Erdoğan, Bahçeli'yi sildi mi?

Referandumdan "evet" çıkması durumunda; Cumhuriyet rejimi üzerinden Atatürk ve Türklük gibi değerlerin doğrudan hedef alınacağını belirtmiştik. Parti devletine doğru gidileceğini, en ufak itirazların dahi "suç" kapsamında değerlendirilebileceğini söylemiştik.

Öngörülerimizde ne yazık ki haklı çıktığımızı gün be gün görüyoruz.

Yandaş medyanın kendi içindeki kavgasını bir kenara bırakırsak, "hayır" diyenlerin değer yargılarına, inançlarına, düşünce yapılarına karşı girişilen savaş korkutucu bir noktaya ulaşmış durumda.

Atatürk'e saldırılar hepimizin malumu...

Şimdi de doğrudan Türklük hedef alınmaya başlandı.

Önceki akşam KRT'de Çağlar Cilara'nın canlı yayın konuğu olan HÜDA-PAR'ın sözcüsü olan şahıs inanılmaz ifadeler kullandı.

"Anayasadan Türklük kaldırılmalı, Atatürk'ün dayattığı pratikler, düşünceler, ideoloji sorgulanmalı" dedi.

Milliyetçiliğin bir mikrop olduğunu iddia eden parti sözcüsü şu ifadeleri kullandı:

"Batı'ya giden Jön Türk düşüncesindeki insanların milliyetçilik mikrobuyla Anadolu topraklarına, Osmanlı topraklarına dönmesinden sonra, devlet idaresinde geliştirmiş oldukları, milliyetçilik hastalığıyla Kürtleri inkâr, Kürtleri dışlama, Kürtleri baskılama politikalarının Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte sistematik bir hal alması, rejim politikasına dönüşmesiyle oluşmuş bir sorundur. Devletin soruna dönüştürdüğü Kürtler üzerinden, PKK da bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır."

Bu zihniyeti Cumhuriyet'in ilanı sonrasında çıkarılan İngiliz destekli Kürt isyanlarından çok iyi tanıyoruz aslında. Türk'e düşman, Batı'ya dost, etnik ırkçı olan bu yapıların "din" kisvesi altında yeniden yeşermeleri, açıkça meydan okumaları da içinde yaşadığımız sürecin bir getirisi.

16 Nisan akşamı evinin önünde açıklamalarda bulunan Erdoğan'ın ilk teşekkür ettiği partilerin başında HÜDA-PAR geliyordu.

İşte o HÜDA-PAR, "evet" kampanyası sürecinde özellikle Doğu ve Güneydoğu'da ciddi bir devlet desteğini arkasına alarak çalıştı. Daha da ilginci Anayasanın ilk dört maddesini hedef alan bu oluşum, Devlet Bahçeli ile aynı cephede yer aldı!

Öte yanda ise iktidar partisi, Bahçeli'ye neredeyse tüm kapılarını kapatmış durumda. Son grup toplantısında, yandaş medyanın yaptığı eleştirilerden referans alarak Kadir Topbaş'ın damadının serbest bırakılmasını eleştiren Bahçeli, FETÖ operasyonlarının sulandırılmaması gerektiğine dikkat çekmişti.

Toplantı sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bahçeli, Cumhurbaşkanı'nın aynı zamanda parti genel başkanı olmasının sorunlara yol açabileceğini söyleyenler için "Türkiye'de tartışma ne yazık ki hiç bitmiyor. AKP'nin hafta sonu yapmış olduğu görkemli ve büyük şölen havasında geçen kurultayında Sayın Recep Tayyip Erdoğan genel başkan seçilmiştir" ifadelerini kullanmıştı.

Dün de Alanya'da konuşan Bahçeli, "(Alanya'nın il olması taleplerine ilişkin) Böyle mütevazı, olgun, anlayışlı bir talebi cumhurbaşkanı hükümet sisteminin uygulamaya geçtiği günde Sayın Cumhurbaşkanımızın buna cevap verip Alanya'yı il yapmasını sizler gibi bizler de istiyoruz" açıklaması yaptı.

Bahçeli'nin bu sözlerinden dakikalar sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise "AK Parti, FETÖ ile mücadele konusunda elinden gelen gayreti gösteriyor. Elde somut bilgisi, belgesi olan var mıdır? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın damadı yargıya intikal etmiş bir durumu var. Bizim burada müdahale etmemiz, söz konusu değil. Kaldı ki beraat değil denetimli serbestlik var. Yargılanma süreci devam ediyor. AK Parti'yi kimse bu konuda suçlayamaz, kimsenin hakkı da haddi de değildir. Herkesin kendi içine baksın, kendi içindekilerini temizlesin" sözleriyle doğrudan Bahçeli'ye tepki gösterdi.

Referandum sonuçlarından MHP'den neredeyse hiç "evet" çıkmamasının gerginliği Erdoğan'ın bu söylemlerinde gizli.

Son açıklama gösteriyor ki; Bahçeli ile köprüler tamamen atılmış durumda!

Bahçeli'nin tüm ara paslarına kayıtsız kalan AKP, yeni yol arkadaşlığını "evet" sürecini birlikte sürdürdüğü HÜDA-PAR, Barzani ikilisiyle sürdürecek gibi gözüküyor.

Dolayısıyla HÜDA-PAR'ın "Türklük kaldırılmalı, Atatürk sorgulanmalı, milliyetçilik bir mikroptur" sözlerinin iyi okunması gerekiyor.

Savcıları göreve çağırmayacağım, biliyorum ki yeni Türkiye'de bu ifadeleri kullanmak siyasi kariyerini garanti altına almak anlamına geliyor.

Allah sonumuzu hayretsin.

Yazarın Diğer Yazıları