Erdoğan'a doğru söylemeyenler

Cemal Enginyurt, Karadeniz'in hırçın politikacılarından. Onun farkına ilk defa, Sadi Somuncuoğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığına karşı çıkışıyla varmıştım. Bu tarzı beğenmesem de, belleğime kazınmıştı. 24 Haziran öncesi de benimsediği yola devam etmişti. "Çizgisi bu" diye kabul ettim.

Ne yalan söyleyeyim, geçen haftaki hareketini çok beğendim. Satır aralarında gürültüye gelmesini istemedim. Bugün, tam hakkını vererek değerlendireceğim. Özetlemek gerekirse Ordu MHP Milletvekili Enginyurt'un söyledikleri şöyle:

"TMO'nun -Toprak Mahsulleri Ofisi- hâlâ fındık fiyatlarını açıklamamasının sebebi nedir? Ak Parti Ordu milletvekillerinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, üreticinin mağduriyetini anlatmadığına inanıyorum".

Cemal Enginyurt sözlerinin final bölümünde daha da gerçekçi; "Myanmar'da, Arakan'da, Filistin'de, Gazze'de, Irak'ta, Suriye'de dünya Müslümanlarının derdiyle dertlenen Sayın Cumhurbaşkanına kendi milletvekilleri doğru söylemiyor. Bu fındık 15 liradan aşağıya kurtarmaz. Millet perişan. Duy milletin sesini".

Bütün fındıkçılar

MHP Ordu Milletvekilinin çıkışını, partisinin yayın organlarının dahi pek büyütmemesi ilginç. Bunda da mı, Semih Yalçın'ın müdahalesi oldu, çözemedim. Ayrıca Trabzon başta, fındık bölgelerinin pek çoğunda bu yıl ürün epey kayba uğradı. Bu da doğal afetin sonucu. Yani hasar sadece Ordu'yla sınırlı değil. Bütün fındık üreticisi TMO'nun yapacağı açıklamayı bekliyor.

Her zaman yazdım. Tekrarlamakla gurur duyarım: "Karadeniz, Türkiye'nin çimentosudur." Bu insanları daha fazla küstürmeyelim. Geçmişteki örneği -Emniyet Müdürü Rıdvan Güler'in görevden alınmasıyla sonuçlanmıştı- unutmamalıyız!

***

Medya notları

Cumhuriyet'ten ayrılanların veda notlarını içim burkularak okudum. Bunlardan Çiğdem Toker beraber çalıştığım, dimdik duruşunu hiç bozmayan gazeteci gibi gazetecidir. Bundan sonraki hedefinde de başarılı olacağından hiç şüphem yok. Çiğdem kardeşime yine birlikte çalıştığım Engin Ardıç'ın yolunu izlemesini tavsiye edecek hâlim yok. Boyu bosu Ardıç bu yazarın Akşam'da yazdıklarının tam tersini rahatlıkla kaleme aldığını görüyoruz. Çok tartışılan son Beştepe Menüsü'nü bile "Kurufasulye-pilav mı verilecekti" diye savunabildi. Bu "Yağcılar'da İnecek Var Ödülü adayı" yazının kısa bir bölümünü aktarmak istiyorum:

"Bendeniz Helsinki'de Ren Geyiği, Saint Petersbug'da Devekuşu ve hatta Kanguru yemiş adamım. Boyum uzamadı tabii. Merak ettim tadına baktım, o kadar".

Her devrin, her iktidarın adamı olabilmek de, bir başka yetenek olsa gerek.

...

ATLAMADIK: Cengiz Semercioğlu'nun sallaması gürültüye gitsin istemedim. Hani şu "Hem bröveli dalgıcım" deyip, dev Zargana ile Kılıç balığı arasındaki farkı bilmeyen yazısından söz edeceğim. Bu konuda sözü bir uzmana, Hüseyin Movit'e bırakıyorum:

"Kılıç balığının üst çenesi uzundur. Zargananın her ikisi de. Semercioğlu'nun kullandığı resimde balıkların yapısı meydanda.

Aralarında Kızıldeniz, Kaş, Saros'un da olduğu pek çok yerde dalışlar yapmış, 40 metre derinliğe inmiş dalgıç bunca kurusıkıdan sonra nasıl oluyor da Çağatay Ulusoy'un Kılıç vurduğuna inanıyor!"

...

Sevinç Türker'in mesajı Hüseyin Movit'e. Bulamadığı kitaplarıyla ilgili bilgi istiyor. Mail adresi tst@ada.net.tr

...

Hulusi Turgut'un yazdıkları şöyle: "Güzide meslektaşım lütfedip beni değerli köşenizde misafir etmenizden büyük memnuniyet duydum. Teşekkürlerimi, selam sevgi ve saygılarımla sunuyorum."

Not: Verilen bilgiler bana değil, Yaşar Usluer'e aitti.

***

Diğerleri

Adana'dan İsmail Özelkan, Peçete başlıklı yazımdan bir marketin reklamını yaptığım anlamını çıkarıyor. Hiçbir zaman bu işlerle uğraşmadım. 52 yıldır hep "doğruya doğru, yanlışa yanlış" dedim. Yine de uyarısı için teşekkür ederim.

...

REÇELLER: Teoman Aydın önemli bir konuya değinmekte; "Marketlerde sadece fiyat değil, kalite sorunu da var. Reçellerde büyük oranda glikoz şurubu kullanılıyor. Bir de utanmadan üzerine -Ekstra Geleneksel- yazıyorlar. Glikozla yapılan reçel nasıl geleneksel olabilir? Bunları satmak mı kalite? Aradım ve söyledim, umursamadılar."

...

ÖNEMLİ: MEB'in müfredata Atatürkçülüğü ve okullarda kutlanacak millî gün ve bayramlarımızı yeniden koymasının bakanla ilgisi yok. Olayı mahkeme kararıyla çözen Eğitim-İş Sendikası. Cem Kılıç'ın mensubu olduğu kuruluşun çalışması hakkında verdiği bilgi bizi mutlu etti. Ayrıca Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Dr. Canan Arıtman'ın "Andımız'ın yeniden konulmasıyla ilgili çalışmalarını ısrarla sürdüreceklerini" bildirmesi de onur duymamıza sebep oldu.

...

GÜNÜN SÖZÜ

İnatçı olmak fena şey değil. Lakin iyiye inat etmeli. Kemal Tahir

Yazarın Diğer Yazıları