Erdoğan'ın eski danışmanı Cuma Hutbesi'ni işaret etti, bu soruyu sordu: Diyanet de mi Joe Biden'ın emrinde

Erdoğan'ın eski danışmanı Cuma Hutbesi'ni işaret etti, bu soruyu sordu: Diyanet de mi Joe Biden'ın emrinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eski danışmanı ve sözcüsü Akif Beki, orman yangınlarına müdahaledeki yetersizliği eleştirenleri Biden, PKK ya da FETÖ’yle ilişkilendiren AKP’lilere Diyanet İşleri Başkanlığı’nın son Cuma hutbesini işaret etti.

Diyanet’in, iktidarı savunmak için işi “TOKİ’nin yenileyeceği evlerinize bakanlar ‘keşke benim evim de yansaydı diyecekler” noktasına vardıranlara okkalı mesajlar verdiğini kaydeden Beki, “81 ilde, bütün camilerde okunan hutbe, yangınlara verilecek en iyi cevabın sorumluluktan kaçmamak olduğunu hatırlatıyordu. Doğru cevabın, baştan önlem almak, sonra da etkin müdahaleyle söndürmek olduğunu ayetle, hadisle söylüyordu” dedi.

MUHALİF HUTBE(!)

Beki, hutbenin “…tabiat olayları, sünnetullah yani ilahi düzen ve kanunlar gereği, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde meydana gelmektedir. Dolayısıyla bir mümin, sorumluluğunu ihmal edip göz göre göre afetlere kapı aralayamaz. Yeryüzünde dengeleri bozacak adımlar atamaz. Nitekim afetlerin kötü neticelerinin önemli bir kısmı insanoğlunun kendi hata ve ihmalleri sebebiyledir. Geliniz, üzerimize düşen sorumlulukların idrakinde olalım. Acı tecrübelerden ders alalım. Güvenli bir hayat için afetlere karşı hazırlıklı olalım…” bölümünü paylaştıktan sonra, iktidara “Diyanet de yangınları mı körüklüyor” sorusunu yöneltti.

Akif Beki’nin Karar’daki yazısının konuyla ilgili kısmı şöyle:

Orman yangınlarına niye etkin müdahale edilemiyor, hani hazırlığımız, neden tedbir alınmadı, kim sorumlu’ demeye görün...

Ormanları ya Biden ya PKK ya da FETÖ yakmış, siz de desteklemiş oluyorsunuz.

‘Yangınları PKK ile CHP çıkardı, PKK yaktı muhalefet körüklüyor’ diye gidiyor suçlamalar.

‘Eylem terör örgütünden, propagandası muhalefetten, amaç iktidarı başarısız göstermek’ şeklinde sloganlar da pompalanıyor.

“Orman yangınlarına verilecek en iyi cevap, HDP’yi kapatmaktır” türünden Perinçek sürümleri dahi var bunun.

Hatta yangın söndürülemeyince söndürülememesinin hakkımızda daha hayırlı olacağına, şerden hayır doğacağına ikna denemeleri bile başladı.

Evi yananların ‘İyi ki söndürülememiş’ diye sevinecekleri, ne kadar da şanslı oldukları ballandıra ballandıra muştulandı.

TOKİ’nin krediyle yenilediklerine bakanların ‘keşke benim de evim yansaydı’ diyeceği, Gündoğmuş’un AK Partili Başkanı Özeren’ce bizzat müjdelendi.

İktidarı savunmak için geliştirilen bu avutma ve saptırma hezeyanları, bazı iktidar aktörlerine bile artık fazla geliyor.

Mesela Diyanet. 30 Temmuz’daki son cuma hutbesi, bu hezeyanlarla mücadeleye dönük okkalı mesajlar içeriyordu.

81 ilde, bütün camilerde okunan hutbe, yangınlara verilecek en iyi cevabın sorumluluktan kaçmamak olduğunu hatırlatıyordu. Doğru cevabın, baştan önlem almak, sonra da etkin müdahaleyle söndürmek olduğunu ayetle, hadisle söylüyordu.

Başlığı dahi şuydu:

“Afetlere karşı sorumluluğumuzun idrakinde olalım.”

İktidarın, her başarısızlığa kılıf uydurmakla görevli mazeretçileri iyi kulak versin. Hoca, onlara sesleniyor:

“Böylesi zor günlerde şunu bir kez daha hatırlamalıyız ki sel, heyelan, yangın, deprem, kuraklık ve salgın hastalık gibi afetler karşısında can ve mal kaybımızı en aza indirmek ancak gerekli tedbirleri almakla mümkündür.

Zira tabiat olayları, sünnetullah yani ilahi düzen ve kanunlar gereği, sebep-sonuç ilişkisi içerisinde meydana gelmektedir.

Dolayısıyla bir mümin, sorumluluğunu ihmal edip göz göre göre afetlere kapı aralayamaz. Yeryüzünde dengeleri bozacak adımlar atamaz.

Nitekim afetlerin kötü neticelerinin önemli bir kısmı insanoğlunun kendi hata ve ihmalleri sebebiyledir.

Geliniz, üzerimize düşen sorumlulukların idrakinde olalım. Acı tecrübelerden ders alalım. Güvenli bir hayat için afetlere karşı hazırlıklı olalım...”

İlgili Haberler