Enflasyon bozar!

Enflasyon bozar!

Toplumsal refahın ve kalkınmanın ön şartı ekonomik istikrardır. Ekonomik istikrar için de İktisat''ın üç ayağının dengede olması gerekir: Üretim, İstihdam, Bölüşüm. Dahası iktisat, maliye ve istihdam politikalarının da planlama içinde koordineli uygulanması gerekir. Türkiye''de AKP döneminde her şey günübirlik düşünüldü. Bu nedenle hem enflasyon önlenemedi, hem de enflasyonun ilave bozucu etkileri ortaya çıktı.

* Gelir ve servet dağılımı bozuldu.

* Tasarruf eğilimi düştü.

* Belirsizlik, yatırımları engelledi.

Sabit gelirlilerin gelirini enflasyona göre düzeltmezseniz veya enflasyon altında düzeltirseniz bu kesimin satın alma gücü düşer. Türkiye''de ortalama TÜFE, sabit gelirlilerin geçinme endeksinin altında kaldığı için, bu kesim yoksullaştı.

Söz gelimi Mart ayı TÜFE oranı yüzde 61.14 oldu. Gıda ve alkolsüz içeceklerde fiyatlar daha yüksek yüzde 70,33 oldu. TÜİK, gıda ve alkolsüz içeceklerin TÜFE harcama sepeti içindeki ortalama payını Mart ayı için yüzde 25,32 olarak belirledi. Oysaki gıda ve alkolsüz içeceklerin sabit ve düşük gelirli grupların harcama sepeti içindeki payı daha yüksek, en az yüzde 40''tır. Eğer TÜFE harcama sepeti içinde gıda dışındaki harcama gruplarının payını orantılı olarak muhafaza edip, gıdanın payını yüzde 40 yaparsak, mutfak enflasyonu yüzde 71,46''ya çıkıyor. Maaş ve ücretlere yıllık TÜFE kadar zam yapılması, çalışanlara 10 puan daha az yapılması ve çalışanların yoksullaşması demektir.

Bu nedenle ben yıllardır işçi ve memur için, ayrı bir harcama sepeti ve ayrı bir geçinme endeksinin hazırlanmasını savunuyorum. Gerçekte bunları işçi ve memur sendikalarının da savunması gerekir.

Öte yandan Bankalar ve devlet enflasyonun altında faiz vererek, tasarruf sahibinden gelir ve servet transferi yapıyor. Bankalar el birliği ile mevduat faizini enflasyonun altında tutuyor. Buna karşılık kredi faizlerini yüksek tutuyor. Merkez Bankası, banka ve kredi kartlarında azami faiz oranlarını tespit ediyor, ancak mevduatta asgari faiz oranlarını tespit etmiyor. Hükümetin bu alanda bir yasa çıkarma niyeti yok. Bugüne kadar da olmadı.

Eksi reel faiz, tasarruf sahibinin satın alma gücünü bankaya aktarması demektir. Yani bankalar mevduat sahibinden bir nevi gizli vergi almış oluyor. Öte yandan eksi faiz devletin de işine geliyor. Çünkü devlet iç borçlanma senetlerinde reel faiz eksidir.

TÜİK Mart ayı finansal yatırım araçları reel getiri oranlarına göre; mevduat faizinin yıllık reel getirisi eksi yüzde 25,50 oldu. Yani TL tasarrufu olanın parası eridi. Hem gelir dağılımı bozuldu, hem de tasarruf eğilimi düştü.

Yine enflasyon aynı zamanda belirsizlik yarattı. Kamu ve özel sektör artık planlama ve yatırım yapamıyor. Yatırım denilince, fiziki yatırımları kastediyorum. Enflasyondaki belirsizlik, yatırım maliyetinin ve kârlarının net bugünkü değerini hesaplamak ve karşılaştırmayı, fizibilite yapmayı zorlaştırdı.

Mamafih, sabit sermaye yatırımları, 2021 üçüncü çeyrekte yüzde 1,9 ve dördüncü çeyrekte yüzde 0,8 oranında geriledi.

Bu tablo giderek kötüleşiyor. Buna rağmen Hükümet istikrar programı yapmıyor. Çünkü İktidar iktisat alanında  Amerika''yı yeniden keşfetmeye çalışıyor. 

Yazarın Diğer Yazıları