Erdoğan neden bu kadar öfkeli?

Erdoğan neden bu kadar öfkeli?

Bir siyasî parti başkanının boynuna sarılıp ağlayan kadını gördünüz mü? İnsanın içi parçalanıyor. Geçim sıkıntısı ağlatıyor genç kadını. İktidar başörtüsünü bayraklaştırdı, biliyorsunuz. Başörtülüleri cepte gördü. Gözyaşı döken bir başörtülüydü.

Çocuklarını doyuramayan kadının gözyaşı bir "bitiş"i işaret ediyor. ANAP''ın, Ecevit''in son koalisyon hükûmetinin nasıl bittiğini inceleyin, Saray Hükûmeti''nin bitişini görürsünüz. 

1983''te büyük vaatlerle iktidara gelen ANAP''ın geriye doğru vites takışında enflasyon etkilidir. 1991''de enflasyon yüzde 71.4''tü. ANAP iktidardan düştükten sonra siyasî istikrar sağlanamadı. Hükûmetlerin biri gitti biri geldi. Ecevit''in son koalisyon hükûmetinde, 2001''de, enflasyon yüzde 68.5''ti.

Dış borçlar büyük yük. Şimdiki iktidarda akıl almaz dış borçtan bahsediliyor. IMF''nin kapısı çalınmıyor ama tefecilerin kapısı çalınıyor. Kemal Kılıçdaroğlu sık sık İngiliz tefecileri gündeme getiriyor. Yüz milyarlarca dolar borçtan bahsediyor. Saray Mukîmi''nin ağzından bir kere olsun, "Bay Kemal! Tefecilerle bir işimiz olamaz. Nas var nas! Mahkemede hesaplaşırız. 1 milyonluk dava açıyorum!" demediğine göre, var bişi!

Altı muhalefet partisi, akıllı bir iş yaptı. Bir araya gelerek, Türkiye''nin nasıl yönetilmesi gerektiği kararına vardı. Maddeleri de tek tek yazdı. Birden iktidar değişseydi, bir bocalama olacaktı. Sistem saat gibi işlemeli. Türkiye çöküşte. El birliği şart.

Son enflasyon rakamları açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu''na göre enflasyon yüzde 21.31. Enflasyon Araştırma Grubu''nun (ENAG) tespiti ise yüzde 58.65.

Kemal Kılıçdaroğlu, ana muhalefet partisinin genel başkanı olarak, Türkiye İstatistik Kurumu''ndan randevu talep ediyor. Bu resmî rakam açıklaması nedir, öğrenelim, demek istiyor. Ama TÜİK Başkanı, randevu vermiyor. Hâlbuki TÜİK''in sitesinde, herkes gelip bizimle görüşür, diye yazılı. Sokaktaki vatandaş da neyi sormak istiyorsa sorabiliyor. Ama milyonları temsil eden Türkiye''yi yönetmeye talip bir partinin genel başkanına kapılar kapanıyor. 

K. Kılıçdaroğlu, daha önce Merkez Bankası''na gitmiş, ayrıntılı görüşmüş, çıkışta da müspet görüş alışverişi yaptıklarını söylemişti. Merkez Bankası Başkanı bir muhalefet partisinin genel başkanına nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmıştı. Her şey normaldi.

TÜİK''in avlu kapısının ardından bir güvenlik görelisi, bir genel başkana, "Yasssak!" diyebiliyor.

Sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, öyle bir tivit atıyor ki, inanılmaz! Harf yığını terör örgütlerini hatırlatıyor, siz de bunlar gibisiniz, demeye getiriyor.

Hâlbuki Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan iki hafta önce TUİK Başkanı''nı ziyaret etmiş. Tanju Özcan: "O ziyarette kendisi bana genel merkez yetkililerinin kendisini hiç ziyaret etmemesinden yakınmış hatta ''davet ederlerse genel merkeze gelirim'' demişti." diyor.

Saray izin vermezse TÜİK Başkanı''nın yapacağı bir şey yok.

R. T. Erdoğan''ın sözleri çok ağır: "Kılıçdaroğlu''nun kendi partisindeki kliklere dişi geçmiyor ama memurlara çemkirmeyi iyi biliyor. Bunun adı siyaset değildir, siyaset yanına topladığın azgın güruhla MB, TÜİK gibi kamu kurumlarını basmak, ağzından köpükler saçarak memurlara hakaret etmek hiç değildir."

Anadolu''da "çemkirmek" köpeğin kesik kesik havlamasına denir. Ağır hakarettir. Ancak, Yargıtay hakaret saymıyor.

Ne olacak şimdi?

Yazarın Diğer Yazıları