Er veya geç, bu değişim yaşanacak!

Türkiye'de 2002 seçimlerinden itibaren Tayyip Erdoğan rüzgârı esti. Erdoğan'ın 17 yıl içinde yapılan bütün seçimleri kazanmasının sırrı nedir?

2019 yerel seçimlerinde, muhalif partiler ve adayları neden iktidar partisi ve adayları ile değil de Tayyip Erdoğan'a karşı yarışıyor? Konunun objektif değerlendirilebilmesi için yurt dışından bir örnek vermek istiyorum.

***

ABD'de yaşayan ünlü Yahudi profesör Norman Finkelstein, "Binyamin Netanyahu, zararlı, ırkçı ve Yahudi üstünlükçüsüdür. Bu özellikleri de tamamen İsrail halkını temsil ediyor." dedi. 

Finkelstein, buna rağmen İsrail halkının Netanyahu'ya neden destek verdiğini de şöyle açıkladı: 

"Hakkında, onu her an iktidardan düşürecek denilen ama bir türlü de düşürmeyen skandallar olmasına rağmen onu tekrar tekrar seçmelerinin nedeni, Netanyahu'da kendilerini görmeleridir. Onun zihniyetine oy veriyorlar. Zihniyet diyorum, değer demiyorum. Çünkü Netanyahu'nun bir değere sahip olduğunu düşünmüyorlar. Onun Arapları ve Müslümanları küçük görmesini seviyorlar. Netanyahu'daki ayrımcı zihniyet, İsrail halkında da mevcuttur."

***

Türkiye'de ise halkın Tayyip Erdoğan'a tekrar tekrar oy vermesinin sebebi, onda kendilerini görmeleridir. Erdoğan'ın Netanyahu'ya benzediğini söylemiyorum fakat halkın, "onda kendisini görmesi" durumu hemen hemen aynı!

Atatürk, köylüyü milletin efendisi yapmak istedi, bunu toprak reformu ile somutlaştırmak istedi ama ömrü yetmedi.  Atatürk'ten sonra da köylüler veya köy kökenliler, devleti ele geçiren zümre tarafından sadece ırgat olarak görüldü. Varoşları doldursalar da devlet dairelerinde hep şapkayı koltuk altına alıp ceket iliklemek zorundaydılar. Bu düzene karşı, Menderes, Demirel ve Özal'ın ve ayrıca Ecevit'in oy almasının sebebi da aynıdır. Halkın, Demirel'e "kurtar bizi baba" demesinin arkasında, bu eziklik vardır. Fakat bu liderlerin de sistemin adamı olduğunu unuttukları için hayal kırıklığına uğradılar.

Erdoğan, devletin bütün tabularını yıka yıka geldi, ayağını yere sağlam bastıkça, ülkenin egemenlerini azarlamaya hatta aşağılamaya başladı. Bu arada halkın dini değerlerinin de tek sahibi gibi davranıyordu. 17 yıllık seçim galibiyetlerinin sebebi işte bu sosyal psikolojidir.

***

Peki 31 Mart'ta durum değişecek mi?

Şimdi başta Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP'nin önde gelenleri, Türkiye'nin egemenleri oldu! Halkı "gözünü toprak doyursun" veya "ananı da al git" diye azarlamalarında egemenliğin verdiği bu özgüven vardı. Bu tavırlara ve onu her an iktidardan düşürebilecek skandallar yaşanmasına rağmen Erdoğan oylarını artırdı. Çünkü halk onda kendisini görüyor, egemen güçlerden "intikam" almanın hazzını yaşıyordu.

Erdoğan, Hüsamettin Cindoruk'un "Bu seçim bir intikam seçimidir" demesine belki de bu sebeple çok öfkelendi. Zira Erdoğan hangi dalga üzerinde sörf yaptığını çok iyi biliyor.

Oysa Cindoruk, "Bu seçim Cumhuriyetin kurucu rejimi parlamenter demokrasinin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden intikam seçimidir." derken siyasal intikamdan bahsediyordu.

Star'dan Yakup Köse, "Cindoruk, eski, köhnemiş, Müslüman Anadolu halkının ensesinde sürekli boza pişiren bürokratik oligarşi rejimin, vatan evlatlarının oylarıyla kurulan Başkanlık sisteminden intikam almasından bahsediyor." diyerek tam da seçmenin neden Erdoğan'da kendisini bulduğunu ifade etmiş oldu.

***

Şimdi Erdoğan, halkın tamamını değil sadece kendisine oy verenleri kucakladığı ve diğerlerini ötekileştirdiği için AKP'li seçmen rahatsız. Çünkü Türkiye'nin kaosa girmesini istemiyorlar, bundan korkuyorlar.

Şimdi yükselen değer, öfke değil, sevgi ve saygıdır ve ilginç bir durumdur ki bunu da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı "Ekrem İmamoğlu üslubu" temsil ediyor.

Erdoğan da, bunu hissettiği için Trabzonluları toplayıp İmamoğlu aleyhine yönlendirmeye çalıştı!

Halk artık kendisini Erdoğan'da değil İmamoğlu'nda buluyor. Er veya geç bu değişim yaşanacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları