Erdoğan da Kılıçdaroğlu ile TV'ye çıksın

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da radyo ve televizyonlarda canlı yayında buluşma çağrısı yapıyorum.

17 yılın en önemli ikinci önemli buluşması için;

- Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım buluşmasını sağlayan AKP - CHP ortak protokolü kullanılır ki sadece isimleri değiştirmek yeterlidir.

- İsmail Küçükkaya gibi tarafsızlığı, özgürlüğü ve özerk yayıncılığı ilke edilen moderatör adında da "mutabakat"sağladınız ki endişe edilecek bir durum da yoktur.

O zaman Sayın Erdoğan ve Sayın Kılıçdaroğlu'na bu çağrımın gerekçelerini de sunuyorum.

1 - Demokrasi konuşma, tartışma ve uzlaşma rejimidir.

2 - Birbiriniz hakkında yıllardır çeşitli iddiaları ortaya attınız ki bu iddialarınızı canlı yayında yanıtlama fırsatı bulursunuz,

3 - Sizlerin ekranda buluşması ve görüşlerini açıklaması toplumdaki ötekileştirmeyi ortadan kaldırır,

4 - Türkiye'nin demokratik kültürüne katkı sağlarsınız,

5 - Uzlaşacağınız konularda Türkiye Büyük Millet Meclisinde kolaylıkla yasa çıkartabilirsiniz,

6 - Kavgasız siyaset kültürü için çok önemli bir adım atmış olursunuz.

 

Değerli okurlarım,

Türkiye Cumhuriyeti'nin yönetim şekli 16 Nisan referandumu ile değişti.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi (CHS) denilen "tek adam" tarafından yönetilen bir rejim haline dönüştürüldü ki geçen süre bu sistemin büyük bir yanılgı olduğunu ortaya çıkardı.

Bu garabet CHS'nin değişmesi için toplumsal zemin de ekonomik zemin de hukuki zemin de hazır.

Yılların bürokratı, Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu, CHP Ankara milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu sosyal medyadan bir eleştiriye şu yanıtı verdi:

"Hala siyasi çekişme sanıp, CHP, eski Türkiye lafları edenler var. Güzel kardeşim! Elden giden ahlakımız, birlik beraberliğimiz, yarınlarımız, milli-manevi değerlerimiz. İşsiz bu toplum, üretmiyor, borçlu, para dönmüyor, kanun-nizam yok oluyor. Bu parti işi değil beka sorunu. Anla!"

Kuşoğlu'nun Twitter adresine bakınca tam da bugün benim yazdığım CHS ile ilgili bir paylaşımını dahi gördüm:

"CHS'de Anayasa'ya göre bakanların adı bakandır, gerçekte bakanlıkların Genel Sekreterleridirler. Eski sistemdeki bakanlar gibi seçilmiş değillerdir, halka ve TBMM'ne karşı sorumlu değillerdir. Siyasi faaliyetlere katılmaları, günlük siyasete girmeleri yanlıştır. Yanlış yapılıyor!"

Gerçek bir uyarıdır.

İnanıyorum ki Erdoğan'da bu ağır yükün altında eziliyor, metal yorgunluğu sadece AKP'de kalmıyor ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm organlarına yayılıyor.

İşte hukuk sistemi, işte eğitim sistemi, işte sağlık sistemi, işte tarım sistemi, işte ekonomik sistem hepsi felç…

Hepsi gün geçtikçe metal yorgunluğu nedeniyle AKP iktidarı ile birlikte eriyor…

TEMEL KARAMOLLAOĞLU

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu pasaport almaya İçişleri Bakanlığı Nüfus İşlerine gittiğinde ortaya çıktı ki Emniyet Genel Müdürlüğü'nden ya da Jandarma'dan ya da MİT'ten ya da doğrudan İçişleri Bakanlığı'ndan "Terörist" damgası yemiş.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Belki şöyle bir şey olmuş olabilir; Sivas olaylarıyla ilgili geçmiş dönemlerde bir iş olmuşsa…" diye bir çamur atıyor ve "Bizimle ilgili bir hali de söz konusu değil" diye ekliyor.

Kiminle ilgili? DSİ Genel Müdürlüğü ile mi ilgili?

Sivas katliamında sanıkların avukatlardan bir kaçını bu vesile ile hatırlatayım ki bakalım, "terör" damgası yiyen var mı?

Av. Şevket Kazan - Adalet eski Bakanı

Av. Hayati Yazıcı - AKP eski Bakanı ve Genel başkan Yardımcısı,

Av. Mevlüt Uysal - Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eski başdanışmanı.

Soylu'ya şunları derim;

- Acilen Karamollaoğlu'ndan özür dile,

- Derhal istifa et…

Bu güncel gelişmeleri de yorumladıktan sonra çağrımı tekrarlayayım.

Sayın Erdoğan, yasak kalktı, tek güçlü parti olan AKP'nin sihri bozuldu.

Yıllardım Kemal Bey çağırıyor sen kaçıyorsun.

Binali Yıldırım'ı nasıl Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkartmak zorunda kaldıysan artık Kemal Kılıçdaroğlu ile de 23 Haziran İstanbul seçiminden önce aynı şartlarda ayni moderatör huzurunda buluşmak zorundasın.

Haydi, İsmail Küçükkaya sen de 16 Haziran Pazar'dan sonra 23 Haziran'dan önce mutabakat sağlanacak bir tarihte Erdoğan ile Kılıçdaroğlu'nu buluşturmak için ortak yayına davet et.

 

Yazarın Diğer Yazıları