Erdoğan: "Suriyelilerin gönüllük esasına göre dönmesinde..."

Erdoğan: "Suriyelilerin gönüllük esasına göre dönmesinde..."
Kritik zirveden sonra konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşlerini de ele aldık. Gönüllülük esasına göre, güvenlik içinde, BM ile eşgüdüm halinde yürütülmesi hususunda fikir birliğine vardık." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in katılımıyla gerçekleşen Suriye konulu dörtlü zirve sona erdi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:

"Sayın Devlet Başkanı Putin, Cumhurbaşkanı Macron, Şansölye Merkel ve BM Genel Sekreteri'nin Suriye Özel Temsilcisi, değerli basın mensupları sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum.

Toplantımızın ve aldığımız kararların Suriyeli kardeşlerim için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Ana önceliklerimiz sahada tam olarak ateşkesin sağlanması ve hakim kılınması ile akan kanın bir an önce durdurulması hedefimiz var. Ayrıca Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda siyasi çözüme ulaşılmasını ve istikrarın sağlanması noktasında neler yapılabilir? Bunları etraflıca ele alma fırsatı bulduk.

Uluslararası toplum meseleyi yeterince sahiplenmedi. Maalesef çok uzun bir dönem Suriye krizinden kaynaklanan sıkıntıların yükünü, Suriyeli siviller ile komşu ülkeler çekmek zorunda kalmıştır. Bir çok ülke krizin vehametini krizin etkileri kendi sınırlarına ulaşınca idrak edebilmiştir. Artık bu kayıtsızlığa bir son verilmesi gerekiyor. İnsiyatif alınmadığı takdirde trajedi daha da kötüye gidecektir. 

Bugün Fransa ve Almanya'nın katılımıyla Astana'da yakalanan sinerjiyi daha ileriye taşıyabileceğimizi gördük. Bu olumlu işbirliğine ne kadar çok paydaş ülke katkı sağlayabilirse kalıcı bir çözüme de o denli hızlı ulaşabileceğimize inanıyorum. Bugün verimli istişareler gerçekleştirdik. 

Kalıcı çözüm yolunun Suriye halkının öncülüğünde, BM gözetiminde yürütülen müzakerelerden geçtiğini vurguladık. İdlib konusunda Putin ile imzaladığımız muhtıranın imzalanmasında sağlanan ilerlemeyi teyit ettik. 

Anayasa Komitesi'nin kuruluş sürecinin en kısa sürede, yıl sonu itibariyle tamamlanması çağrısında bulunduk. 

Suriye kaynaklı terör tehdidi toplantımızda ele aldığımız bir diğer önemli konuydu. Bu hususta gerek 4 ülke arasında, gerekse uluslararası toplum düzeyinde işbirliğinin artırılması konusunda mutabık kaldık. Bugüne kadar DEAŞ ve PYD tarafından gerçekleştirilen saldırılarda yüzlerce vatandaşımız yaralanmakla kalmadı, şehitler de verdik. Her iki terör örgütünü de kaynağında bertaraf etmek amacıyla Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarını gerçekleştirdik. 7500'lü DEAŞ'lı ve PYD'li teröristi etkisiz hale getirerek 4 bin km'lik alanı terörden arındırarak önemli bir başarıya imza attık. 

Terörle mücadele kisvesi altında, sahada yeni emrivakilerin dayatılmasını da asla kabul etmeyeceğiz. Fırat'ın batısında olduğu gibi Doğusunda da tehditleri kaynağında bertaraf etmeyi sürdüreceğiz. 

"GÖNÜLLÜK ESASI"

Suriye halkına insani yardımın sürdürülmesi konusunda mutabık kaldık. Bugün Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşlerini de ele aldık. Gönüllülük esasına göre, güvenlik içinde, BM ile eşgüdüm halinde yürütülmesi hususunda fikir birliğine vardık.

Adil yük paylaşımı hususunda AB'nin verdiği taahhütlerin yerine getirilmesini beklediğimizi de hatırlatmak isterim. Diğer ülkelerden de desteklerini artırma çağrısında bulunuyorum. 

Sahile vuran masum çocuk bedenleri, 7,5 yıldır yaşanan acıların en acı sembolleridir. Herkesin bu trajediyi sonlandırması için mücadele etmesi gerekiyor. Zirve katılımcıları olarak gerek sahadaki durumun iyileştirilmesine, gerek siyasi süreçte ilerleme sağlanmasına yönelik çabalarımızı artıracağımıza inanıyorum. 

Türkiye olarak mücadelemizi hem Astana platformunda, bugünkü gibi geniş platformlarda sürdürmekte kararlıyız. Şüphesiz ki bu kararlılığımız, Astana sürecinin bir diğer üyesi olan İran'ı da ilgilendirmektir. Attığımız adımlardan İran'ı da bilgilendireceğiz.

Bu kararlılık Suriye halkıyla dayanışmamızın bir gereği, Suriyeli kardeşlerimize karşı boynumuzun borcudur."

Putin'in açıklamaları:

"Rusya'nın Türkiye'nin İran'ın Astana formatı çerçevesinde yürüttükleri faaliyetler sayesinde Suriye topraklarının büyük bir bölümü teröristlerden arındırıldı. Ve ülke adım adım barışa ilerliyor. Suriye'de barış, sadece diplomatik yollarla mümkün olabilir. Suriyeliler kendi kaderlerini kendileri tayin etmelidirler. 

