı? '' sorusunu sormak gerekir.

*  Özelleşen kurumlar ürettikleri malı tüketiciye daha ucuza mı sattılar? Cevap Hayır, elektrik ve doğalgaza zamlar her zaman enflasyonun üstünde arttı. Et Balık Kurumu üreticiden değerine alıyor tüketiciye karsız satıyordu. Özelleştirildi veya kapatıldı. Artık halk et yiyemiyor.

*  Üretim seviyesini artırarak daha çok katma değer mi sağladılar? Cevap hayır. Kars'ta süt tozu fabrikası kapatıldı. Makinalar batıya taşındı. Birçok fabrika kapatıldı. Arsaları daha yüksek fiyatla satıldı.

*  Özelleştirme önceki duruma göre istihdamı artırdı mı? Elbette hayır. Özelleşen çoğu işletme işçi çıkardı. Bir örnek özelleşen Seka üretimi durdurdu, ithalat yaptı. Birçok Et Balık Kurumu kapatıldı. Arsalarında villalar yapıldı.

Dünyada da birçok ülkede bu tür stratejik mallar yeniden devletleştiriliyor. Ya da elektrik ve su dağıtımını yeniden belediyeler alıyor. Türkiye de Devletin görevi bu yanlışları düzeltmek ve halkın refahı için altyapı yatırımlarında ve enerji sektöründe yeniden devletleştirme yapmaktır. 

Yazarın Diğer Yazıları