Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Evren Devrim ZELYUT

Evren Devrim ZELYUT

Erdoğan ne diyor Merkez ne yapıyor?

Dün Türk ekonomisi için oldukça önemli bir gündü, zira Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz kararını açıkladı. Banka, politika faizini piyasanın beklentileri doğrultusunda %17'de sabit tuttu. Karar metnine baktığımızda ise, sıkı duruşun yani kuru tutmak için verilen yüksek faizin, uzun müddet sürdürülmesine karar verildiğini ve gerekirse ilave sıkılaştırma yapılabileceğini de gördük.
Merkez'in karar metnini okurken aklıma Erdoğan'ın faizle ilgili yaptığı son açıklama geldi. Bakın ne diyor: İnandığım tek şey var; yüksek faizle bir yere varamayız ve bana karşı 'efendim işte bizim şu kadar borcumuz var bu borcu neyle ödeyeceğim', bu borcu yüksek faizle dışardan kendimize imkan sağlamakta değil kendi kaynaklarımızla bunu nasıl öderiz onun çalışmasını yapacağız.
Merkez Bankası'nı faizleri yüksek tuttuğu için suçlamıyorum. Çünkü hükümet enflasyonu düşürmeyi bir türlü başaramadı. Enflasyon yüksek kalınca Lira değer kaybetti ve dolar/TL kuru yukarı çıktı. Kuru kontrol altında tutabilmek için de yüksek faizden başka elde silah kalmadı. Zaten ülkeler kuru ya faizle ya da yüksek teknoloji içeren malları üretip satarak kontrol edebilir. Üçüncü bir şık yok. Türkiye'de kendisine üretmek yerine, yüksek faiz vererek borç almayı bir yöntem olarak belirledi.
Ülkede %17 politika faizi, en az %20 ticari kredi faizi demek. Bu oranlarla kim kredi alır, yatırım yapar, üretim sağlar?
Türkiye'de ekonomi yönetimin tek mahareti borç almak. Gelin şimdi borç rakamlarına bakalım.

Türkiye'de Merkezi Yönetim iç ve dış borç stoku 2011 yılında 519 milyar TL idi. 2020 yılında ise 1,8 trilyon TL oldu.
Türkiye'nin net dış borcu doksanlı yıllarda 40-50 milyar dolar civarındaydı, Milli Hasıla'ya oranlarsak borç %20-25'ler seviyesindeydi.
Net dış borç 2001 krizi sonrası, 2002 yılı 3.çeyrekte, 85 milyar dolara, Milli Hasıla'ya oran olarak da %39'a vurmuştu.
2020 yılı 3.çeyrek itibari ile net dış borç, 262 milyar dolar olmuş, Milli Hasıla'ya oranı ise %35,6'dır. Yani AKP ekonomiyi aldığı 2001 krizi ayarlarına geri getirmiştir.
Peki kuru kontrol etmek, devleti döndürmek için alınan borca karşı verdiğimiz yüksek faizin bedeli nedir?

2001 Krizi sonrası iç borçlar için ödediğimiz faiz 46,8 milyar TL, dış borçlar için ise 5 milyar TL, toplamda 51,8 milyar TL idi.
2020 yılında iç borçlar için ödediğimiz faiz 90,8 milyar TL , dış borç faizi 31,3 milyar TL, diğer kısa vadeli işlemler için 11,7 milyar TL, toplamda faiz giderimiz 133,8 milyar TL olmuştur.
Bu noktada Merkez'in yüksek faiz ısrarı ile sayın Cumhurbaşkanı'nın açıklamaları çelişmiyor mu? Merkez'in faiz kararının Cumhurbaşkanlığı'ndan bağımsız alınmadığını da hepimiz biliyoruz. Ekonomi politikasında böyle tutarsızlık olur mu?
Ya da soruyu şöyle soralım, borca muhtaç olmamak için üretimin miktar ve kalitesini artıracak reformlar nerededir? CB açıklaması sadece sözde mi kalacaktır?
Nereden bakarsanız bakın bu yönetimle ekonomi 2001 rakamlarına dönmüş, gelecek için hiç de iyi sinyaller vermemektedir.

Yazarın Diğer Yazıları