Enflasyon kesici Jammer yok mu?

Jammer bir diğer deyişle sinyal kesici-karıştırıcı cihaz gündemin birinci maddesi olmuşken bilim insanlarına önemli bir sorum var:

Enflasyon kesici jammer yapılamaz mı?

Mesela öyle bir cihaz olsun ki, bavullar içinde taşınıp kamu kuruluşları ile marketlere yerleştirilsin ve akıllardan enflasyonu artıracak bir şey geçtiğinde hemen devreye girip kesici-karıştırıcı işlevini yerine getirsin!

***

Demokrasimizin de çok sayıda jammere ihtiyacı var kuşkusuz.

Düşünce ve ifade özgürlüğünü hiçe saymalar başladığında, güçler ayrılığı ilkesinden kopulduğunda, Anayasa hiçe sayıldığında, toplumu kutuplaştırıcı politikalara dalındığında otomatik olarak akılları karıştırıp sağduyuyla düşünmeyi sağlasın!

***

Ve tabii jammerlara acil ihtiyaç duyulan bir başka alan da adalet sistemi.

Hak, hukuk, adalet isteyenlerin dikkate alınmasını ve uluslararası mahkemelerin kararlarına uyulmasını özenle takip eden, bunlardan vazgeçildiğini gördüğünde vakit kaybetmeksizin devreye giren jammerler harika olmaz mı?

Her mahkeme salonuna bir jammer... Biraz pahalıya patlasa da fazlasıyla değer doğrusu.

***

Sağlık sistemini unutmadım

Devlet hastanelerinde hastayı azarlamayan, özel hastanelerde hastayı soymayan, pek çok ilacını kendi üreterek yabancı firmalara boş yere milyarlar akıtmayan bir sağlık sistemi...

Bunun aksi davranışlar gördüğünde hemen çalışmaya başlayıp kesici-karıştırıcı rolünü başarıyla oynayan jammerlar da özlenmeyecek gibi değil.

***

Liyakatsizliğin ödüle çevrilmesine dur diyecek, torpilin baş tacı edilmesine tepki gösterecek, rant hesaplarının yapılmasını önleyecek jammerları da dört gözle bekliyorum.

Hadi bakalım sevgili bilim insanları, göreyim sizi!

“Katilin kim olduğunu lütfen paylaşmayın!”

Bir dağ motelini işletmekte olan genç karı-koca, rezervasyon yaptıran müşterilerini bekledikleri sırada radyodan duydukları haberle irkilirler.

Motelin çok yakınında bir kadın öldürülmüştür.

Katilin kaçarken cebinden düşürdüğü kâğıtta ölen kadının adının yanı sıra motelin adresi de yazmaktadır.

Genç karı-koca korku içinde ne yapacaklarını nasıl bir tutum izleyeceklerini tartışırlarken müşteriler ardı ardına gelirler. İkisi kadın, üçü erkek beş kişinin de davranışları tuhaftır, şüphe uyandırıcıdır.

Çok geçmeden moteldekilerin arasına kadın cinayetini araştırmakla görevlendirilen komiser de katılır.

Komiserin motelde kalanlarla yaptığı konuşmalardan anlaşıldığına göre, yolda öldürülen kadın, yıllar önce bakması için kendisine teslim edilen yetim bir çocuğun bakımsızlıktan ölmesi nedeniyle intikam amaçlı bir cinayete kurban gitmiştir.

Bu soruşturma sürerken motele gelen misafirlerden yaşlı kadın da öldürülür.

Ortada faili meçhul iki cinayet ve katil ya da katilleri bulmaya çalışan bir komiser vardır.

Soruşturma sürdükçe motel sahibi karı-koca da şüpheliler arasına katılırlar.

***

Agahta Christie’nin uzun hikayesinden sahneye uyarlanan “Fare Kapanı”nı böyle özetlemek mümkün.

Dünyada aralıksız olarak en çok oynanan oyun olduğu belirtiliyor. Kimi kaynaklara göre Londra’da 68 yıldır seyirciyle buluşuyormuş.

Merak ettiğim bu oyunu sonunda Ankara Devlet Tiyatrosu Şinasi Sahnesi’nde izledim geçenlerde.

Savaş Özdural’ın çevirdiği, İpek Çeken’in yönettiği, Pelin Şahin, Özgür Deniz Kaya, Şevki Çepa, Gülçin Yaşaroğlu, Ercan Eker, Selver Kınık, Kıvanç Değirmenci ve Evren Çağrı Turan’ın rol aldığı oyunun dekorlarını Tayfun Çebi, kostümlerini Sevgi Türkay hazırlamış.

Yönetimiyle, oyuncularıyla, dekor ve kostümleriyle başarılı bir yapım.

Oyunun sonunda oyunculardan birinin seyircilere, “Katilin kim olduğunu lütfen kimseyle paylaşmayın” demesi de yıllar önce tiyatro eleştirilerine yer verdiğim “Anlat Ama Sonunu Söyleme” kitabımı anımsattığı için çok ilginç geldi bana.

Yazarın Diğer Yazıları