Radikal unsurların temizlenmesi gerekiyor. Bu hedef de güncel bir hedeftir. Sayın Erdoğan ile bizim Avrupalı meslektaşlarımızı, Rus-Türk muhtırasının hayata geçirilmesiyle ilgili bilgilendirdik. Orada çatışmasızlık bölgesi gibi geçici bir tedbir olduğunu düşünüyoruz.

Türkiye'nin bu silahsızlanmış olan bölgeden, hem muhaliflerin hem ağır silahların çekilmesi için çaba sarf edeceğini ümit ediyoruz. Bizim Türk partnerimiz elinden geleni yapıyor.

Silahlı saldırıda bulunacaklarsa Rusya, Suriye hükumetinin bu terör tehdidinin ortadan kaldırılmasına yardımcı olacaktır. 

Mültecilerin ülkesine dönüşü görüşüldü. Rusya bir çok şey yapıyor. Ülkedeki durumu iyileştirmek için, ekonominin kalkınması için uluslararası toplumun el ele çaba sarf etmesi lazım. Son derece faydalı görüşmeler için teşekkür etmek istiyorum. Türk halkını yaklaşmakta olan milli bayramınızla tebrik etmek istiyorum."

Macron'un açıklamaları:

"Bugünkü önceliğimiz tabi ki terörle mücadele. Bu mücadele alanda devam ettirilen bir mücadele. Ve hiçbir zaman bunun askeri ve siyasi bir numaralı öncelik olduğunu unutmamak gerekiyor. Terörist gruplara karşı mücadelemiz var. Bu gruplar çok vahim saldırılar gerçekleştirdi.

Terörle mücadeleyi sürdürürken aynı zamanda bugün yapılacak askeri harekatların insani yardım konusunda saygı göstermemiz gerektiğini unutmuyoruz. İdlib konusunda açık şekilde söyledik. Rejimin İdlib'e yapacağı askeri saldırı kesinlikle kabul edilemez olacaktır. Burada Türkiye'nin Avrupa'nın istikrarı söz konusu. 

Rusya ve Türkiye, harfiyen yerine getirilmesi gereken bir mutabakata vardılar. Biz bunu sonuç bildirgemizde de belirttik. Gerçekten İdlib'de kalıcı ateşkesin test edilmesi son derece önemli. Kalıcı ve sürdürülebilir bir ateşkes olmasına çok önem veriyoruz. Kimyasal silahların kullanılması kabul edilemez.

Siyasi süreç konusu... Suriye'de aslında iki savaş süre geliyor. Hep birlikte teröristlere karşı sürdürdüğümüz bir savaş var. Bir de Suriye'deki rejimin kendi muhaliflerine yönelik sürdürdüğü bir çatışma. Ve bunun sonucu olarak milyonlarca sığınmacı. Bu süreç sürdürülebilir değil. Tüm Suriyelilerin ülkelerine dönüşü sağlayacak bir siyasi çözüm gerekiyor. 

Biliyoruz ki bugün rejim askeri olarak yeniden fetih mantığında davranıyor. Bu da Suriye'nin istikrarını sağlayacak bir adım değil. Henüz Anayasa Komitesi toplantısını yapmış değil. Sene sonuna kadar Anayasa Komitesi ile listenin onaylanmasını ve bu toplantının yapılmasını istiyoruz. Bu konuyla ilgili irademiz tamdır. Bunun mutlaka hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz"

Merkel şunları söyledi:

"Burada sadece askeri açıdan değil, siyasi açıdan bir çözüm bulmak gerekiyor. Suriye'de bir çok insani felaket gördük, nüfusun yarısından fazlası ya yurt içinde ya da yurt dışında, Ürdün, Türkiye'de olan mülteciler bulunmaktadır. Daha fazla insani felaket olmaması için elimizden geleni yapmak istemekteyiz.

Türkiye ve Rusya arasında İdlib konusunda verimli bir çalışma gerçekleşmiştir. Zaten silahsızlandırma açısından İdlib bölgesinde büyük bir başarı elde edilmiş bulunmaktadır. Kesinlikle kimyasal silahların kullanılmaması doğrultusunda kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Ve gerekli olan siyasi çözümün ne kadar önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Anayasa Komitesi'nin yıl sonuna kadar bir araya gelmesinin önemli olduğunu düşünmekteyiz. 

Diğer taraftan ele aldığımız konu; sığınmacıların ülkelerine geri dönebilmeleri. BM ile sıkı bir işbirliği yapılması gerekiyor. Geri dönen insanların tutuklanmaması gerekiyor. Belli insani altyapının yerine getirilmesi gerekiyor. Bu şekilde bir sükunetin olması, insanların geri dönebilmeleri için siyasi bir çözüm gerekmektedir. Suriye'nin yine bütün halkı için güvenli bir vatan olması gerekmektedir. Ortak bir irademiz vardı. Çünkü çözüm aciliyeti hepimizin gördüğü bir gereksinim. Bu açıdan siyasi sürecin özellikle de şimdi tam da bu zamanda bulunması çok çok önemli. Ve bizlerin İdlib'in barışçıl bir çözüm kapsamında insani bir felaket olmadan barışçıl çözüm bulunması yolunda çalışmaya devam edilmeli"

İlgili Haberler